CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve partililerin “ADALET “yürüyüşü devam ediyor.

Her geçen gün de ülkede ve dünyada yankı buluyor!..

Zaten demokrasinin var edildiği yer sokaklar ve meydanlardır.

Şayet siyasal yönetimler, “sorunların çözülmesine ve taleplerini yerine getirilmesine” Meclislerde kayıtsız kalırlarsa halk, hakkını uygarca alanlara, sokaklara çıkarak arar!..

Bu kural “demokratik hukuk devletlerinin” vazgeçilmez özelliğidir!.

•••

Demokrasiyi özümsemiş toplumlar bu hak arama yolunu çokça kullanırlar. O nedenle yürüyüş, “Anayasa ve yasalarda” güvence altına alınmıştır.

Ülkemizde ise Anayasada yer alan “halkın toplantı, gösteri ve yürüyüş hakkı” maalesef AKP döneminde askıya alınmıştır. Özelikle “Gezi Direnişi” sırasında anayasal hak olmasına karşın AKP İktidarı yok saymış, gençlerin son derece barışçı davranışları adeta katliama dönüşen bir saldırı ile sindirilmek istenmiştir.

AKP, güvenlik güçlerini halkın değil, kendi gücü gibi kullanarak 9 gencimizin ölümüne neden olmuş, 22 insanımız gözünü kaybetmiş ve sekiz bine yakın yurttaşımız da yaralanmıştır. Böyle bir şiddet uygulaması sonrası Gezi Direnişi, “hak arama direncine dönüşerek” tüm yurda yayılmış, toplumsal muhalefetten korkan siyasi iktidarın başı ülkeyi kısada olsa terk etmek zorunda kalmıştır!..

Sonuçta Gezi Parkı kurtulmuştur.

Gezi Direnişi sadece “çevre ve doğa” için yapılmamıştır.

Gezi Direnişi; yurttaşların yaşam biçimlerini koruma, çağdaşlıktan uzaklaştırılmaya karşı koyma, özgürlük, hak ve eşitlik kavramlarına sahip çıkmak adına verilen bir mücadele olarak tarihe geçmiştir!..

•••

Nitekim son zamanlarda , toplumun geniş kesimlerinin benimsemediği, karşı çıktığı birçok olayda sokaklara ve meydanlara çıkarak inisiyatif göstermesi karşısında İktidarın o işten vazgeçtiği birçok örnek yaşadık!..

En son “zeytinliklerin yok edilmesine izin veren yasaya karşı” halkın gösterdiği tepki, uygarlık ağacı olarak bilinen ve Anadolu’nun en önemli değerlerinden biri olan zeytin ağacını kurtarmıştır!..
•••


Bir yıla yakın bir süredir AKP iktidarı, 15 Temmuz Hain FETÖ darbe girişimi bahanesiyle ülkeyi OHAL’le yönetiyor. Bu olağanüstü düzende çıkardığı KHK’lerle yüzbinlerce insanı açığa aldı, işsiz bıraktı, cezaevlerine attı ve aileleri ölüme mahkûm etti…

Sadece bunları yapmadı. Emeği ucuzlattı. Esnafı geriletti. Çiftçiyi yok etti. Yandaşı korudu, muhalifi dışladı. Yani yaşamı kararttı… Bunları yaparken de devleti, “hukukun üstünlüğünü” kabul eden bir konumdan çıkardı!.. Daha da ileri giderek, “evrensel hukuka uyulmayacağını ve insan hakları ihlaline göz yumacağını Birleşmiş Milletler’e” bildirdi…

•••

Hukukun olmadığı yerde adil yargılama, adil yargılamanın bulunmadığı yerde de adalet oluşmaz!..

Yani; artık bu ülkede ADALET’in oluşturulmayacağı AKP tarafından resmen dünyaya ilan edildi…

•••

Yapılan açıkça bellidir!.

Tek adam yönetimine koşan bir ülkede adaleti de bir adamın oluşturmasına izin veren bir yapının ortaya konulması istenmektedir! Referandumda bu acı gerçek ortaya çok açıklıkla konulmuştu. Bir adama, “hükümet ve meclisi teslim etmenin yanı sıra yargıyı da koşulsuz teslim edeceğiz” denilmişti.

Nitekim oldu.

Yargılama artık, anayasa ve yasalara saygı çerçevesinde, vicdana ve adalete ulaşmak adına yapılmıyor!..

Bir kişinin memnun edilmesi her şeyin önüne geçiyor!..

O nedenle “çocukların bile böyle bir şey olur mu?” diyecekleri kararlar alınıyor.

