Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Hürriyet gazetesindeki Okur Temsilciliği görevini bıraktıktan sonra medya eleştirilerini sanal ortamda sürdüren Faruk Bildirici arkadaşımız, iletişim fakültelerinde ders olarak okutulması gereken yazılara imza atıyor.

Bilindiği gibi, Kiev’de düzenlenen 36. Avrupa Ritmik Jimnastik Şampiyonası’nda Türkiye takımının dünya birincisi olduğu duyurulmuştu. Faruk Bildirici bu haberin üzerine gitti ve kazın ayağının pek de öyle olmadığını ortaya çıkardı. Meğer Türkiye bu yarışmada yalnızca bir dalda birinci olmuş, altı ülkenin katıldığı şampiyonada takımlar genel klasmanında beşinci sırada yer almıştı.

Faruk Bildirici, bu gerçeği açığa çıkardığı yazısında, "Federasyon'un adında ve haberlerde cimnastik deniyor ama doğrusu jimnastik diyerek bir de dil eleştirisi yaptı. Odatv sitesi de bu yazıyı, “ ‘Cim’ mi ‘jim’ mi tartışması” diye haberleştirdi...

Faruk Bildirici, “cimnastik” yazımının yanlışlığına kanıt olarak, bu sözcüğün TDK ve Dil Derneği kılavuzlarında yer almamasını göstermişti.

Yeni TDK’nin sözlüğünde “cimnastik” sözcüğü yer almıyor ama Dil Derneği’nin Yazım Kılavuzu’nda görebiliyoruz bu sözcüğü. Üstelik hem “cimnastik” hem “jimnastik” olarak. Zaten bu iki yazım biçimi de kullanılıyor dilimizde. Bize göre asıl eleştirilmesi gereken, resmi devlet kuruluşu “Türkiye Cimnastik Federasyonu”nun adında geçen bu sözcüğün, bir başka devlet kuruluşu olan TDK’nin sözlüğünde yer almamasıdır!

“Jimnastik” sözcüğü Fransızcadan dilinize girmiştir. “Vücudu çevikleştirmek ve güçlendirmek için yapılan alıştırmaların tümü” diye tanımlanıyor.

Bilindiği gibi Türkçede “j” harfiyle başlayan sözcük yoktur. O yüzden bu sözcük halkın dilinde bir tür Türkçeleştirilerek “cimnastik”e dönüşmüştür. Tıpkı halkımızın “sigara”ya “cıgara” demesi gibi. “Cimnastik”in yanı sıra “cıgara”nın da TDK’nin güncel sözlüğünde yer almaması, 12 Eylül darbesiyle yapısı değiştirilen bu kurumun halk dilinden ne denli uzaklaştığının da kanıtıdır.

Belirtmek gerekir ki ölçünlü dilin sözlüklerinde yer almasa da halkın ağzında çiçek açmış yerel sözcükler de Türkçenin sözvarlığının içindedir.

★ ★ ★

“GİRİZGÂH” YAPILIR AMA “GİRİŞ” YAPILMAZ!

Okurumuz Dr. Mahmut Özcan yazıyor:

“Sayın Aşut, ben Eskişehir'de görev yapan bir pratisyen hekimim. BirGün gazetesinin çevrimiçi olan yayınına girerken oturum açmak için ‘giriş yap’ yazısı geliyor. Ben daha önce sizin bu yazım şeklinin (iniş yapmak, giriş yapmak, çıkış yapmak) Türkçe kurallarına aykırı olduğunu söylediğiniz bir yazınızı okumuştum. Ben açık kaynak kodlu özgür yazılımların (FOSS) çevirilerine amatör olarak yardımcı oluyorum. İngilizcede 'login' olan bu sözcüğü Türkçeye 'oturum aç' veya 'giriş' olarak çeviriyorum. Çalışmalarınızda başarılar dilerim.”

Değerli okurumuzun katkısına teşekkür ediyorum. Konu doğrudan gazete yönetimini ilgilendirdiği için iletisini yazı işlerindeki arkadaşlara gönderdim. Umarım gereğini yaparlar.

Sayın Özcan doğru anımsıyor. Evet, bu konuda birkaç yazı yazdım daha önce. “Yapmak” yardımcı eylemiyle kurulan bu tür tümceler Türkçenin yapısına uygun değil. Dilimizde son derece kullanışlı eylemler (fiiller) varken, ad soylu sözcükleri yardımcı eylemlerle yazıp konuşmak nedense moda oldu! “Yapma” edimi ise bu konuda başı çekiyor! Ekranlarda hava raporu sunanlar bile modaya uyarak, “Kar yağışı bu akşam ülkeye giriş yapacak! Soğuk havanın yarın giriş yapması bekleniyor!” türünden tümceler kuruyorlar.

Hepiniz gözlemlemişsinizdir: Artık uçaklar inmiyor, “iniş yapıyor”; otomobiller beklemiyor, “bekleme yapıyor”! Futbolcular sahaya girmiyor, “giriş yapıyor”; Cumhurbaşkanı Meclis’ten çıkmıyor, “çıkış yapıyor”! Bizler de okumuyor, “okuma yapıyoruz”; sorgulamıyor, “sorgulama yapıyoruz”! Bazen de “heyecan ve panik yapıyoruz”!

Bu konuda daha önce yazdığım bir tümceyi yineleyerek bağlamak istiyorum konuyu:

“Girizgâh” yapılır ama “giriş” yapılmaz sevgili arkadaşlar, “girilir”!