Pekin, Afganistan’ı yeni bir hâkimiyet alanı olarak görmüyor ama sınırlarını ve Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’ndaki ekonomik çıkarlarını korumak için yaptığı girişimler ülkeyi ABD’nin karşısında konumlandırıyor.

Çin-ABD çekişmesinde yeni bir sahne açılacak

Doç. Dr. Ceren ERGENÇ - Liverpool Üni. Çin Kampüsü

ABD’nin Afganistan’dan çekilmesi Çin-ABD çekişmesinde yeni bir sahne açacak ama bu Amerikan medyasının iddia ettiği üzere Çin’in Afganistan’da ABD’nin yerine hâkimiyet kurmaya niyetlenmesinden dolayı değil.

ABD Başkanı Joe Biden, Afganistan’dan hızla çekilme nedenini Rusya ama özellikle Çin’le rekabete odaklanmak olarak açıkladı. Gerçekten de, Biden’in öncülü olan Barack Obama döneminden beri ABD, Çin’i en güçlü olduğu Asya Pasifik bölgesinde köşeye sıkıştırmak üzerine Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP), Hint-Pasifik bölgesi gibi planlar geliştiriyordu. Her ne kadar Trump’ın kişisel tarzından dolayı, Çin’le ilişkiler bu dönemde kötüleşmiş gibi görünse de, aslında ABD’nin Çin politikası bir devamlılık gösteriyor. Nitekim Çin’in Biden’in Trump’ın Çin’le ticaret savaşına son vereceği beklentisi doğru çıkmadı ve Biden hükümetini kurduğu andan itibaren Çin’i doğrudan hedef alan bir tutum sergiledi. Ticaret savaşları, Xinjiang (Şincan), ıklım gündemi ve en son Daha İyi Bir Dünyayı Yeniden İnşa Etmek (B3W) projesi gibi meselelerde Çin’le ABD’nin karşılıklı saldırgan söylemlerine şahit olduk.


MÜTTEFİKLER RAHATSIZ

B3W, Biden hükümetinin Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ni (KYG) zayıflatmak için G7 ülkeleriyle birlikte geliştirdiği bir proje. Henüz ayrıntıları açıklanmış değil ama KYG’nin aksine altyapı değil finansal kalkınma yardımı üzerine odaklanacağı öngörülüyor. Bu programın, Çin’in altyapı ve enerji yatırımı temelli küresel varlığına rakip ol(a)mayacağı, ama KYG’nin sebep olduğu iddia edilen borç tuzağına düşmüş ülkeleri kendi yanına çekeceği varsayılıyor.

Çin, ABD’nin Afganistan’dan hızla çekilmesi ve Taliban güçlerine karşı Kabul hükümetiyle çalışanları ve halkı korumak için hiçbir girişimde bulunmamasını, ülkenin Trump döneminden beri azalan uluslararası meşruiyetine yeni bir darbe olarak sunuyor. Gerçekten de, Trump hükümeti Asya Pasifik bölgesindeki Japonya, Avustralya ve Filipinler gibi geleneksel müttefiklerini yalnızlaştırmış ve TTP ve Hint Pasifik bölgesi gibi girişimlerin ölü doğmasına neden olmuştu. Biden hükümetinin ilk icraatlarından birinin Güney Asya’yı, dolayısıyla da Asya Pasifik bölgesini istikrarsızlaştıracak Afganistan’dan çekilme kararı olması, bölgedeki müttefiklerini birkez daha rahatsız etti. Örneğin, Hindistan, ABD’nin tüm çabalarına karşın, Afganistan’ın geleceği için yapılan görüşmelerden Pakistan, Çin ve Rusya’nın işbirliğiyle dışlanmış durumda.

Çin, Afganistan’ı yeni bir hâkimiyet alanı olarak görmüyor ama kendi sınırlarını ve Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru’ndaki ekonomik çıkarlarını korumak için yaptığı girişimler ülkeyi birkez daha ABD’nin karşısında konumlandırıyor. Çin, SSCB işgali ve ABD müdahalesi dönemlerinde, bu iki rakip süper gücün bölgedeki gücünü kırmak amacıyla Taliban ve diğer siyasi aktörlerle ilişkisini mesafeli de olsa korumuştu. 11 Eylül sonrasında, uluslararası terörizmin Xinjiang bölgesini etkilemesi kaygısı Çin’i ABD’yle işbirliği yapmaya itmişti. Bugün, Afganistan’da istikrarı sağlamak en önemli önceliği olduğu için, Taliban dahil olmak üzere iktidarı tamamen ele geçirecek herhangi bir aktörü diplomatik olarak tanıyacak.

Çin’in Taliban’ı meşru bir siyasi aktör olarak tanıma ihtimali, ABD’yle bir konuda daha yollarını ayırmaları anlamına geliyor. Çin, Afganistan’ı karadan ve denizden uluslararası ticaret yollarına bağlayacak altyapıyı sağlayabilir ve bu, uzun vadede varolduğu bilinen yeraltı kaynaklarının (Çin tarafından) çıkarılmasını sağlayabilir. Ama, Çin olası bir Taliban hükümetine finansal destek sağlasa bile diğer KYG ülkelerinde olduğu gibi altyapı ve enerji yatırımlarının başlayabilmesi için öncelikli olarak Çinli diplomatların ve mühendislerin güvenliğinin garanti edilmesi gerekiyor. Taliban’ın çoklu yapısı ve Afganistan’da iç savaş ihtimali Çin’i bölgede girişimci bir pozisyondan çok kendi güvenliğini sağlamaya itiyor.