Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Prof. Dr. Cem Eroğul’un dil duyarlığını bilmeyen yoktur. O, bir yandan arı dille yazma çabasını sürdürürken öbür yandan Türkçenin doğru kullanılması için titizlik gösterir. Dil yanlışlarına da hiç katlanamaz! Nitekim 13 Şubat 2017 tarihinde bu köşede yayımlanan mektubunda, son yıllarda yaygınlaşan "üç dil suçu"na değinerek tepkisini şöyle tepki göstermişti:

“Birincisi, ‘için’ yerine ‘adına’ denmesi. Örneğin, ‘sizi memnun etmek adına...’ İkincisi, yerli yersiz her yerde ‘asker-polis üslubu’nun kullanılması. Örneğin, ‘yapılmıştır’ yerine ‘yapıldığı değerlendiriliyor.’ Üçüncüsü de, ‘keyfilik’ yerine ‘keyfiyet’ denmesi. Hele bu sonuncusu beni resmen çileden çıkarıyor.”

Ne yazık ki Cem Eroğul Hocamızı çileden çıkarmayı sürdürüyor kimi yazarlarımız! Örnek mi? O denli çok ki! Ama ben, hiç ummadığımız bir kalemden vereceğim örneği:

-“Hapishaneden hapishaneye değişen, günden güne değişen, yetkililerin söylemlerine, politik ortamın değişen havasına göre değişen uygulamalar… Keyfiyet!!” (Zeynep Oral, “Görülmüştür!”, Cumhuriyet, 8 Aralık 2019)

“Keyfiyet”; nitelik, özellik demektir. Bu tümcede yanlış olarak “keyfilik” yerine kullanılmış. Hadi dille oynamayı seven yeniyetme yazarlar neyse de Zeynep Oral gibi deneyimli bir kalemin böyle bir yanlışa düşmesi gerçekten anlaşılır gibi değil.

“Keyfiyet”i “keyfilik” yerine kullanmak, sözcüğün gerçek anlamıyla “keyfi” bir davranıştır! Oysa dilde keyfilik olmaz!

* * *

“Müzakere” yapılır, “müzekkere” yazılır!

18 Aralık 2019 tarihli BirGün'ün birinci sayfasında “İki komutan için takipsizlik” başlığıyla yer alan haberde de bir başka keyfilik sergilenmiş! Yanlışlık bu kez, Arapça kökenli “müzekkere” ile “müzakere” sözcüklerinin karıştırılmasından kaynaklanmış. Üstelik haberin hem spotunda hem 7. sayfadaki devamında üç kez yinelenmiş bu yanlış kullanım. Haberde, mahkemenin kimi kurumlara “müzakere yazdığı” belirtiliyor! Oysa “müzakere” yazılmaz, yapılır! Çünkü anlamı “karşılıklı görüşme”dir. “Müzekkere” ise hukuk dilinde, yargılama makamının, bir kararın yerine getirilmesi konusunda bir kuruma yazdığı yazıdır.

Anlamını bilmediğiniz Arapça-Farsça sözcükleri kullanmayın diye sıkça uyarıda bulunuyoruz. Anadilinizin sözcükleriyle yazıp konuşursanız yanlış yapma olasılığınız azalır. Sözgelimi BirGün’deki arkadaşlar, haberde geçen “müzakere yazdı” ya da “yazılan müzakere” gibi ifadelerin yerine, “mahkemenin ilgili kuruma yazdığı yazı” diyebilselerdi böyle bir dil kazası yaşanmayacaktı.

Muhalif basına ilan ambargosu!

Demokrat Parti (DP) iktidarının, 1960 öncesinde devletin resmi ilanlarını, muhalif basını susturmak için baskı aracı olarak kullandığı biliniyor. Ben o dönemde ilanları kesilen gazete ve dergilerin reklam sayfalarının boş çıktığını çok iyi anımsarım!

Basın İlan Kurumu (BİK), 27 Mayıs 1960'tan sonra, amacıyla kurulmuştu. Ama AKP iktidarı, geçmişten hiç ders almamış gibi, DP'nin baskıcı yöntemlerini şimdi bu kurum üzerinden sürdürüyor. Yandaş yayınlar ilan ve reklama boğulurken, BirGün, Evrensel ve Cumhuriyet gazeteleri “ilan ambargosu” ile boğulmak isteniyor!

Bu arada RTÜK de boş durmuyor! BİK’in basılı gazeteler üzerindeki yıkıcı operasyonlarını, bu kurum da muhalif televizyon kanallarını çökertmek için kullanıyor. Son aylarda Tele1 kanalına sudan nedenlerle üst üste uygulanan ağır para cezaları bunun en somut örneğidir.

Ama ne yapsalar boşuna! Mirasçısı oldukları baskıcı rejimler, halkın yanında yer alan yayın organlarına diz çöktüremediler! Dağılma sürecindeki AKP iktidarı da bunu başaramayacaktır!