BirGün yazarı Hayri Kozanoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Uluslararası hukukta, ‘tiksindirici borç’ diye bir kavram var" ifadeleri sonrası, bir ülkenin, halkın çıkarlarına aykırı borçların nasıl tanımlanması gerektiğini tartışmaya açtı. Kozanoğlu, "Kanal İstanbul’da söz konusu olabilecek bu kavram için sizce Türkçe hangi sözcük uygundur?" sorusunu yönelttiği bir anket başlattı.

Akşener'in ‘tiksindirici borç' ifadesi tartışmaya açıldı: Bir ülkenin-halkın çıkarlarına aykırı borçlar nasıl adlandırılmalı?

BirGün yazarı Hayri Kozanoğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Uluslararası hukukta, ‘tiksindirici borç’ diye bir kavram var. Sayın Erdoğan şimdiden para biriktir” ifadeleri sonrası bir ülkenin, halkın çıkarlarına aykırı borçların nasıl tanımlanması gerektiğini tartışmaya açtı.

Kozanoğlu, BirGün'deki "Şu musibet borçlar konusu" başlıklı yazısında, "Kanal İstanbul projesiyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Siz nasıl devlet yönetimine talipsiniz? Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar” açıklamasına, İyi Parti Başkanı Meral Akşener, Uluslararası hukukta, “tiksindirici borç” diye bir kavram var; “Sayın Erdoğan şimdiden para biriktir” ifadeleriyle cevap vermişti" hatırlatmasında bulundu.

Sosyal medya hesabı Twitter'dan bir anket açan Kozanoğlu, "Bir ülkenin, halkın çıkarlarına aykırı borçlara İngilizcede 'odious' deniyor. Kanal İstanbul’da söz konusu olabilecek bu kavram için sizce Türkçe hangi sözcük uygundur?" sorusunu yöneltti.,

Ankette seçenekler arasında, "Musibet", "Tiksindirici", "Mendebur" ve "Mekruh" sözcükleri yer aldı.

Kozanoğlu, BirGün'deki "Şu musibet borçlar konusu" başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı:

"Hatırlanacağı üzere Kanal İstanbul projesiyle ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Siz nasıl devlet yönetimine talipsiniz? Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar” açıklamasına, İyi Parti Başkanı Meral Akşener, Uluslararası hukukta, “tiksindirici borç” diye bir kavram var; “Sayın Erdoğan şimdiden para biriktir” ifadeleriyle cevap vermişti.

İngilizcesi “odious debt” olan bu kavramın, musibet ya da mendebur diye çevrilmesinin daha uygun olacağını düşünüyorum. Kavramı literatüre sokan Nahum Sack adlı Rus asıllı bir hukukçu. 2011’de Avro Bölgesi’nde krizin derinleştiği dönemde, üye ülkelerin kamu borçlarını sorgusuz sualsiz ödemelerinin etik olup olmadığı tartışmaya açılmıştı. İşte o günlerde bazı borçlar söz konusu devletin ve o ülkenin halklarının çıkarlarına aykırı ise meşru sayılmamalı ve ödenmemelidir görüşü ortaya atılmıştı.

Üçüncü Dünya’nın Borçlarının İptali Komitesi Başkanı Eric Toussaint bu anlamda, Avrupa Komisyonu-Avrupa Merkez Bankası-IMF’den oluşan Troyka’nın Yunanistan-İrlanda ve Portekiz’e uyguladığı “kurtarma” planının “musibet” ilan edilmesi çağrısında bulunmuştu. Çünkü Troyka’nın dayattığı “kamudan kitlesel işten çıkarmalar, sosyal programların iptali, sosyal bütçenin kısılması, asgari ücretin düşürülmesi, özellikle emekçileri vuran dolaylı vergilerin artırılması” gibi şartların BM Beyannamesi’ne aykırı olduğunu düşünüyordu. Özellikle 55.maddedeki “daha iyi yaşam standartları sağlanması, tam istihdam, toplumsal ilerleme ve kalkınmaya…” ilişkin ifadelerin ihlali nedeniyle uluslararası hukuk yollarının açıldığını vurguluyordu. (Hayri Kozanoğlu, 10 Soruda Avro Bölgesinde Kriz / muhalefet.org)

