Asgari ücretin önemli bir gündem haline gelmesinin ve ilginin artmasının temel nedeni Türkiye’nin giderek artan bir asgari ücretliler toplumu olması ve ortalama ücret seviyesinin giderek asgari ücrete yaklaşmasıdır.

Asgari ücrette sosyal devlet şart!

Türkiye’nin en büyük ücret pazarlığı, 2021 asgari ücret görüşmeleri 4 Aralık 2020’de başladı. Pazarlık salgının işçi ücretlerini düşürdüğü ve işçileri yoksullaştırdığı koşullarda başladı. Salgına rağmen “çarklar dönsün” ısrarıyla kapanmalarına izin verilemeyen, her gün servislerle, toplu taşımayla işe giden ve yan yana çalışan işçilerin ücretini belirleyecek Asgari Ücret Tespit Komisyonu görüşmesi ironik biçimde çevrimiçi (online) yapıldı.

Bu 70 yıllık asgari ücret tespit toplantılarında bir ilkti. Bakanın, bürokratların ve işveren temsilcilerinin sağlığına gösterilen özen takdire şayan.

Elbette komisyon üyeleri riske girmesinler ama bu “ince düşünce” çalışanlar için, özellikle de özel sektör çalışanları için neden akla gelmez veya neden uygulanmaz?

ASGARİ ÜCRETE YOĞUN İLGİ

Asgari ücret her yıl giderek çok daha büyük bir toplumsal ilgiye konu oluyor. Geçmişte asgari ücret tespit süreci nispeten daha durgun geçerken, günümüzde aralık ayı giderek “asgari ücret ayı” haline geldi. Asgari ücret neredeyse en önemli toplumsal gündemlerden biri.

Siyasal yelpazenin her tarafından, parlamentoda temsil edilen edilmeyen neredeyse bütün siyasi partiler asgari ücret konusunda politikalar ve öneriler açıklamaya başladı. Dahası miktar telaffuz etmeye başladı. Asgari ücretin saptanması konusunda sendikaların savunduğu temel ilkeler siyasal partilerin açıklamalarında geniş yer bulmaya başladı.

2010’da Emek Platformu’nun dağı(tı)lmasından bu yana neredeyse işçi sorunları konusunda hiç bir araya gelemeyen üç işçi konfederasyonu (Türk-İş, Hak-İş ve DİSK) son yıllarda başta asgari ücret olmak üzere temel işçi sorunları konusunda ortak açıklamalar yapmaya başladılar. Şimdilik sadece ortak açıklama var, ortak hareket yok ama sendikal hareket o kadar kendi içine dönmüş durumdaki bu bile önemli bir adım oluyor. Üç konfederasyonun ortak açıklaması önemli ancak bu asgari ücret etrafında ortak bir mücadeleye dönüşmediği sürece yeterli olmayacak.

ASGARİ ÜCRETLİLER TOPLUMU

Asgari ücret neden bu kadar önemli bir gündem olmaya başladı? Asgari ücrete dönük ilginin ardında yatan neden ne? Bunun temel nedeni Türkiye’nin giderek artan biçimde bir asgari ücretliler toplumu olması ve ortalama ücret seviyesinin giderek asgari ücrete yaklaşmasıdır. Asgari ücret işçiler içinde bir azınlığın değil, tersine işçilerin ezici çoğunluğunun ücreti haline geldi. Başta DİSK-AR’ın asgari ücret araştırmaları olmak üzere çeşitli çalışmalar asgari ücretin ortalama ücret haline geldiğini gösteriyor. Asgari ücret civarında çalışanların oranı AB ülkelerinden kat be kat fazla. Sendikalaşma oranının düşük olması toplu pazarlığın ücret artışlarındaki rolünü sınırlı tutuyor. Bu nedenle asgari ücret ana ücret pazarlığı haline geliyor. Milyonlarca işçi için ücretlerinin bir nebze artmasının güvencesi asgari ücret artışı. İktidarın da böyle önemli bir ücret kontrol aracını elinde tutmaktan memnun olduğu görülüyor. Ücretler giderek toplu veya bireysel pazarlıktan kopuyor, bir emek-sermaye ilişkisi olmaktan uzaklaşıyor ve hükümet tarafından belirlenir hale geliyor. Çünkü adı pazarlık olsa da nihai kararı hükümet veriyor, işverenler de mecburen ona uyuyor.

