TSK’ye ait savaş uçaklarıyla, aralarında çocukların da olduğu 34 insanın bombalanıp paramparça edildiği Şırnak’ta, ‘Kendi Savaş Uçaklarımızı Yapıyoruz’ yazan afişini kent meydanına asan AKP, bence geride bıraktığımız seçimin en açıksözlü kampanyasını yürütmüştü. Halkın tepkisi üzerine afiş ‘Elektrikli Otomobil Yapıyoruz’la değiştirilmiş olsa da, ar eksikliği nedeniyle çalışmalar hız kesmemiş ve Roboski’de ailesinden 22 kişinin öldürüldüğü Kadri Encü’den mektupla AKP için oy istenmişti. Adalet talepleri, soruşturma ve davalarla karşılık bulan Encü Ailesi ve Roboski halkının derin acısına kattığı sabır, devletin zulüm tarihinde nice insanın karşısına çıkardığı bir sınav...

barisin-yolu-roboski-den-gecer-55164-1.
• • •
28 Aralık 2011’de, Roboski’de, genç ve çocuklardan oluşan 34 insan, kendi ülkelerinin savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldü. Bu katliam haberi, televizyonlarda kendisine yer bulabilmek için 12 saat beklemek zorunda kaldı. TSK, “terörist bombaladık” diyordu, dönemin Başbakanı Erdoğan da askere, bu konudaki ‘hassasiyeti’ nedeniyle teşekkür ediyordu. İktidara göre Roboski bir operasyon kazasıydı. Devlet, hızla çarpıp kaçmıştı. Kimse duymasın, kimse bilmesindi. Sivil toplum örgütlerinin hazırladığı raporlara; doktor, avukat ve yüzlerce insanın tanıklığına rağmen katliamın sorumluları bulunamıyordu.
• • •
Görüntüler netti. İzleyenler, “Göz göre göre öldürülmüşler” diyordu. Bülent Arınç, “Kasıt yok” demeyi sürdürüyordu. Meclis komisyonu, gizlilik kararının gölgesine saklananlardan dişe dokunur bir bilgi edinemiyordu. Bugün, bütün sorumluluğundan “üzülüyordum, rahatsızdım” gibi oturduğu yerden, eylemsiz kaygılanmalarla kurtulmaya çalışan Abdullah Gül, dönemin cumhurbaşkanı olarak, evinden demokratlığıyla sessizliği tercih ediyordu. Erdoğan’a öre, Roboski katliamını gündemde tutanlar ‘terör örgütü ve onun uzantılarıydı.’ Bugünün yeni Meclis Başkanı, dönemin savunma bakanı İsmet Yılmaz, katliamdan beş ay sonra yaptığı ilk konuşmada, suskunluğunun nedenini, ‘yargı sürecini etkilememek’ olarak açıklayacaktı.
• • •
Devlet, her katliam anmasına TOMA’sıyla katıldı. Ferhat Encü, defalarca ‘sehven’ gözaltına alındı. Halkın, sorumluların yargılanması ve resmi özür talepleri, terör faaliyeti sayıldı. AKP oylarıyla Meclis’ten “kasıt yok, koordinasyonsuzluk var” raporu çıktı. Ona da gizlilik kararı kondu. Savcılığın görevsizlik kararı verdiği katliam dosyası, askeri mahkeme tarafından takipsizlikle sonuçlandırıldı. Şaşıran olmadı. O gün bugündür Roboski halkı, kan parasını yüzüne çarptığı devletle zorlu bir adalet mücadelesi veriyor. Devlet, halkın direncini kırmak için elindeki zengin katalogdan her gün başka bir eziyet seçiyor.
• • •
Son günlerde Roboski sınırında askeri bir hareketlilik var. İslami hassasiyet diyerek, barışçıl gösterilere saldıran iktidar, 34 çocuğunu kaybetmiş bir köye yoğun askeri sevkiyat yapmakta bir beis görmüyor. Halkın tepkisine, gaz bombaları ve sağa sola rastgele ateşle cevap veriyor. Ev ve arabalara isabet eden kurşunlar, beş katırın da ölümüne neden oldu. Dört çocuk günlerce gözaltında tutuldu. Sırt ve omzunda morluklar olan çocuklar askerin tehdit ve hakaret ederek kendilerini dövdüğünü söylüyor. Adalet borcu olan devlet, acılı insanlara peşini bırakması için, hepimizin gözünün içine baka baka gözdağı veriyor.
• • •
Ezcümle, Roboski’de kadın çocuk demeden saldıran devlet, anlaşılan o ki, yine buram buram provokasyon kokan tehlikeli bir oyun peşinde. Ekecek tarlası, otlatacak hayvanı kalmayan, geçinmek için kelle koltukta sınır ticaretini sürdürmek zorunda kalan insanlar, askerin, ellerindeki üç beş hayvanı da yaylaya çıkarmalarına engel olduğunu anlatıyor. Amacın, nefes aldırmamak, bıkkınlık ve yılgınlık yaratmak olduğu ortada. Halkın özgürlük, demokrasi ve adalet talebi, kadim bir devlet geleneğiyle, topla, tüfekle, eziyetle bastırılmaya çalışılıyor. Ve barış, bunca eziyete rağmen dillerden, yüreklerden düşmeyen tek dilek... Ortak olmanın yolu, bu derin sızıya sağır ve kör kalmamaktan geçer.