Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Gazetemizin 27 Mayıs 2018 tarihli sayısında, o zaman Ankara Milletvekili olan Aylin Nazlıaka’nın bir yazısı çıktı. “Neden TAMAM Diyoruz?” başlıklı bu yazının bir bölümcesi Türkçe açısından sorunluydu. Çünkü orada, “dostu düşmanı ayırmakta mazhar olanlar” diye bir ifade geçiyordu:

“İşte bu dostu düşmanı ayırmakta mazhar olanlar, düne kadar ruh ikizi olan FETÖ’nün bugün kendilerini kandırdığı hikâyesine kanmayanlar T A M A M diyor.”

“Mazhar olanlar” sözü, bu tümcede, “usta olanlar, mahir olanlar” yerine kullanılmış gibi duruyor.

Trabzon Lisesi’ndeki Edebiyat Öğretmenimin adı Mazhar’dı. Şimdi 91 yaşında olan değerli öğretmenim Mazhar Kükey, Samsun’da yaşıyor. Bafra’da yayımlanan Edebiyat Nöbeti dergisi, son sayısında onun için kapsamlı bir dosya hazırladı. Türkçenin incelikleri konusunda çok şey öğrendiğimiz sevgili öğretmenimize, daha nice sağlıklı yıllar diliyorum.

Arapçadan dilimize giren “mazhar” sözcüğünün kökü “zuhur”dur. Bir şeyin görünür duruma geldiği, göründüğü, açığa çıktığı, “zahir olduğu” yere ya da kimseye denir. “Mazhar olmak”ın anlamı ise “iyi bir şeye erişmek, ulaşmak”tır. Böyle olunca, “dostu düşmanı ayırmakta mazhar olanlar” nitelemesi yanlış bir ifadedir. Oysa bakın Âşık Veysel bu sözcüğü bir şiirinde nasıl kullanmış: “Her kim ki olursa bu sırra mazhar / Dünyaya bırakır ölmez bir eser”.

Bir insanın sevgisine “mazhar” olunur ama dostu düşmanı ayırmak için bu sözcük kullanılamaz.

•••

Cumhuriyet Kitap böyle yaparsa…

Cumhuriyet Kitap’ın 26 Temmuz 2018 günkü sayısında, İlhan Durusel’in Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Defterdar” adlı yeni öykü kitabı tanıtılıyor. Ama kitap ekinin kapağında ve iç sayfadaki başlıkta “DERTERDAR” diye anlamsız bir sözcük yer alıyor. Metin içinde ise kitabın adı “Defterdar” diye geçiyor. Okur da bu karışıklık içinde, haklı olarak, kitabın gerçek adını merak ediyor.

Onca yıllık Cumhuriyet Kitap ekinde hiç olmaması gereken bir yanlışlık…

•••

Savcı görevden alamaz

29 Temmuz 2018 tarihli Cumhuriyet gazetesinin birinci sayfasındaki “Gözaltı cinayeti” başlıklı haberin spotu şöyleydi:

“Olayla ilgili suç duyurusunda bulunuldu, görüntüleri inceleyen savcılık iki polisi açığa aldı.”

“Görevden alma”, yönetsel bir önlemdir. Bunu ancak ilgili yönetim birimi ya da bakanlık yapabilir. Savcıların memurları görevden alma yetkisi yoktur.

En tepe yöneticisinin deneyimli bir hukukçu olduğu Cumhuriyet’te böyle bir bilgi yanlışının yapılması şaşırtıcı…
•••

Virgül neden önemli?

Çok yazdık, söyledik ama “virgülün önemi”ni yeterince anlatamadık! Oysa yakınlarda yitirdiğimiz Ülkü Tamer, şiirlerinde ne övgüler dizmişti onun için!

Virgülün tümcelerdeki anlam karışıklıklarını önlemede ne denli önemli işlev gördüğünü taze bir örnekle gösterelim. 31 Temmuz 2018 tarihli Cumhuriyet gazetesinin beşinci sayfada yer alan bir haberin başlığı:
“Bircan Beyin Kanaması Geçirdi”…

İnsan ilk okuyuşta duralıyor. Çünkü “Bircan Bey’in Kanaması” gibi algılıyor başlığı. O yüzden de tümceye bir anlam veremiyor. Oysa Iğdır’da beyin kanaması geçiren CHP Edirne Milletvekili Erdin Bircan’dan söz ediliyor. Eğer özneden sonra virgül konsaydı bu karışıklık yaşanmayacaktı. İşte virgülün vazgeçilmez önemi burada ortaya çıkıyor…

***

HAFTANIN NOTU

Acıyla yüzleşmek

Yaşam biraz da “acılar toplamı”dır.

Adaletsiz bir dünyada yaşıyoruz. Kimin ne zaman, nerede vurgun yiyeceği belli olmaz.

Ömür dediğin nedir ki; varla yok arası bir şey. Göz açıp kapayıncaya dek “bir varmış, bir yokmuş”... O yüzden de “Ömür, hayata sunulmuş bir armağandır” demiş Ataol Behramoğlu. O armağanın değerini iyi bilmek gerekiyor.

İnsanoğlu, yaşam macerasında acılara tutunarak yol alır. Kolay bir yürüyüş değildir bu. Ama acılarla yüzleşmek insanı değiştirir, dönüştürür, olgunlaştırır.

Kalabalıklar ortasında çoğu zaman yalnızdır insan.

Herkes acısını kendi yalnızlığında yaşar.