Hükümet asgari ücret pazarlığında ne yapıyor? Asgari ücretin 2000’li yıllardaki seyrine dikkat edilirse, genel olarak enflasyonun üstünde arttığı, bazı yıllarda ise ciddi biçimde yükseldiği görülüyor. Örneğin 2016’da yüzde 30 arttı. Ancak buna rağmen ücretlilerin milli gelir içindeki payında ve ortalama ücretlerin kişi başına milli gelire oranına bakıldığında ise düşüş var. Bu nasıl oluyor? İki şekilde: Birincisi asgari ücret resmi enflasyona göre artsa da milli gelir artışından payını alamıyor; ikincisi ortalama ücretler asgari ücret artışından daha az artıyor. Toplu pazarlığın sınırlı olması nedeniyle asgari ücret genel ücret düzeyi için kaldıraç işlevi görmüyor. Başta da vurguladığımız gibi asgari ücret ortalama ücret haline geliyor.

ASGARİ ÜCRETİ MASANIN DIŞINA TAŞIMAK GEREK

Asgari ücret genel ücret düzeyinin en önemli belirleyeni haline geliyor. Bu durum asgari ücret etrafında verilecek mücadeleyi daha da anlamlı kılıyor. Sendikalı işçilerin asgari ücretten yüksek ücretler aldığı sır değil. Ancak sendikalı işçiler içinde de asgari ücrete yakın ücretle çalışanlar var. Öte yandan sendikalı işçi ücreti ile asgari ücret arasındaki makas da kapanıyor. Bu nedenle sendikaların ve özellikle de masadaki sendikal örgütün “bizim asgari ücretli üyemiz yok” demesi anlaşılır değildir. “Asgari ücret pazarlığında grev hakkı yok. İşveren ve hükümet ne diyorsa o oluyor” demek de baştan havlu atmaktır.

Toplumun bu kadar geniş kesimini ilgilendiren bir konuda daha gür, daha kararlı ses çıkarmak ve toplumsal bilinci ve duyarlılığı artırmak ve toplumsal destek sağlamak yaşamsal öneme sahip. Asgari ücret etrafında bir mücadelenin önemini ısrarla anlatmak lazım. Masadaki müzakere dışarıda toplumsal ruh haline göre şekillenir. O yüzden üç konfederasyon sadece bir açıklamanın ötesinde ortak bir tutum sergilemeli ve açıkladıkları ilkeleri savunmalıdır. Sendikalar asgari ücret etrafından sadece üyelerinin değil çok geniş emekçi kitlelerin sözcüsü olabilir.

ASGARİ ÜCRET PANDEMİDE DAHA ÖNEMLİ HALE GElDİ

Asgari ücret pandeminin yol açtığı gelir kaybı ve yoksullaşmaya karşı önemli bir koruma aracı olabilir. Başta ILO tarafından yapılan araştırmalar olmak üzere tüm dünyada ve ülkemizde salgının ücretleri düşürdüğü ortaya çıkıyor. Salgının sendikalı işçilerin gelirlerinde de düşüşe yol açtığı DİSK üyeleri arasında yapılan bir alan araştırmasıyla ortaya çıktı. Öte yandan 2010-2020 döneminde Türkiye Avrupa’nın en düşük asgari ücretli ülkelerinden biri haline geldi.