HDP eş başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, gazeteciler, aydınlar, sanatçılar, istenilen kararları vermeyen yargıçlar, savcılar, işadamları, işçiler hatta sade vatandaşlar, barış isteyen, yolsuzluklara dur diyen, mazlumun hakkını koruyan kısaca, iktidara karşı çıkan herkes, evrensel hukuk kurallarını yok sayarak tutuklanıyor, cezalandırılıyor!..

En son bardağı taşıran gelişim de CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun ağır bir cezaya çarptırılması…

ADALET tamamen yok edildi.

Yargı baskısıyla millet korkutuluyor!..

•••

İşte bu nedenlerle “YETER artık” diyen CHP, ADALET yürüyüşüne başladı!..

Bazıları; “geç kalınmış, zamanlaması yanlış, CHP’ye dokunduğu zaman mı ortaya çıkıldı? Dokunulmazlıkları CHP birlikte kaldırmadı mı?” gibi sorular ve düşünceler ortaya atılıyor!..

Bu düşüncelerde haklılık payı olsa da sorgulama zamanı şimdi değildir.

Yapılan eylem sonuna kadar desteklenmelidir!.. İnsanların heyecanı, coşkusu ve demokratik taleplerinin ortaya konuluşu doğrudur!. Yüreklendirilmeli ve eylem ülke geneline yayılmalıdır. Her ilde ADALET isteyenler, hangi düşünceden olursa olsun, adliye binalarının önüne doğru uygarca, şiddetten uzak, hukuk devletine yakışır bir şekilde yürüyebilmelidir!..

•••

Anayasal hakkı kullananlara karşı anayasaya uymak zorunda olan Başbakan ve Adalet Bakanı’nın demeçlerini görünce ADALET aramanın ne denli önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkıyor!..

‘Adalet sokakta aranmaz’ diyenlere verilecek en anlamlı cevap; “Demokrasinin yeri alanlardır, meydanlardır” olmalıdır!.

•••

Kanunları, dolayısıyla adaleti yok sayan, demokrasiyi araç olarak gören bir yönetimin, demokrasinin nerede oluşacağını bilmemesi normaldir!..

Halkı tanımayan, onun özgürlükve eşitlik mücadelesine saygı duymayan bir anlayışın, hele hele emperyalistlere karşı kan döken misyonu inkâr eden bir duruşun en büyük korkusu “halkın eyleme” geçmesidir.

Anlaşılıyor ki, halkın sokaklara inerek demokrasi ve adaleti araması, alanlarda olması; bugünkü yönetimi tedirgin etmektedir!..

•••

Korkunun dışavurumu havuz medyasının; herkesin ihtiyaç duyduğu ve bugünkü iktidar tarafından yok edilen ADALET için yapılan eyleme yapay kulplar takmaya çalışmasıdır!

Adalet Bakanı ise bu eylemi önemsiz hale getirebilmek için kendine yakışır bir şekilde, “ yargı üzerinde baskı kurulmak isteniyor” açıklamasında bulunuyor...

Hani bir söz vardır!.. “Dinime küfreden Müslüman olsa” diye.

“İzmir’deki Ergenekon kumpas davalarında savcılara talimat veren, birçok mahkeme başkanına ne şekilde dava açacağını söyleyen” kişi bu Adalet Bakanı değil miydi?

•••

Geçmişte yaptıklarını, söylediklerini, FETÖ’ye olan ilan-ı aşkını bir kenara bırakmadan bu vesileyle Adalet Bakanının; “Adil Öksüz’ün kaçırılmasıyla ilgili ne şekilde dahli olduğunun açıklaması” gerekiyor!..

Dönemin İçişleri Bakanı Efkan Ala; “Ben yakaladım, adalet bakanına verdim. Bundan sonrasını ona sorun” beyanına Adalet Bakanı Bozdağ bugüne kadar yanıt vermedi. Daha ne kadar töhmet altında kalacak?..

•••

Başbakan Binali Yıldırım’ın ise ADALET YÜRÜŞÜNE, “Sokağa davet etmek, sokakta çözüm aramak en hafif tabiriyle sorumsuzluktur. Provokasyon ihtimali uzak değil” diyerek olası kışkırtmayı hatırlatıyor!.. Bu sözler için, “eşeğin aklına karpuz kabuğu getirme” denilen bir özdeyiş vardır!.

Yapılacak bir provokasyonun “faillerini” halkımız sanırım bu özdeyişten hareketle bulacaktır...

•••

İktidar yetkilileri, CHP’nin “ADALET YÜRÜYÜŞÜ”ne engel olacakları yerde, keşke Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte yürüyen halka karşı görevlerini yerine getirseler!..

Hukukun üstünlüğüne inanan devlet, tarafsız ve bağımsız yargı ile ADALETİ sağlar!..

Türkiye bunu istiyor!..

AKP karşı çıksa da halkımız en geç 2019’da ADALETİ bulacak!.. Bu böyle biline!