O dönemlerde Arjantin ve Ekvator “temerrüt” ilan ederek borçlarını yeniden yapılandırmışlardı. Türkiye solu da bu konuyu gündeme taşımıştı. Nitekim Mustafa Sönmez ile birlikte kaleme aldığımız “Neler Oluyor Hayatta” başlıklı kitapta, Nahum Sack’a referansla bir borcun musibet borç sayılabilmesinin üç koşulu şöyle sıralanmıştı:

Alınan borçlar kamuoyu bilgisi dâhilinde mi alınmıştır?

Alınan borçlar toplum yararına mı kullanılmıştır?

Borç verenler bu paraları ne için verdiklerini ve geriye dönüp dönmeyeceğini biliyorlar mıdır? (Mustafa Sönmez-Hayri Kozanoğlu, Neler Oluyor Hayatta?)

Demem o ki, bu musibet borçlar konusu bizler açısından yeni değildir.

Mahfi Eğilmez de çok yararlı bilgiler sunduğu blogunda “odious debt” kavramını “gayrimeşru borç” olarak çeviriyor. (Mahfi Eğilmez, Gayrimeşru Borç Kavramı Üzerine Bir Değerlendirme, Temmuz 01,2012, mahfiegilmez.com).

2015’te Yunanistan’ın borçlarının yeniden yapılandırılması konusu gündemdeyken Gerçekler Komitesi (Truth Committee on the Greek Debt) ilgili kavramların titiz bir tanımını yapmıştı. Buna göre gayrimeşru borç ( illegitimate debt), gayri kanuni borç (illegal debt), musibet borç (odious debt) ve sürdürülemez borç (unsustainable debt) kavramlarını ayırmak gerekirdi. Bu ilgili kavramların tanımları şöyle:

Gayrimeşru Borç: Borçlunun borç şartlarının ulusal veya uluslararası hukuka veya kamu politikalarına veya adil, makul, mantıklı olma ilkelerine; insan haklarına aykırı olması veya halkın çıkarına kullanılmaması veya borç verenlerin baskısı altında özel borçların kamu borcuna dönüştürülmesi gibi durumlarda geri ödeme zorunda bulunulmaması durumlarını kapsar.

Gayrikanuni Borç: Borç sözleşmesinde hukuki prosedürlerin izlenmediği veya borç verenin rüşvet, baskı veya aşırı güç kullandığı veya bazı maddelerinin hukuka aykırı bulunduğu sözleşmelerdir.

Musibet Borç: Borç verenin rıza, katılım, şeffaflık ve hesap verilebilirlik gibi demokratik ilkelerin ihlal edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği ve borç alan devletin yurttaşlarının çıkarlarına aykırı veya mantık dışı ve sonuçlarının halkın temel medeni, politik, ekonomik, sosyal ve kültürel haklarını kullanmasını engellediği borçlardır.

Sürdürülemez Borç: Hükümetlerin sağlık, eğitim, su ve temizlik ve yeterli konut gibi temel insan hakları yükümlülüklerini veya kamusal altyapı yatırımlarını ve ekonomik ve sosyal kalkınma için gerekli programlarını aksatmadan veya borçlu devletin yurttaşlarına zarar verecek sonuç doğurmadan geri ödenemeyecek borçları kapsar. Böyle borçlar ödenebilir ama devletin insan hakları yükümlülüklerini yerine getirebilmesi amacıyla askıya alınabilir. (Definition of illegitimate, illegal, odious and unsustainable debts, Truth Committee on the Greek Public Debt 21 May 2015).

Görüldüğü gibi yukarıdaki kavramlar birbirine çok yakın, oldukça içi içe geçmiş durumda. Ancak daha önce kullandığım için ben musibet borç demeye devam edeceğim."