12 Eylül’den sonra uygulanan ve AKP ile pik yapan neoliberal politikalar sosyal devleti tasfiye etti, meydan cemaatlere kaldı. Fırsatı değerlendiren dini yapılar ülkenin her yerinde yurtlar açtı. Parlak, yoksulların cemaatlere mecbur bırakıldığını söyledi.

Devletin görevleri cemaatlere devredildi
Lisede dağıtılan cemaat kitapları tepki çekti. (Fotoğraflar: BirGün)

Mustafa KÖMÜŞ

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “Protokol yapmaya devam edeceğiz” dediği tarikatlar son günlerde ülke gündeminden düşmüyor. Dizileri hedef alan, toplumu kendi dar kalıplarına sıkıştırmaya çalışan tarikatlar özellikle AKP’li yıllarda adeta devletin yerini aldı. 12 Eylül Darbesi’nin ardından uygulanan neoliberal politikalarla sosyal devlet tasfiye edilirken boşalan alanları tarikat, cemaat ve dinci vakıflar doldurdu. Son yıllarda üniversite öğrencilerinin en temel taleplerinden olan barınma hakkı konusu da bunlardan biri. Geçmişte öğrencilerin çoğuna sunulan kamu yurtlarında barınma hakkı bugün oldukça sınırlı. 8 milyonu aşkın üniversite öğrencisi bulunmasına rağmen yurt kapasitesi resmi rakamlara göre 874 bin 693. Buna karşın başta İstanbul olmak üzere öğrencilerin barınma ihtiyacını karşılayan tarikat, cemaat ve vakıflar ise gençleri kendi amaçlarının bir parçası haline getiriyor. 15 Temmuz’da darbe girişimi gerçekleştiren FETÖ’nün de en çok başvurduğu yöntemlerden biri olan bu durum şu anda hemen hemen tüm tarikatların başvurduğu yollardan biri. Bu konuda İlim Yayma Cemiyeti, TÜRGEV, Ensar Vakfı başı çekse de bunların yanında da birçok dini vakfın yurdu bulunuyor.

Yurt konusunda başı İlim Yayma Cemiyeti çekiyor. Başkanlığını AKP’den 2009 yılında belediye başkan adayı olan Yusuf Tülün’ün yaptığı cemiyetin ülke genelinde tam 166 yurdu bulunuyor. Bu yurtların 20’si ortaöğretim, geri kalanı ise üniversite öğrencileri için. Bu yurtların kapasitesi 4 binin de üstünde. Cemiyetin sitesinde ‘Misyonumuz’ kısmında “Ülkemizin kalkınmasına; milli, ahlaki, dini, manevi ve kültürel değerleri benimseyen, koruyan, geliştiren, vatanını ve milletini seven bir toplumun yetişmesine katkı sağlayacak eğitim ve kültür faaliyetlerinde bulunmaktır” ifadeleri yer alıyor.

Bu konuda iktidara yakın diğer bir vakıf ise TÜRGEV. Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un eşi Fatmanur Altun’un yaptığı, yönetiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Esra Albayrak’ın bulunduğu vakfın sitesinde yer alan bilgiye göre 33 ilde 11’i ortaöğretim olmak üzere 63 yurdu bulunuyor. Vakfın yurtlarında 10 bini aşkın öğrenci kalıyor.

Bu konuda öne çıkan diğer bir vakıf ise Karaman’daki yurtlarında 46 çocuğun istismar edildiği Ensar Vakfı. Vakfın ülke genelinde tam 49 yurdu bulunuyor. Bu yurtların 30’u kız, 19’u erkek yurdu. 48’inde yükseköğrenim öğrencilerinin barındığı yurtların kapasitesi ise 5 bin 95. Vakfın vizyon kısmında “Din ve değerler eğitimi alanında ulusal ve uluslararası düzeyde, değerlerine bağlı, entelektüel birikim ve akademik başarısıyla gelecekte söz sahibi olacak en yetkin vakıf olmak” deniliyor.

Bu üç vakfın ardından en ön sıralarda İnsan Vakfı yer alıyor. İnsan ve Medeniyet Hareketi isimli dinci bir kuruluşa bağlı olarak faaliyet gösteren vakfın toplamda 18 ilde 40 öğrenci yurdu bulunuyor. Ayrıca vakfın sitesinde yer alan bilgilere göre öğrenci evlerinde şehir dışından gelen gençlere de ‘barınma imkânı’ sağlanıyor.

