Koç Holding Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç’un G20 Zirvesi öncesi düzenlenen B20 (Business 20) zirvesinde yaptığı konuşma oldukça ilgi topladı ve tartışıldı. Bir kapitalistin kapitalizmi eleştirmesinin elbette haber değeri var ve üzerine tartışmaya değer. Ne diyor Ali Koç: “Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir. Ben en azından eşitsizliğin minimum seviyeye indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gerçek sorun kapitalizmdir” (Cumhuriyet, 14 Kasım 2015).

Ali Koç’un konuşmasının birkaç yönü var. Birincisi, eşyayı adıyla çağırarak kapitalizme kapitalizm demek ve kapitalizm diyerek eleştirmek önemli. Bu adlandırma bırakalım sermaye dünyasını emek dünyasında da pek karşılaştığımız bir durum değil. Kaç sendikacının konuşmasında kapitalizm kavramı geçer veya kapitalizm eleştirisi yer alır?

Dahası bir kapitalistin kapitalizmden yakınması, “bırakınız yapsınlar” ideolojisini, liberalizmi ve “piyasa mekanizmasının mükemmelliğini” savun(a)maması ve bunun yerine kapitalizmi eleştirmesi önemle not edilmeli. Bu neoliberalizmin ideolojik hegemonyasını yitirdiğinin de göstergesi. Kapitalistler tarafından dahi savunulamayan bir kapitalizm söz konusu.

Konuşmanın bir diğer yönü hayli kişisel. Ali Koç belli ki duygu dünyasında kapitalizmden haz etmiyor. Kapitalizmi ve onun yarattığı sonuçları içine sindirmiyor. Bu duygu gayet insani. Kapitalizmi eleştiren kapitalist tipolojisi yeni değil. Kapitalizmi eleştiren hatta kapitalizme karşı savaşan kapitalistler ve sanayiciler hep oldu. Vicdanlı kapitalistlere 19. yüzyıldan başlayarak rastlamak mümkün.

Ancak kapitalizm kapitalistlerin zalimliği veya vicdanı ile açıklanacak bir konu değil. Kapitalistler zalim ve vicdansız oldukları için kapitalizm vahşileşmiyor. Kâr maksimizasyonu ve sömürü kapitalizmin doğasında var. Yine de tek tek kapitalistlerin kapitalizmden rahatsızlıkları önemsiz bir konu değil.

Ancak kapitalizm karşıtı sözler insana sorumluluk yükler. Soyut kapitalizm eleştirisi yetmez. Çünkü kapitalizm ve eşitsizlik soyut bir konu değil. Yaşamın her anında, çalışma hayatının her anında elle tutulan hissedilen somut bir durum kapitalizm ve eşitsizlik. Uzun ve yorucu çalışma saatleri, düşük ücretler, ayrımcılık, mobbing, hak arayan işçini işten atılması, işyerinde çalışana söz hakkı tanınmaması... Liste uzun.

Madem kapitalizmden ve onun yarattığı eşitsizlikten rahatsızsınız, o zaman söyledikleriniz ve yaptıklarınız arasında uyum olacak. “Ne yapalım kapitalizmin doğası böyle, ben de rahatsızım ama sistem sorunu” gibi gerekçeler inandırıcı olmaz. Hayır, Ali Koç bir Engels olsun demiyorum. Hatta bir Robert Owen olsun da demiyorum. Öyle Owen gibi ütopik işletme modelleri kursun, kapitalizmin yarattığı eşitsizliği ve tahribatı mütemadiyen yazsın çizsin de demiyorum. Kendi işletmelerinde adaleti sağlasın, çalışma standartlarını insani hale getirsin, çalışma hukukunun evrensel standartlarına, ILO’nun insani iş (decent work) tanımına işyerlerinde uysun yeter.

Ama sözle eylem arasında uçurum var. Daha birkaç ay önce hak arayan yüzlerce metal işçisinin Koç fabrikalarından tazminatsız ve keyfi olarak atıldığı gerçeği ortada duruyor. Renault aynı eylemleri yapan hiçbir işçiyi işten atmazken Koç neden attı? Ali Koç, Ford Türkiye’nin yönetim kurulu başkanı. Ford ondan sorulur. Ali Koç’un kapitalizme ve eşitsizliğe ilişkin eleştirilerinin tutarlı olması için önce Ford’a bakmak lazım. Ali Koç Ford’da işçilerin sendika seçme özgürlüğüne neden müdahale edildiğini açıklasın. Ford Gölcük fabrikasında bir başka sendikaya üye olduğu için işten atılan 88 işçiyi izah etsin. Aksi halde soyut bir kapitalizm karşıtı söylem gök kubbede hoş bir PR olarak kalır.

Ali Bey, eşitsizliği ve adaletsizliği önce kendi işletmelerinizden başlayarak minimuma indirmeye ne dersiniz? Yoksa “gerçek sorun kapitalizm” derken “bizler zavallı kapitalistler de sistem kurbanıyız” mı demek istediniz?

Ziya Paşa ile bitirelim: Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz, şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.