Ohh ne âlâ ülke… Savcısıyla, cami imamıyla, siyasetçisiyle, siyasi iktidarıyla trajikomik bir film çevriliyor: “Memlekette at koşturanlar.” Bir Yeni Türkiye (YT) filmi…

Acayip acayip sekanslar düşüyor. Ahmet Şık’ın oynadığı sahneler emsal. FETÖ’ye derinlemesine nüfuz eden karaktere, FETÖ’cülükten kelepçe takılıyor!

• • •

Ciddi ciddi afiş filan hazırlamışlar: HAYIR’a koşanlar…

Abdullah Öcalan ile Bağdadi ve ‘Fetullah Gülen Hocaefendileri’ aynı karede.

Peki, senaryodaki eski replikleri sormazlar mı adama?

‘Bir avuç öfkeli genci’, “IŞİD öldürüyor ama işkence yapmıyor” sözlerini!

Sonra…

Huşu içinde kendinden geçmeleri…

Komik bile değil artık!

• • •

Nedeni açık! Siz ‘kısa şortla’ Olimpik açılışlarda, Okyanusun ötesine gözyaşı damlatırken, biz ‘bu İran modeli tutmaz’ diye yakamızı bağrımızı yırtıyorduk.

Şam’ın şekeri niyetine vekil tayin ettiğiniz barbarların sırtını sıvazlarken, biz kelle koltukta haber yapıyorduk.

Çözüm sürecinde; Kandil yollarında, Ahmet Kaya’yla şov yapıp sahte bahar ararken de rol yaparken de… Biz; terörü lanetliyor, ‘Barış kalıcı bir bahardır, bu bir rant mevzuu değildir’ diyorduk…

• • •

Afiş, film gerçek dışı da… Gerçekte; ‘Evet’ cephesine; yan yana millete kan banyosu yaptırmak isteyen mafyayı, milletin malını mülkünü hâlâ dedesinin zanneden eski saray artığı ‘şimdiki soytarısını’, yine millete pek bir tumturuklu koyma hevesinde olan rantçı, yancı müteahhitt iliştirsen sırıtmaz. Şimdilik; geçelim bu konuyu…

• • •

Bir hâd bilme meselesidir bu artık…

“Millete gideceğiz, referandum” yapıyoruz deyip ‘Hayır’ setini görünce, ucuz akıl oyunlarıyla, halka set çekmek, korku yaymak, korkutmak akıl işi değildir.

Atanmış sözcülerle, 55 milyon seçmenin yarısını terörle, vatana ihanetle, şantajla, tehditle, terörize ederek bir poşete koymak hâdsizlik, dahası suçtur.

• • •

Bahse geçen konuyu kişisel değil de üzerimizden anlatalım. 55 milyon kişinin yarısından biriyim. Hasbelkader bu satırları yazma şansına sahibim. ‘İstisna dışındakiler gibi’; ne ‘teröristim’, ne vatana millete ihanet içindeyim. Bakkal kılıklı Hocaefendiniz’le de kendim ve görev aldığım kurumlar hiçbir dönem hemhal olmadı. Bizzat öyle seçtim çünkü. Bağdadi’ye gelince… Bence ‘Hayır’ cephesinden bari onu çıkarın! Hiç olmadığı kadar komik duruyor çünkü. IŞİD’le ilgili en çok haberi yapan gazetecilerden biriyim. Ayıptır söylemesi, Ankara Katliamı’nda evvelce denetimli serbestlik verilen 3 kişinin tutuklanmasında pay sahibiyim!

• • •

Yok, iç savaş çıkacakmış… Yok, şer odakları hep işin içindeymiş…

Yok, ‘HAYIR’ verenin PKK ile aynı safta olduğu için kalbi kırılacakmış…

• • •

At koşturanlar filmi… Can sıkıcı ve trajikomik… Afişi filan da var.

Akmayan bir konu, çelişkili senaryo!

Oysa mevzuu çok derin değil.

