“İkinci Cerattepe” olarak adlandırılan altın madeni projesinden haberdar olan ülkenin dört bir tarafındaki Artvinliler harekete geçti. Bursa’da Ardanuçlular Kültür ve Dayanışma Derneği’nde bir araya gelen yurttaşlar projenin bölgeye vereceği zararı tartıştı. Panelde mücadele vurgusu yapılırken, avukat Halis Yıldırım "Bu garabet sarmalından kurtuluşun tek yolu, hukuki mücadelenin yanı sıra, asıl olarak bundan zarar gören bir bütün toplumun kolektif bilinç ve güç birliği içinde meşru ve fiili mücadele sürdürmekten geçmektedir” dedi.

Artvinliler, ikinci Cerattepe’ye karşı harekete geçti

HABER MERKEZİ

Artvin’in Ardanuç ilçesinde “İkinci Cerattepe” olarak adlandırılan altın madeni projesi için, Mehmet Cengiz’in birçok projede ortağı olan ve kamu ihalelerinin gözde ismi Özaltın İnşaat harekete geçti. 844 futbol sahasında büyüklüğündeki orman ve tarım alanında, siyanür ile birçok kimyasal atık depolanacak. Yerleşim yerlerini tehdit eden altın madeni için bölge halkı göçe zorlanacak.

Artvinliler, BirGün’ün ortaya çıkardığı haberin ardından harekete geçti. Salıntepe Altın Madeni çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreci kapsamında 13 Nisan’da yapılacak toplantı öncesinde bir araya gelen Artvinliler projenin bölgeye vereceği zararı tartıştı.

Düzenlenen panelde Çevre Mühendisi Hakan Tekin ve Halis Yıldırım konuşmacı olarak yer aldı. Ardanuçlular Derneği Başkanı Doğuş Bilgin’in açılış konuşması ile başlayan panelde, Bursa Artvin Çevre Platformu Sözcüsü Ahmet Orhan bugüne kadar yaptıkları çevre mücadelelerine değinirken Cerattepe’teki direnişin önemine vurgu yaptı. Salınbaş Altın Madeni projesine karşı tüm doğaseverleri mücadeleye davet etti. “Artvin’i madenlerle değil; yeşiliyle, doğasıyla, turizmiyle yaşatmamız ve geleceğe aktarmamız gerekiyor. Hep söyledik. Yine söylüyoruz. Artvin’in üstü altından değerlidir” dedi.

EKOLOJİK YIKIM PROJESİ

Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube üyesi Hakan Tekin projenin Artvin’e olan etkilerini anlatan bir sunum gerçekleştirdi.

Projenin 1/100.00 ölçekli çevre düzeni planına aykırı olduğunu söyleyen Tekin, siyanürlü açık ocak işletmesinden, bölgenin eğimi, yağış rejimi ve şiddetli-çok şiddetli su erozyonuna maruz bölge olarak sınıflandırılması nedeniyle yerleşim yerlerinin ve Deriner Barajı’nın maden atıklarından etkilenmemesinin mümkün olamayacağına dikkat çekti.

Tekin, zenginleştirme tesisinden çıkan emisyonların iklim krizini tetikleyeceğini, içme ve kullanma sularının yok olacağını, atık suların alıcı ortam için ilave baskı oluşturacak olmasının çevresel boyuttaki diğer önemli etkileri olduğunu vurguladı.

Köylerin ekolojik dengesinin yok edilerek gelecek nesillere maden arazisi olarak kalmasının doğru olmadığını belirten Tekin, “Köylerin; yüzyıllardır yapıldığı gibi doğal dengenin korunarak, tarım ve hayvancılığın yapılabildiği alanlar olarak bırakılması çok daha yararlı olacaktır. Kamu yararı olmayan projeden vazgeçilmelidir. Bugüne kadar yapılmış olan tahribatlar bölge halkının istekleri doğrultusunda onarılmalıdır” ifadelerini kullandı.

KURTULUŞ MÜCADELEDE

Tekin’in ardından söz alan avukat Halis Yıldırım, ÇED süreçlerinin hukuki boyunu anlattı. Bölgedeki önceki davaları değerlendiren Yıldırım, Şavşat Hanlı HES projesine karşı direnenlere selam gönderdi. Mücadele vurgusu yapan Yıldırım, “ÇED yönetmeliği son yıllarda toplam 23 kez değiştirildi. Emperyalistler uluslararası hukukta ve işbirlikçi yerli sermaye şirketleriyle birlikte iç hukukta yapmış oldukları birbirini tamamlayan hukuki düzenlemelerle yaşam alanlarımızı yok eden, kamunun ve tüm canlıların aleyhine ve sermayenin lehine bir düzen kurmuşlardır. Bu garabet sarmalından kurtuluşun tek yolu, hukuki mücadelenin yanı sıra, asıl olarak bundan zarar gören bir bütün toplumun kolektif bilinç ve güç birliği içinde meşru ve fiili mücadele sürdürmekten geçmektedir” dedi.

Yıldırım, proje dosyasına mevcut sistem içinde; muhtemel olarak verilecek ÇED olumlu kararından sonra 1 ay içerisinde dava açılması gerektiğini hatırlattı.