Halifelik arayışı da cihatçı sevdası da sürüyor. İç çatışmadaki Libya’da General Halife Hafter hem Rusya hem Batı ülkeleri hem de bölgeden destek görüyor. Türkiye ise cihatçı Ulusal Mutabakat Hükümeti’e (UMH) taraf. UMH ile 27 Kasım’da ‘güvenlik’ ve ‘Deniz Yetki Alanı’ konularında 2 mutabakat imzaladı.

ASKERİ ANLAŞMA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TBMM’nin 7 Ocak’taki açılışı ile Libya’ya tezkere onayı sunulacak” dedi. UMH İçişleri Bakanı Fatih Başağa ise “Trablus’ta çatışmalar yoğunlaşırsa Türkiye’den asker isteriz” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin desteğe, Suriye Muhalif Ordusu (SMO) çatısında, ‘maaş ödediği’ cihatçılardan başladığı sır değil.

DENİZ ANLAŞMASI

Libya ve Türkiye arasında 18.6 millik (29.9 km) Kıta Sahanlığı ve Münhasır Ekonomik Bölge belirlendi. ‘Deniz koridorunun’, ‘Akdeniz’deki alan mücadelesi gibi cihatçı faaliyetlerle de ilgisi olduğu’ şüphesi var. Hafter’in, Akdeniz’in Libya suları içindeki gemileri cihatçı ve silah araması için durdurması tesadüf değil.

TERSİNE DÖNEN KORİDOR

Suriye iç savaşının başındaki Libya, bugünkü gibi radikal İslamcıların önemli merkezlerindendi. Suriye’ye transfer yoğundu. ABD kontrolünde, gemi ile silah ve cihatçı sevkiyatı yapılıyordu. Gemiler İskenderun Limanı’na yanaşıyor ve transfer karayolu ile gerçekleşiyordu. Şimdi cihatçı otobanının tersine döndüğü görülüyor.

Libya Ulusal Ordusu Genel Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral Ahmed Al-Mesmari, Türk istihbaratının IŞİD ve Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) militanlarını Suriye’den Libya’ya, Tunus’tan taşındığını iddia etti: “Tunus’taki havaalanlarından biri bu transferde kullanılıyor. IŞİD ve El Nusra militanlarını taşıyan uçaklar Misurat, Zuvar ve Mitiga havaalanlarına iniyor.”

İDLİB’İN DURUMU

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BM) temmuzdaki raporunda İdlib, ‘Dünyanın en büyük cihatçı çöplüğü’ (Dumping Ground) olarak tanımlandı. Militan sayısının halen 30 binin üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Ilımlılar gibi HTŞ ve IŞİD de var. Sert gruplardan biri de Bağdadi’yi sakladığı iddia edilen Husreddin Tugayları. Şimdi bir kısmı İdlib’teki son savaşa hazırlanırken bir kısmı Libya’ya gönderiliyor. Transferin etki merkezini tahmin zor değil!

Ortadoğu ve Avrupa diken üstünde. Rusya, cihatçıların eritilmesi meselesinde transferi şimdilik görmezden geliyor. İdlib sorunu Türkiye açısından çok daha karmaşık. Burası, cihatçı çöplüğü ise bu çöplüğün arıtma merkezi Türkiye. Sınırlarımızdan içeri girenler ile ilgili bir kayıt tutmak ise mümkün değil.

Suriye’nin, Rusya desteği ile son cihatçı kalesi İdlib’te Nisan’da başlattığı operasyonlara devam ediyor. O tarihten beri 400 bin sivil yer değiştirdi. Halen 3 milyonun yaşadığı İdlib’den Türkiye’ye yaklaşanların sayısı yüz binler ile ifade ediliyor. Kim cihatçı, kim sivil tespit etmek imkânsız. Göç, demografiyi, Afganistan ya da Pakistan’a benzer şekilde değişiyor. Öte yandan Türkiye’nin Suriye’de garantör olduğu cihatçıların kızgınlıkla silahlarını çevirme riski var.

TÜRKİYE’DE NELER OLUYOR?

Libya’daki iç savaşta yaralananların İstanbul’da iktidara yakın Avcılar, Şişli ve Beylikdüzü’ndeki hastanelerde tedavi edildikleri ve otellerde kaldıkları anlaşıldı.
“Yeşilköy’deki bu özel bölüme, 26 Aralık Perşembe günü, saat 14.30 sıralarında bir jet indi. Toplam 14 kişilik bir grup giriş yaptı. Aralarında burkalı kadın ve çocuklar vardı. Erkeklerden ikisi tekerlekli sandalyedeydi. Orta yaşlı bir diğerinin ise koltuk değnekleri vardı. Bavulları, kolileri ve battaniyeleri yanlarındaydı. Türkçe ve Arapça konuşan tercümanlar bulunuyordu. Libya’dan geliyorlar. Bu gelişler sık sık tekrarlanıyor.”

Bu ifadeler Yeşilköy’de özel uçakların indiği Atatürk Havalimanı Genel Havacılık bölümü görevlilerine ait. Flight Aware adlı uçak takibi üzerinden dünyanın bütün uçuşları izlenebiliyor. Günlük ortalamaya bakarsanız, uçuşun en az olduğu ülkenin Libya olduğunu görürsünüz. Tek tük. Ancak özel uçaklar, bu takip sistemine takılmıyor. Suriye’den sonra Libya… Dünya kurtulmak isterken biz bir şekilde müdahil olma yolunu buluyoruz.