Erdoğan’dan bağımsız, o olmasa da ‘HAYIR’ diyorum.

Aklımla… Tüm yetkilerin tek kişide toplanmasına karşı olduğum için. Sunulan şey akıldışı olduğu için. İtiraf; arşivde sabit… Babamın ayrıca oğlu yok, kan bağından tek yakınım bibioğlu… Onun da yüzüne karşı söyledim öyle dümdük; sana verseler bu yetkileri, o bile yemez diye…

• • •

Savaş mavaş da hikâye…

Biraz dünya konjonktürünü kurcala; boş laf olduğunu görürsün. 20 milyonluk Suriye’de yaşanan kırılma dünyayı etkiledi. 80 milyonu hesap et! Dünyaya yayılacak bir savaş çıkar ki; dünyanın, dünya savaşını kaldıracak bir maçası yok. Halihazırda yıkıcı 15 seneye rağmen, Türkiye; önemli bir yatırım, turizm merkezi.

• • •

Referandumun rengi belli gibi…

Ah korku sen nelere kadirsin! Ülkenin yarısını terörist ilan etmek; tam da bunun meali…

• • •

İki seçenek var işte ya evet ya HAYIR çıkacak…

‘Hayır’ çıkarsa ne olur tedirginliği üzerinden türlü türlü filmler.

Demokrasinin, insan haklarının, ifade özgürlüğünün ihlali. Sırf bu süreçte, bu yola girildiği için bile hissedilen korku. Her adım suç, her yer suç mahalli.

• • •

Oysa bize… Evet de çıksa dert değil!

Sözünü ettiğimiz, demokrasi, insan hakları yolu referansımız.

“Kalk çayı koy lan” der, yeniden başlar, o hatta yürümeye devam ederiz.

Peki ya siz?

***

Antep’te de oy için vatandaşlık veriliyor

Diyarbakır, Sur’a yerleştirilen Suriyelilere oy karşılığı vatandaşlık da verilecek. Antep’ten de benzer haberler geliyor. Yaklaşık 360 bin Suriyelinin vatandaşlık başvurularının başladığı ileri sürülüyor. Demografiyi bozmak sağ iktidarların geleneği. Yeni keşfedilmiş bir oyun değil yani. Mülteci kullanışlı. Erdoğan’ın mitingine de Suriyelilerin taşındığı biliniyor. Tam burada sapla samanı birbirinden ayırmak şart. Faturanın sahibi kullanılan mazlum değil. Küçük bir hatırlatmayı da iliştirelim. Ne derler; taşıma suyla değirmen dönmez.

***

İnşaat Ya RESULULLAH A.Ş.

Dikkat ettiniz mi? Televizyonlarda hiç olmadığı kadar konut projesi reklamı dönüyor. Üstüne, deprem haberlerini ekleyin. Son olarak da Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki’nin “İstanbul’da 7 üzerinde deprem bekleniyor” açıklamasına bakın.

Sosyal devlet tedbir alır, proje geliştirir. Ancak bu realite Türkiye’deki siyasi iktidarın yoluyla hiçbir zaman uyuşmadı. İşin bir boyutu bu.

Diğer tarafta daha can sıkıcı bir durum var. Korku üzerinden rant devşirmek! “Aman evlerinizden vazgeçin, yeni yeni projelere yönelin. Maazallah deprem olursa…”

Bir taşla iki kuş vuracaklar. Yandaş şirketi kurtarıp, satılan binalarla ekonomiyi canlı tutacaklar. AKP iktidarında ne bereketli şeymiş bina.

Havalimanıyla oy, cami yaparak başkanlık iste! Halkı kâh korkutup, kâh coşturarak ekonomiyi canlı tut!

Acaba bir ara müşteri değil halk olduğumuzu hatırlarlar mı?

Harç bitti yapı paydos da; gel İnşaat ya resulullah A.Ş.’ye anlatabiliyorsan anlat!