Ortalıkta bir “güvenceli esneklik” kavramıdır dolaşıp duruyor. Kiralık işçilikle ilgili meclise sunulan yasa tasarısının gerekçesinde uzun uzun “güvenceli” esneklikten dem vuruluyor. Çalışma ve Maliye Bakanları açıklamalarında “güvenceli” esnekliğin nimetlerinden dem vuruyor. Çalışma hayatını güvencesizleştirecek “kiralık işçilik” uygulaması bir güvenceli esneklik harikası olarak sunuluyor. Anlaşılan çalışma hayatının yeni elma şekeri “güvenceli esneklik” olacak. Gündeme getirilen güvencesiz çalışma biçimlerinin makyajlanması için güvenceli esneklik kavramı can simidi oluyor.

Güvenceli esneklik kavramı tipik bir oksimoron örneği. Birbiriyle ilgisiz, hatta zıt kavramların birlikte kullanılmasına oksimoron deniyor. Örneğin ıslatmayan su, yakmayan ateş, köşeli daire, demokrat diktatör gibi… Güvence ve esneklik de biri birine zıt ve çelişik iki kavram. Esnekliğin arttığı yerde güvence azalıyor. Çalışma hayatında güvence işverenin sevk idare yetkisinin ve keyfiliğinin sınırlanması ile mümkün. Bunun için çalışma saatlerine sınırlama getirilir. Ücrete alt sınır getirilir. Keyfi işten çıkarmaya karşı iş güvencesi getirilir. Güvence ve esneklik birbiriyle çelişir. Aynı anda hem esneklik hem de güvence artmaz. Biri artıyorsa diğeri azalıyordur. Kiralık işçilik uygulaması söz konusu ise çalışma hayatı artık daha güvencesizdir. Kıdem tazminatı düşerse çalışan daha güvencesizdir. Örnekleri artırmak mümkün.

Peki nerden geliyor bu güvenceli esneklik kavramı. Kavramın özgün hali flexicurity. Flexibility (esneklik) ve security (güvence-güvenlik) kavramlarının kısaltılmasından oluşan melez bir kavram. Danimarka ve Hollanda’da 1990’larda ortaya çıkan flexicurity kavramı. Avrupa Birliği istihdam politikasının da kilit kavramları arasında yer alıyor. Öncelikle kavramın Türkçe çevirisinde ciddi bir sorun görünüyor. Türkçeye pozitif ve propagandif bir şekilde güvenceli esneklik olarak çevrilen kavram aslında esnek güvence anlamına geliyor. Oysa güvenceli esnekliği İngilizceye çevirmeye çalışırsanız secured flexibility gibi bir ifade gerekir.

Flexicurity kavramı yerine Türkçe’de kullanılan “güvenceli esneklik” hem çeviri hem de içerik açısından hatalı. Flexicurity Türkçeye ancak “esnek güvence” olarak çevrilebilir.. Şüphesiz bu çeviri de bir başka oksimoron ama doğru çeviri bu olsa gerek. Dahası uygulamanın esası mevcut güvencelerin daha esnek hale getirilmesi olduğuna göre içerik açısından da doğru çeviri “esnek güvence” olur. Ancak “güvenceli esneklik” daha pozitif bir çağrışım yaptığı için tercih ediliyor.

Esnek güvencenin AB istihdam politikalarında güvence ve seneklik arasında yeni bir denge oluşturmayı hedeflediği ileri sürülüyor. Avrupa Komisyonu’nun esnek güvence yaklaşımı esnek iş düzenlemeleri ile çeşitli işler arasında geçişkenliği güvence almak arasında bir denge kurma iddiasını taşıyor. Flexicurity yaklaşımında iş güvencesi kavramı yerine “istihdam güvencesi” kavramı konuluyor. Böylece işin güvencesi yerine bireyin kişisel özellikleriyle istihdam edilebilmesi, işten atıldığında yeni işler bulabilmesi yaklaşımı benimsiyor. İşten çıkarmalar kolaylaştırılıyor. Bu yolla daha çok ve daha iyi işler yaratılacağı iddia ediliyor. Ancak uygulamada güvencelerin azaldığı ve esnekliğin-güvencesizliğin arttığı bir model olarak ortaya çıkıyor.

Son günlerde “güvenceli esneklik” masalı anlatanlara hatırlatmak lazım, kavramın doğrusu “güvenceli esneklik” değil “esnek güvence”. Bu yaklaşımda güvenceler azalıyor esneklik artıyor. Hükümetin meclise sunduğu kiralık işçilik tasarısı iş hukukunda var olan pek çok güvenceyi yerle bir ediyor. Bu yüzden güvenceli esneklik olarak adlandırılması yanıltıcı ve tam bir garabet örneği.