Ceylan Ertem, yedinci solo albümünü çıkardı. Türkü coverlarının yer aldığı albümde Anadolu müziği için “Ne kadar harika âşıklarla dolu bir memlekette olduğumuzu hatırlatıyor” diyen Ertem, sanatçının politik bir tavra sahip olması gerektiğini vurguluyor

Ceylan Ertem: Sanatçı sessizlerin  sesi olmak zorunda

BURAK ABATAY

Müzisyen Ceylan Ertem 2010’dan bu yana 1’er ya da 2’şer yıl aralarla toplam 7 albüm yayımladı: 10 seneye 7 albüm. Ertem 2020’nin ilk ayında, haller bu kadar kötüleşmemişken ‘YUH YUH’tan sonra ‘Cahille Sohbeti Kestim’ adını verdiği ikinci cover albümünü Ada Müzik ve Kalan Müzik’in ortak yapımıyla yayımladı. 1-2 şarkı dışında tüm şarkılar türkü yorumları. 12 şarkıdan oluşan albümde Ertem’e 4 şarkıda Gökhan Türkmen, Coşkun Karademir, Can Güngör ve Yusuf Taşkın eşlik ediyor. Albüm lansmanını da 29-30 Ocak tarihinde “Ailemizin doktoru” dediği Ferhan Şensoy’un Ses Tiyatrosu’nda yapmıştı. Aradan 1-2 hafta geçmesine rağmen Ertem’i dinlemeye gelenlerin tüm yeni şarkıları ezbere söylüyor olması hem mekânın tarihselliğine hem de Ertem’in performansına esrarengizce güzel bir büyü katmıştı. Konserin Beyoğlu’nda oluşu, yıllardır Beyoğlu için ses çıkaran Ertem için de daha anlamlı bir yere denk düşmüştü. Tek bir tabirle “çok güzeldi!” Albüm sonrasında tüm bunları konuştuğumuz, nispeten de biraz gecikmiş, bir söyleşi yaptık Ertem’le.

Çok sık üretim yapan sanatçılardan birisiniz. Bu motivasyonunuzun altında ne yatıyor?

Sanırım ‘yarın ölecek olma’ korkusu. Çocukluğumdan beri beni hep kamçılayan bir düşünce olmuştur. Biraz karanlık bir düşünce gibi ama aslında değil. Yarın her şeyin biteceğini bilecek olsak, ne yapardık? Kalbimdeki ve aklımdakileri dökmek isterdim ben. Bu nedenle sık sık döküyorum içimi.

YENİ DÜZENLEMELER YAPMAK ÇOK RİSKLİ

Türküleri yepyeni düzenlemelerle cover’lamanın bir riski var mı?

Çok riski var aslında elbette. En önemli risk; yıllardır o türküleri en iyi biçimde ustasından dinlemiş olan dinleyicinin yeni bir yoruma sempati duyması çok zor. Ama siz gerçekten büyük bir saygı ve sevgiyle ele alırsanız eseri, kendi filtrenizden de geçirebilirseniz ki zaten kendi bakış açınız eksikse niye yeniden yorumlayasınız öyle değil mi? Dinleyici bence bu samimiyeti seziyor ve sizin yorumunuzu da sahipleniyor, seviyor. Şu anda büyük bir kitlenin benim türkü/şarkı yorumculuğumu sevmeleri ve benimsemeleri beni mutlu ediyor.

Albüm, düzenlemeleri itibariyle oldukça zengin. Şarkı bazında düzenlemelerde nelere dikkat edildi?

Benim neyi sevip sevmediğimi, türkülerin nasıl ele alınacağı konusunu zaten Cenk Erdoğan, Can Güngör ve Çağrı Sertel çok iyi biliyorlardı işin başına oturmadan evvel. O karanlık ve sert bakış açısını koruduk, bazı türkülerde ise kırılganlığı. Bence harika düzenlemeler ve çalımlarla dolu bir albüm oldu, tüm müzisyen arkadaşlarımın ellerine sağlık.

Türküler yüzlerce yıllık birikimin ürünleri... Yarınlara aktarımında sizlerin ne tür bir göreviniz var?