Salgın döneminde sigortalı işçilere yapılan pandemi ödenekleri son derece sınırlı kaldı. 2 milyondan fazla işçi ayda bin 168 TL’ye mahkûm edildi. Kısa çalışma ödeneği ortalama bin 500 TL civarında kaldı. Kayıtsız işçiler ise bunlardan bile yararlanamadı. Asgari ücret sadece ücret değil. Pandemi koşullarında yapılan İŞKUR ödenekleri asgari ücrete göre oranlanıyor. Asgari ücret pazarlığında pandemi ödeneklerinin de en az asgari ücret düzeyinde olması gerektiğini savunmak lazım.

ASGARİ ÜCRET ARTIŞI EKONOMİYE DE İYİ GELİR

Bu dönem asgari ücret artışına karşı hükümet ve işveren cephesinden gelecek en önemli itiraz ekonomideki dalgalanma ve pandeminin yarattığı ekonomik sorunlar olacaktır. Bu gerekçelerle “acı ilaç” söylemi asgari ücret masasında da gündeme gelebilir. Nitekim asgari ücret görüşmelerinin açılış toplantısında işverenler adına yapılan konuşmada asgari ücretin istihdam artışı dikkate alınarak saptanması istendi. Özetle “asgari ücret artarsa istihdam düşer” şeklindeki neoliberal safsata tekrarlandı. Bu iddianın bilimsel olarak geçerli olmadığı ortaya konmuştur.

Nitekim 2016 yılı asgari ücretinde yapılan yüzde 30’luk artıştan sonra istihdam düşmedi. Asgari ücret artışlarının istihdamı düşürdüğüne dair bir kanıt yok. Sendikalar bu konuda daha cesur olmalıdır. Asgari ücret artışı sadece işçiler için değil ekonominin bütünü için de yararlıdır. Asgari ücret artışı talebi artırır, ekonomiyi canlandırır. Ekonomik krize çare aranıyorsa bunun en önemli araçlarından biri ücret artışına dayalı büyümedir. Öte yandan son resmi veriler salgın döneminde işgücünün payı düşerken sermaye payının arttığını ortaya koyuyor. Salgın döneminde toplumsal eşitsizlik artmaya devam etti. Bu nedenle de asgari ücret artışı son derece yaşamsaldır.

SOSYAL DEVLET-KESİNTİSİZ ASGARİ ÜCRET!

2021 yılı asgari ücreti özel koşullarda saptanıyor: Ekonomik kriz ve pandemi. Bu nedenle bu yıl asgari ücretliye dönük kamusal destekler (vergi ve prim indirimleri, sübvansiyonlar ve nakit transferleri) her zamankinden daha önemlidir. Salgın boyunca sosyal devlet uygulamaları yok mertebesinde kaldı. Asgari ücret sosyal devletin uygulamasının somut bir örneği olmalıdır. İlk adım asgari ücretin kesintisiz bir şekilde net olarak ödenmesi olmalıdır. Asgari ücrete tam vergi muafiyeti sağlanması ve asgari ücretin üzerindeki pirim yükünün bütçeden karşılanması sağlanmalıdır. Sosyal devletin kendini göstereceği en önemli yer asgari ücrettir. Devlet pandemi koşullarında elini cebine atsın, asgari ücretin kesintileri bütçeden karşılansın. Bütçeden sermayeye aktarılan onca kaynaktan sonra (örneğin 12 yıldır işverenlere uygulanan yüzde 5 prim desteği) işçilere de destek sağlanması sadece pandeminin değil eşitlik ilkesinin de gereğidir. Kesintisiz asgari ücret işçilerin eline geçen miktarda önemli bir artış sağlayacaktır. Bunun yanında asgari ücrete milli gelir artışı ve özellikle de işçilerin enflasyonu dikkate alınarak zam yapılmalıdır.

Sendikaların masa başı görüşmelere teslim olmadan aralık ayı boyunca bıkmadan usanmadan her alanda insan onuruna yaraşır bir asgari ücret mücadelesi içinde olması ve ortaklaşa ses yükseltmesi gerekir. “Olmaz olmaz” demeyin! Daha birkaç hafta önce torba yasadaki emek karşıtı tekliflerinin geri çekilmesinin ortak mücadele ve kararlılık sonucu olduğunu unutmayın!