Sağlıkçılar, güvenlik soruşturmaları nedeniyle göreve başlayamıyor. Aylarca güvenlik soruşturmasının tamamlanmasını bekleyen sağlıkçılar, "Hukuksuz, keyfi uygulamalar yaşıyoruz. Mağdur oluyoruz” dedi.

Bir yıl bekleyen sağlıkçılar var
Sağlık emekçileri, güvenlik soruşturmalarının kaldırılması talebiyle çok sayıda eylem yapmıştı. (Fotoğraf: TTB)

Sibel BAHÇETEPE

Atamaları yapılmalarına rağmen "güvenik soruşturması" tamamlanmayan çok sayıda sağlık emekçisi görevine başlayamıyor. Aylarca süren güvenlik soruşturmaları nedeniyle görevlerine başlayamayan ve mağdur edildiklerini söyleyen sağlıkçılar "Yeter artık, daha ne kadar bekleyeceğiz?" diye sordu. Sendikalar ise "Başhekim atarken, sözleşmeli yönetici atarken yapılmayan bir işlem bir sağlık emekçisine yapılıyor. Bu ciddi mağduriyet yaratıyor. Amaç korku iklimini sürdürmek" dedi.

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin ardından 676 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile devlet memurluğuna alınacaklarda aranan şartlara "Güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması yapılmış olmak" ibaresi dahil edilmişti. O günden bu yana devam eden güvenlik soruşturmaları nedeniyle hem hekim, hem de sağlık çalışanlarının mağduriyetleri katlandı. Bir sağlıkçı atamasın Nisan’da Antep’e yapıldığı ancak soruşturmasının sonuçlanmadığı için görevine başlayamadığını belirterek "5 aydır bekliyoruz. Bunun azami süresi ne kadar?" diye sordu. Benzer şekilde bu yıl ticaret yapmak için hastanedeki görevinden istifa eden ancak yeniden görevine dönmek isteyen bir anestezi teknikerinin yine aylardır soruşturmasının tamamlanması beklediğini öğrenildi.

MAĞDURİYET YARATIYOR

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Ankara Şube Eş Başkanı Kubilay Yalçınkaya, darbe girişiminin ardından başlatılan güvenlik soruşturması uygulamasının ciddi mağduriyet yarattığına dikkat çekerek "Eskiden memuriyete girerken adliyeden aldığımız bir temiz evrakı yeterli olurdu. Şimdi ilk atama ve istifa sonrası dahi güvenlik soruşturmaları aylar sürebiliyor. İktidar bunu suistimal ediyor. Çoğu genç atandığı ilden ev tutuyor, yada çalıştığı işten atandım diye çıkıyor. Ciddi bir mağduriyet oluşturuyor. Anestezi teknisyeni yada tıbbi sekreterin bu kadar araştırması uzun sürecek neyi var?" diye sordu. Keyfi uygulamaların sürdüğünü vurgulayan Yalçınkaya, "İle yönetici atarken, başhekim atarken, sözleşmeli yönetici atarken yapılmayan bir işlem bir sağlık emekçisine yapılıyor. Darbe girişiminin üzerinden yıllar geçti ancak hukuksuz keyfi uygulamaları kaldı" diye konuştu.

Kubilay YALÇINKAYA
SES Ankara Şube Eş Başkanı 

KORKU ATMOSFERİ

Yalçınkaya, şöyle devam etti: "Darbenin üzerinden yıllar geçmesine karşın bu uygulamanın her alanda hâlâ uygulanmak istenmesi kamu personelini korkutma ve toplumu sindirme amaçlıdır. ‘Siz eğer çevrenizde siyasetle, devletle ilgili söylem ve davranışta bulunan insanlarsanız kamu alımlarında farklı usule tabi tutulursunuz, kamu personeli olamazsınız’ gibi bir algı yaratılıyor. Temel nedeni korku atmosferini topluma sindirmek, insanları apolitik ortamlara sokmak. İnsanlar sol, sosyalist bir sendikaya üye olurken ya da iktidarın işaret ettiği sendikalar dışında sendikalara üye olurken tedirgin oluyor. Eskiden bu kaymakam atamasında, askeri okula giriş sırasında olurdu ama şimdi kamunun sıradan bir tıbbi sekreter alımında, anestezi teknikeri alımında bile oluyor. Bir korku atmosferi oluşturuldu. Biz temel amacın bu olduğunu düşünüyoruz. Herşeyin dijital olduğu bir ortamda güvenlik soruşturmalarının tamamlanması çok kısa sürmeli. Hatta eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bir uygulamadan bahsetmişti, bir fotoğraf gösterilindiğinde onun sicili bile hemen cep telefonuna düşmüştü. Şimdi sağlık emekçileri 6 ay hatta 1 yıla varan süre güvenlik soruşturmasının tamamlanmasını bekliyor. Biz bir yıldır güvenlik soruşturması bekleyen başhekim duymadık, ya da 3 ay güvenlik soruşturması süren bir hastane müdürü. Cemaat ilişkisi çok güçlü olan insanlar, darbe girişimi sonrası fazla sorun yaşamazken, bu durumla hiç ilişkisi olmayan kesimlerin güvenlik soruşturmalarına tabi tutulması, sol sosyalist arkadaşlarımızın kamudan ihraç edilmesine şahitlik ettik. Mezhebinden, etnik yapısından ya da siyasi görüşünden kaynaklı arkadaşlarımız ihraç edildi. Hâlâ kurumlarda cemaatler cirit oynuyor. A cemaati değil B cemaati, C cemaati... Bugün illeri paylaşmış, kurumları paylaşmış cemaatler var. Kendi aralarında gizli protokolleri var, sağlık hizmetleri bir cemaatin elinde, kamu hizmetleri başkanlığı bir cemaatin elinde, yönetim hizmetleri bir başka cemaatin elinde. Bunlarla mücadele edilsin. Bir devlet bir vatandaşının güvenlik soruşturmasını 3 aydan önce sonuçlandıramıyorsa zaten devletin ciddi güvenlik zaafiyeti var demektir."