Ben her zaman en ilkel hallerine aşığım ancak genç kuşak, kendilerinin aşina olduğu ses dünyasına yakın biçimde duyduklarında, sevmeleri daha çabuk oluyor. Ve aslında dün yazılmış bir türkü nasıl da bugünkü mevzulara denk düşebiliyor, bakın tarih nasıl da tekerrür ediyor, diyorum şahsen. İşaret etmek istediğim noktalardan birisi de; ne kadar harika âşıklarla dolu bir memlekette olduğumuz. 7’den 37’ye dek her genç insanın bu filozoflardan haberdar olması gerekiyor. Zaten içgüdüsel olarak inanılmaz bir yaktınlığa sahibiz o ritmik ve armonik yapıya, o sazlara ve sözlere. Uzak durabilmesi imkânsız dinleyicinin.ceylan-ertem-sanatci-sessizlerin-sesi-olmak-zorunda-717576-1.

Pek çok türkü sayabiliriz ki, toplumsal bir eleştiriyi, itirazı da sunuyor. Bugünden yarına bırakılan özgün şarkılarla mukayese ettiğinizde bugün yeni üretilen şarkıların bu tavırdan azade bir görüntüsü olduğunu söylemek mümkün müdür?

Pek çok isim yine isyanını, başkaldırısını şarkılarına gizliyor ya da gidip muhatabının gözüne sokuyor bence. Ama isimler az. Bana da yetersiz geliyor. Umarım yediğimiz bu tokatları bağırmaktan korkmayan daha nice şarkı yazarı olsun, biz de zevkle şevkle dinleyelim.

HEPİMİZ GİDERSEK NE OLACAK?

Siz de doğru bildiğinizi söylediğiniz için pek çok kez lince mağruz kaldınız. Hatta hakkınızda soruşturmalar açıldı. Bu sizi ne kadar rahatsız ediyor?

Rahatsız etmiyor diyebilmek isterdim ama çok ediyor yazık ki. Ben hassas bir insanım, üzerimde baskı kurulmaya çalışıldığında ellerim titriyor. Çok üzülüyor, anlam veremiyor, hatta öfkeleniyorum zaman zaman. Linçten çok soruşturmalar için söylüyorum. Trollerin tavırlarına artık alıştım. Ama söylediğim şarkılar ya da barış yanlısı tavrım sebebiyle ifadeye çağrılmak çok can sıkıcı. Birkaç kez ‘gitsem mi’ diye düşünmeye itmiştir beni. Ki bu memleketi, bu dili, bu havayı, coğrafyayı çok seven bana bunu düşündürmesi ne kadar acı... Hepimiz gidersek ne olacak? Yine de giden dostlarımı çok iyi anlıyorum.

Sizden de bağımsız olarak sanatçının, yaşadığı zamandaki toplumsal kırılımlardan etkilenmemesi ne denli mümkün? Siz bunu eserlerinize ne denli yansıtıyorsunuz?

Mümkün değil bana göre. Benim albümlerimin isimleri bile yaşadığımız toplumsal meselelerden sonra geldiğim hali, ettiğim lafları yansıtır. Yaşımla birlikte gelen sertleşmeyi, küskünlüğü anlatır. İnsandan çok hayvanların dünyasına duyduğum saygıyı anlatır. Gezi zamanından, bombaların patladığı günlere, beş parasız müzik yapmaya çalışan bir şarkıcının Beyoğlu sokaklarında geçirdiği hızlı gecelerden, İstiklal Caddesi’ndeki ağaçların kesilmesine, Emek Sineması’ndan Haydarpaşa’ya, AKM’ye, Sulukule’ye, yangınlara, depremlere, maden kazalarına, Hrant’a, Cumartesi Anneleri’ne, Uğur Mumcu’ya, Sivas’a, çocuk gelinlere, LGBTİQ+ bireylere, cinayete kurban giden kadınlara... Aklına gelebilecek her karanlığa ses çıkardım. Çıkarmaya da devam edeceğim. Yoksa ne anlamı/anlamım kalır? Ben açıkçası böyle gördüm. Sessizlerin sesi olmak zorundadır bir sanatçı (ya da sanatçı adayı). Sadece aşktan bahseden bir sanatçı pek ilgimi çekmedi şimdiye dek, ister ressam olsun, ister şair, ister şarkıcı.

ceylan-ertem-sanatci-sessizlerin-sesi-olmak-zorunda-717577-1.

Sırada bizleri bekleyen hangi projeleriniz var?

10. yıl kutlamam olacak, ilk solo albümden bu yana. İlk sahneye çıkışımın da 20. yılı. Sergi ve konser planlarım var bu özel yıl için. Ayrıca bolca konser çalmak arzusundayım. Sezen’im bana bir şarkı daha verdi, ‘artık bir eğlenceli şarkın olsun, yeter!’ diyerek. Belki yaz vakti herkesin de içi aydınlansın diye bu şarkıyı kaydedip paylaşabilirim. Biraz yüzümüz gülmesin mi?