Bildiğimiz motorların hepsi, aldığı enerjinin sadece küçük bir kısmını işe yarar hale getirebilir

Bir emeklilik hobisi: Devridaim makineleri

Antalya’dan bir haber geldi: Fizikçi, mühendis, teknik tasarımcı ve motor teknikerinden oluşan bir mucit grubu, 8 yıl uğraşarak “yakıtsız çalışan bir motor” tasarlamış ve patentini almışlar. Şimdi bir prototip oluşturmak için devletten ve özel sektörden yardım bekliyorlarmış.

Yakıtsız çalışan motorda ne acaiplik var diye düşündüm önce. Bir güneş panelini bir elektrik motoruna bağlarız, işte yakıtsız çalışan bir motor elde ettik. Ne farkı olduğunu ve nasıl çalıştığını anlamak için grubun sözcüsü motor teknikeri Birol Yılmaz’ın açıklamasını dinledim. Yılmaz “termodinamik yapıyı aerodinamik yapıya” çevirdiklerini, motorun “netyum gırade n52 mıknatıslardan” aldığı manyetik enerjiyi mekanik enerjiye dönüştürdüğünü anlatıyor.

Bu açıklamada anlamlı bir bilgi yok. Termodinamik yapıyı aerodinamik yapıya çevirmek saçma bir ifade. “Netyum gırade n52” dediği, N52 ayarı (grade) neodymium mıknatıslar olsa gerek. Yani birbirini çekip iten mıknatıslardan oluşan bir sistem oluşturmuşlar. Bunun, mesela “SİHAlarımızı havada sınırsız dolaştırmaya yeterli” olduğunu söylüyor Yılmaz. Başka bir deyişle, sınırsız enerji üretme imkanı olduğunu iddia ediyor. Bir devridaim makinesi yani!

DEVRİDAİM REVAÇTA SİR TAKINTIYDI

Devridaim makinesi, en genel anlamda, aldığı enerjiden çoğunu üretebilen bir motordur. Orta çağın sonları ile modern çağın başları arasındaki birkaç yüzyılda epey revaçta bir takıntıydı. Pek çok mucit, hassas dengelenmiş ağırlıklar veya doğal mıknatıslarla kurulmuş karmaşık düzeneklerle, sürekli hareket eden bir makine kurmaya çalışıyorlardı.

Bildiğimiz motorların hepsi, aldığı enerjinin sadece küçük bir kısmını işe yarar hale getirebilir. Mesela bir güneş paneli, üzerine düşen ışığın enerjisinin ancak yüzde 15-20’sini elektriğe dönüştürebilir. Su türbinleri, içten yanmalı motorlar, nükleer santraller için bu verimlilik değişebilir, ama hiçbir zaman çok yüksek olmaz. Sanayi devrimi sonrasında motor verimliliği problemini çözmek için başlayan termodinamik bilimi, bu problem için iki önemli yasa keşfetti: Birincisi, motordan aldığınız enerji hiçbir zaman motora verdiğinizden çok olamaz. İkincisi, aldığınız enerji verdiğinizin yakınına bile gelmez. Bu prensipler şu anda bilimin temel taşlarını oluşturuyor. Bu yüzden artık devridaim makineleri ciddiye alınmıyor.

Ancak dünyada da Türkiye’de de bu takıntıyı devam ettirenler var. Bunlardan bazıları düpedüz şarlatanlık (2006’daki Erke Dönergeci gibi), bazıları da bilgi eksikliğinden kaynaklı naiflik. “Yakıtsız motor” diye bir web araması yaptığınızda pek çok benzer “icat” çıkıyor. Örneğin, 2016’da makine teknisyeni İsmail Arıca, “otomobillerin hiçbir yakıt almadan 100 bin kilometre” katetmesini sağlayan elektrik bataryası yaptığını ilan etti. Dediğine göre, motoru bir kere çalıştırdıktan sonra artık piller kendi kendine doluyor ve yakıt almaya gerek kalmıyor. Bu gerçekse, motorun ürettiği enerji hem pili şarj etmeye hem de aracı ilerletmeye yetiyor, yani motor girenden fazla enerji üretiyor!

KENDİ ELEKTRİĞİNİ ÜRETEN MOTOR

2017’de, emekli işçi Mustafa Varlı’nın vizyonundan ilham alan bir grup teknisyen, Hatay Dörtyol sanayi sitesinde neodymium mıknatıslarla ve “aküyle çalışan, aynı zamanda kendi elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayan motor” yapmışlardı. Yüzyılların rüyasını gerçekleştirmeleri için sadece dokuz aya ihtiyaç duymuşlar!

2015’te emekli elektrik mühendisi Salman Gürbüz, sekiz yıllık çalışma sonucu, başladıktan sonra sonsuz enerji üretebilecek bir motor yaptığını söylemişti. “Analizine itiraz eden hiçbir profesör olmadığını” ama buna rağmen destek bulamadığını söylüyor, “tüm fizikçilerle bu konuyu tartışmaya hazırım” diyordu.

Oysa tartışmaya hiç gerek yok, göstermek yeterli. Bütün bu ‘mucit’lerin motorları ya kağıt üzerinde ya da atölyelerinde öylece duruyor. Yapılacak iş basit: Bu motoru bir otobüse tak, mühendisleri ve akademisyenleri topla, hepsini İstanbul’dan Ardahan’a kadar hiç yakıt almadan götürüp geri getir. O zaman hiç kimsenin itiraz etmesi mümkün olmaz.

Çalışan bir sonsuz enerji motoru görülmedi dedim, ama içimi kemiren bir şüphe var. Belki gerçekten bir mucit bunu yaptı, bir arabaya taktı. Gaza bastı, sonsuz enerji alarak hızlandı, hızlandı ve ışık hızına ulaştı. Şimdi ışık-yılları uzakta, yıldızlar arasında mumyalanmış bir cenaze olarak ilerliyor. Üstelik, sahip olduğu sonsuz kinetik enerji sebebiyle karşısına çıkan her türlü gezegen veya yıldızı paramparça etmesi, kendisine hiçbir şey olmadan evreni turlamaya devam etmesi de mümkün.

Emeklilik hobisi olarak evrene bu kadar zarar verme potansiyeli olmayan bir uğraş seçmek daha doğru olur bence.