Cumhuriyeti kuran parti yeni bir kurultay yapacak. Çoğulculuğun gereğidir bu. Eğer amacına yönelik yapılırsa bu toplantılar… Ömrü çok uzun bir partiden söz ediyoruz. Bir yandan destansı geçmişi var denebilir. Öte taraftan tam bir başarısızlık olarak okunabilir uygulamaları. Gerçek, ikisi de değildir, ömrü uzun olduğu için ve tarihsel kırılma anlarında rol üstlendiği için nesnel ölçmek gerekir CHP’yi. Bugün yüzde 25 oy almış, yani her dört kişiden biriyle ayakta duran bir partidir CHP. En büyük tehlikeyse CHP önünde; giderek yaşlanmış olmasıdır, hem seçmen yaşı olarak, hem de düşünsel olarak.

CHP kulisleri kaynamakta! Parti Meclisi’ne girmek, oradan MYK’ye zıplamak ve yarın muhtemel yerel ve genel seçimlerde yer tutmak için her tür ayak oyunu oynanıyor. Ben bir davet üzerine görev yaptım iki dönem parti meclisinde ve ilkesel nedenlerden ayrıldım. En büyük şahidim Kılıçdaroğlu’dur. Partiye katılmamın nedeni sosyal demokratlar, sosyalistler ve komünistlerin bulunabileceği geniş bir uzlaşma sağlanacağına olan inancımdı. Yanılmışım. Onun yerine sağcı, piyasacı, AKP, MHP, ANAP hayranı Sinan Aygün, Mehmet Haberal, Faik Tünay gibiler görev yaptılar. İstifa ettim. Yapıyı iyi tanıdım.

Yeni dönemde daha da beter bir hal aldı parti. “Yetmez Ama Evet” diyenler, cemaatçiler, dinciler, Amerikancılar, TÜSİAD’çılar, asker eskileri alabildiğine egemen partiye. Ama en korkuncu ne biliyor musunuz, parti yönetimi cahil ve korkak. Attıkları her adım tabanlarının canını yakıyor. Bunu hangi hakla mı söylüyorum? Ülkeyi dolaşıyorum. Her gittiğim yerde dert dinliyorum. Annem, babam, teyzem, kuzenlerim ve daha sayacağım yüzlerce insan CHP seçmeni umutsuz ve çaresizler. AKP’nin artan şımarıklığı, baskıları insanlarda tiksinti yaratıyor. Yüzde 25 az bir oy değildir. Ancak siyasi rakibinizin kötü bir taklidi olursanız, siyasal hayatta figüran olmaya devam edersiniz. Gelin gerçekleri konuşalım…

Baykal Cumhuriyet tarihinin en büyük enkazı haline getirdi CHP’yi. Darbeciler başaramamıştı buncasını. Örnek mi, Baykal’ın has adamı Savcı Sayan “Uzun Adam Vakfı” kurdu. Baykal yıllarca çapsız, yeteneksizlerle birlikte; tembel, şımarık biçimde oturdu Mustafa Kemal’in koltuğunda. Şimdi başkanlığa itiraz ediyoruz ya, o günlerde padişahtı Baykal! Dilediğini asıyor, dilediğini kesiyordu vezir Önder Sav sayesinde. Ardından her güç anında RTE’nin koltuk değneği oldu. En azından yaptığı bu kötülüklerin ardından kenarda durmasını beklerdik ama yapmadı. İnsan bir kere siyaset virüsünü yutunca böyle oluyor demek.

Delege pazarlıklarının nasıl yapıldığını biliyorum. Her yanda fısıltı gazetesi çalışıyor. Genel başkanı “Ben Aleviyim” diyemeyen bir partide, insanlar birbirini “Alevicilik” yapmakla suçluyor. Oysa Kılıçdaroğlu neredeyse “Alevi değilim” diyecek. Ekmeleddin adaylığı rezaleti, CHP binasına mescit yapılması, Mansur Yavaş için kurt işareti yapmalar… Daha neler neler… CHP’de bir tek solcu olmak suç! Herkese yer var, solcuya yok! Deniz Gezmiş’in adını anıp Menderes’in mezarına gitmek, Demirel için karalar bağlamak neyin nesi? “Necip Fazıl da bizim Nazım Hikmet de!” demek neyin nesi?



Ama sözüm sıradan üyelere, delegelere esas. Gürsel Tekin için demediğinizi bırakmıyorsunuz ama yüz yüze gelince “Ağam paşam” diyorsunuz. Niye, borcunuz mu var? Kimi belediyeler yolsuzluğa dibine dek bulaşmış, siz bu adamların önünde üç kuruşluk çıkar için el pençe divan duruyorsunuz. Niye? Barış Yarkadaş “Gerçek Gündem” sitesinde genel başkanınıza “Sorosçu” dedi, genel merkez “Bu siteyi okumayın, yalancıdır” dedi. Gittiniz bu kişiyi ön seçimde birinci yaptınız? Niye? Bu adamlar; Ergenekon davasında yargılananları darbeci yaptı ama söz konusu Cemaat olunca sarmaş dolaş oldular. Niye? Bunlara niye göz yumuyorsunuz?

Bir sözümde vekillere ve yönetimde olanlara: Niye birçoğunuz önseçime girmeye cesaret edemediniz? Hala parti Sencer Ayata’nın 60’larda kalan artık baygınlık veren sosyoloji tahlilleriyle yönetiliyor. Seçim yenilgisi alındığında Kılıçdaroğlu’nun odasında: “Çok iyi gidiyoruz. Yakında iktidar olacağız” diyen zavallılar kim? Şimdi yerel seçimler geliyor, belediye başkanları sus pus. Niye? “Gürsel Tekin, Tekin Bingöl ekibi bizi aday göstermezse” diye başkanların ödü patlıyor. Yahu İstanbul’un yarısını sağcı başkanlar yönetiyor zaten. Daha ne rezalet olsun!

Kılıçdaroğlu şakşakçılarla yine genel başkan seçilecek. Bu eski yöntemin devamı. Yazık değil mi cumhuriyetçilere, sosyal demokratlara, sosyalistlere, devrimcilere, yurtseverlere. Hiç mi vicdanınız sızlamıyor? Bir kez de fikirler tartışılsın. Çok mu zor istediğim? Bakın ekranlar bize kapalı, Baykal’ın Halktv’si de! Oradan vekil ticareti yapılıyor.

CHP tabanı solcudur. 12 Eylül darbesinde ezilen pek çok yoldaş CHP’ye sığınmış ve yazık ki sindirilmiştir. CHP böyle devam ederse tarihin çöplüğüne gider. Son söz Kılıçdaroğlu’na: “Bizim RTE ile sorunumuz yok, başkanlıkla var. Hukuk içinde kaldığı müddetçe sorun yok” buyurmuş. Ben diyorum ki; bizim var. Çünkü hukuk yok, özgürlük yok, aydınlık yok, insanlık yok. Ölüm var, korku var, kan var…
CHP ya yüzünü sola döner ya da ölür.

Arkasından da kimse ağlamaz.

NOT: Bu yazıyı okuduktan sonra bana “Helal olsun içimizden geçenleri yazdın” diyecek olan vekiller, delegeler, PM üyeleri… Bana değil, kürsüden halka söyleyin. Korkmayın!