“Evlatlarımıza özgürce yaşayacakları bir Türkiye bırakana kadar ilk günkü aşk ve heyecanla çalışmakta kararlıyız.” Bu sözler iktidardaki yirminci yılını dolduran AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait. Hasta ve hasta yakınları tarafından uğradıkları saldırılar, üç beş dakikayla sınırlı muayene süreleri, yıllardır iyileştirilmeyen ücretler, çalışma koşullarının her geçen gün daha da kötüleşmesi üzerine yurt dışına yönelen doktorlara “Giderlerse gitsinler” diyen ile aynı Erdoğan. Ne güvenle mesleki hayatlarını sürdürebiliyorlar, ne de özgürce gelecek hayali kurabiliyorlar. Bugün Türkiye’de, yani Erdoğan’ın evlatları için aşkla ve heyecanla çalışmaya devam ettiğini söylediği Türkiye’de, günde 7 doktor ülkeyi terk ediyor. Milyonlarca insan kaygı ve endişe içinde. Çalıştığı halde açlık seviyesinde yaşayan yoksullar var. Ve iş aramaktan yılmış umutsuzlar… “Giderlerse gitsinler, iş beğenmiyorlar, açlık falan yok!” Halkın gerçeklerine sırtını dönmekle kalmamış, beraberinde hakaret, küfür ve küçümsemeyi de eksik etmeyen bir lider milyonlarca insanla itiş kakış içinde. Buna rağmen çarkların döndüğünü düşünüyor olmalı ki, önümüzdeki yirmi, otuz yıl daha topluma ‘aşk’ ve ‘heyecan’ vadediyor.

***

İş, aş, barınma… Temel yaşam ihtiyaçlarının biri bile olması gerektiği gibi değil. Zincirleme felaket tamlaması öğelerine ayrıldığında herkes çöküşten nasibini alıyor. Yüzde 1 hariç. Onlar paralel evrende Türkiye Uzay Ajansı’nın gündemini takip ediyor. 1.Geleneksel Galaksiler Arası Türk Yemekleri Festivali’nin hülyasında, komşu astronota ikram edilecek tadım menüsünü hazırlıyor. Şimdilik bırakalım da aldıkları ‘huzur’ haklarıyla şişirilmiş plastik dünyalarında oyalanmaya devam etsinler; ancak buralarda işler bambaşka! DİSK-AR’a göre işsiz sayısı 8 milyon! Özellikle genç işsizlik oranlarında ciddi artış var. İş gücüne katılım düşüyor. Ne eğitim ne istihdamda olan gençlerin sayısı ise yükseliyor. Ülkeye en çok fayda sağlayacakları yaşlarda kendilerini ümitsizce oyun dışına itilmiş hissediyorlar. Çalışamadıkları sürece kendilerine ait bir hayat kuramayacaklar. Liyakatin yerine sadakati koyan AKP iktidarının ihraç ürünleri listesinin en başında beyin var artık. Yurt dışına eğitimli, yetenekli, sanatta ve bilimde başarılı insanları gönderip yerine peynir, et, mercimek alıyor. Nerden baksan ahmakça, ama durum bu.

***

Aş, kaplanın ağzında bile değil artık. Dümdüz yok! BM’nin Açlık Haritası’na göre Türkiye'de 14.8 milyon insan yeterli beslenemiyor. 3 milyon çocuk yine yetersiz beslenme sebebiyle gelişim bozukluğu yaşıyor. Tüketici Hakları Derneği’nin hazırladığı rapora göre, Türkiye'de 25.5 milyon kişi açlık sınırının, 51 milyon kişi de yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalışıyor. 76.5 milyondan fazla tüketici aç ve yoksul! 4 kişilik bir hanenin yeterli beslenebilmesi için aylık (mayıs) gereken bedel 6 bin lira. Bunun altı açlık demek! 4 kişilik bir hanenin diğer yaşam giderlerini karşılayabilmesi için gereken bedel ise 19 bin lira. Bunun altı yoksulluk demek! İşçi, memur, emekli, öğrenci, esnaf yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı karşısında nefessiz. Hazine ve Maliye Bakanı Nebati’nin de açıkça ifade ettiği üzere, Erdoğan ekonomisi dar gelirliyle değil, sermayenin kazancıyla ilgileniyor.

***

Barınma da, en temel ihtiyaçlardan biri ve sorunlar çığ gibi büyüyor. 80’lerden sonra düşen yapı kalitesi, büyük şehirlerin dikişlerini patlatacak kadar göç alması gibi sebeplerle özellikle büyük deprem riski taşıyan İstanbul’da eski yapıların yıkılıp yerine yenilerinin yapılması gerekiyor. Ancak AKP iktidarının besin piramidinin en tepesine yerleştirdiği müteahhit ve beton lobisine hizmeti sonsuzken, halk kentsel dönüşüm projeleriyle yıllardır mağdur ediliyor. Yoksulların yaşadığı bölgelerde ucuza kapatılan binaların yerine dikilen ‘akıllı binalarda’ mahalleliye hiçbir zaman yer olmadı. Cebren ve hile ile evlerinden atılan insanların yaşadığı mağduriyete son örnek Fetihtepe. Polis ablukası altındaki mahalle, AKP’li Beyoğlu Belediyesi’ne karşı direnişe geçti. Elektrik, su ve doğalgazı kesilen insanlar gözaltına alınıyor. Önerilen 1500 lira kira yardımı, çıldıran emlak fiyatlarıyla yarışamaz elbette. Erdoğan, evlatlarına aşk ve heyecanla bakarken ‘mış’ gibi yapmaya devam ededursun, Türkiye halkı için artık her şey ‘zorla’!