Kamu görevlileri, kamu çalışanları, memurlar, kamuda sendikacılık yapanlar!

Bu Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını çoğaltın, dağıtın, okuyun ve okutun. Özellikle iş bilmez ve hukuk tanımaz idarecilere okutun.

Okusun ve anlasınlar ki, memurun grev hakkı en üst mahkeme tarafından da tescil edildi. Artık abuk gerekçeleri, keyfi ceza ve soruşturmaları çöpe atsınlar.

AYM bireysel başvuru kapsamında kamu görevlilerinin grev hakkı ile ilgili son derece yaşamsal bir karar verdi. Kamu görevlilerinin grevi de içeren toplu eylem hakkı yeni bir güvenceye daha kavuştu.

AYM, Eğitim Sen üyesi bir öğretmenin, sendika yönetim kurulu tarafından 4+4+4 olarak bilinen eğitime ilişkin yasal düzenlemeleri protesto etmek amacıyla 28-29 Mart 2012 tarihlerinde ülke çapında “uyarı grevi” yapılmasına dönük kararına uyarak greve gittiği için uyarma cezası ile cezalandırılmasını Anayasanın 51. maddesindeki grev hakkının ihlali saydı. AYM İkinci Bölümünün 18/9/2014 tarihinde verdiği 2013/8463 başvuru numaralı kararı 4 Aralık 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı.

Daha önce Danıştay tarafından benzer kararlar verilmiş olmasına ve bu konuda idari yargı içtihadı oluşmasına rağmen bu karar AYM düzeyinde verilen ilk karar olma niteliğini taşıyor. AYM, Devlet Memurları Yasası’nda yer alan grev yasağını kadük saymış ve Anayasanın 51. Maddesindeki sendika hakkını ILO Sözleşmeleri, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararları ve Avrupa Sosyal Şartı çerçevesinde özgürlükçü bir biçimde yorumlamıştır.

AYM kararında şöyle demektedir: “Anayasa’nın 51-54. Maddelerinde düzenlenen sendikal hak ve özgürlükler, benzer güvenceler getiren başka Örgütlenme Özgürlüğü ile Örgütlenme ve Toplu Pazarlık Hakkı Sözleşmesi olmak üzere ilgili Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri ve Avrupa Sosyal Şartı ile tamamlanmaktadır. Anayasanın 51-54. maddelerinde düzenlenen sendikal hak ve özgürlüklerin kapsamı yorumlanırken bu belgelerde yer alan ve ilgili organlar tarafından yorumlanan güvencelerin de göz önüne alınması gerekir.”

AYM’nin bu yorumu sendikal hak ve özgürlükler için önemli bir açılım getirmekte ve bu hakların uluslararası insan hakları sözleşmeleri ile birlikte ele alınması gereğinin altını çizmektedir. AYM’nin bu yorumu herkes için bağlayıcıdır.

AYM kararında, demokratik bir toplumda ordu, emniyet ve başka bazı sektörlerde sendikal faaliyete sınırlar getirilmesinin mümkün olduğunu ancak başvurucunun bir devlet okulunda öğretmen olduğu göz önüne alındığında memurların bu haktan tümüyle mahrum bırakılamayacaklarını belirtmektedir.

Mahkeme kararında “verilen uyarma cezası hafif olsa da başvurucu gibi sendikaya üye kişileri, çıkarlarını savunmak amacıyla yapılan meşru grev veya eylem günlerine katılmaktan vazgeçirecek niteliğe sahiptir” görüşüne yer verilmiştir. Mahkeme, hafif olsa da uyarma cezasının “demokratik bir toplumda gerekli olmadığı” sonucu varmış ve bu cezayla Anayasa’nın 51. Maddesi’nde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

AYM’nin verdiği karar ilkesel ve emsal niteliktedir ve benzer ihlaller için de geçerlidir. Bu nedenle grev hakkının kullanımı nedeniyle açılan benzer soruşturmaların durdurulması ve verilen idari cezaların kaldırılması gereklidir.

Bilindiği gibi kısa bir süre önce AYM, 6356 sayılı yasadaki grev yasaklarından bazıları (bankacılık ve şehiriçi ulaşım) iptal ederek önemli bir adım atmıştı. Bu yeni kararı ile grev hakkını sendika hakkının ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirmiştir.

AYM kararı sonrasında boş ve bilgisiz tartışmalar ile hukuksuz uygulamalar bitmelidir. Kamu görevlisinin grev hakkı en üst düzeyde tescil edilmiştir. Kamu görevlileri grev hakkını kullanırken artık yeni bir güvenceye daha sahiptir.

AYM bu kararıyla, bir yasa hazırlığına ve bir hükümet politikasına karşı bir kamu görevlileri sendikasının almış olduğu grev kararını hukuka uygun bulmuş ve böylece sendika ve grev hakkını geniş yorumlamıştır. AYM’nin bu kararı yıllardır kamu görevlilerin sendikal hakları için mücadele edenler için gurur verici bir sonuçtur.