Eski TBMM Başkanı AKP’li İsmail Kahraman’ın Kurucular Kurulu’nda yer aldığı Birlik Vakfı da yurt işinde olan vakıflardan. Temeli 60’lı ve 70’li yıllarda solcu öğrencileri hedef alan Milli Türk Talebe Birliği’ne (MTTB( dayanan vakfın ülke genelinde 10 yurdu bulunuyor. Vakfa Dersim’de daha önce FETÖ irtibatı gerekçesiyle Tunceli Milli Emlak Müdürlüğü’ne devredilen Atatürk Mahallesi’ndeki 5 katlı bir bina tahsis edilmişti.

Yine temeli MTTB’ye dayanan bir diğer vakıf ise Fatih Gençlik Vakfı. Vakfın 3 tane yurdu bulunuyor.

Bir diğer vakıf ise Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı. Erenköy Cemaati’ne bağlı olan vakfın ülkede 30’a yakın yurt ve konukevleri bulunuyor. Sitelerinde yurtlarla ilgili şunlar deniliyor: “Öğrenci yurtlarında barınma imkânına ilaveten Kur’an-ı Kerim ve Temel Dinî Bilgiler eğitimi de sunulmaktadır. Özellikle Yurt dışındaki öğrenci yurtları ve buralarda uygulanan eğitim programı, ortaöğrenimde dini derslerin olmadığı ülkeler için son derece ehemmiyet arz etmektedir. Bu öğrencilere hem dini eğitim verilmekte hem de okul derslerine destek programları uygulanmaktadır.”

Nakşibendilik geleneği içinde yer alan Erenköy Cemaati’nin Ankara kolunu Muradiye Vakfı yürütüyor. Vakfın, Ankara’da altı adet anaokulu bulunuyor. Başkentteki toplam okul sayısı 14 ile ifade edilen vakfın, sekiz adet bağımsız bir adet de okula bağlı olmak üzere Ankara’da toplam dokuz öğrenci yurdu yer alıyor. Vakfın Ankara’da en çok Keçiören ve Altındağ ilçelerinde aktif olduğu biliniyor.

Nurcu Nur İlim ve Eğitim Vakfı da öğrencilere barınma imkanı sunduğunu ifade ediyor. Vakfın internet sitesinde konuya ilişkin şu ifadeler kullanılıyor: “Üniversiteyi kazanan öğrencilere İstanbul’un ve Türkiye’nin birçok yerinde üniversitelerine yakın olacak şekilde kalacak yer konusunda yardımcı oluyoruz. İhtiyaç sahibi öğrencilere burs verme ve iletişimde olduğumuz talebelerimizi Kur’an-ı Kerim, Risale i Nur ve İslami ilimlerle yetiştiriyoruz.” Önder İmam Hatipliler Derneği’nin Türkiye genelinde 13 farklı şehirde 17 üniversite yurdu bulunuyor. Yurtların dördü İstanbul’da yer alıyor. Odalar arasında 3 kişilik olanları da var, 6 kişilik olanları da. Kontenjanlar ise 66 ila 165 arası değişiyor.

Süleymancılara bağlı olan Kurs Ve Okul Talebelerine Yardım Derneği ise en çok yurt açan kurumlardan. Süleymancılar, yaklaşık 800 dernek, bu derneklerce faaliyete geçirilen 1200 yurt ve pansiyon ile 16 vakıf ve 28 şirketle yurt içinde ve yurt dışında faaliyet gösteriyor. Cemaatin, kurs ve okul talebelerine yardım dernekleri bünyesinde 100 bin civarında öğrencisi olduğu tahmin ediliyor.

Işıkçılar Cemaati’ne bağlı olan İhlas Vakfı’nın ise ülke genelinde tam 36 yurdu bulunuyor. İktidara yakınlığıyla bilinen vakfın misyonu devletin boşalttığı alanın nasıl doldurulduğunu gösteriyor. Vakfın sitesinde misyonumuz kısmında şu ifadeler yer alıyor: “Özelokullar, dershaneler, kütüphaneler, eğitim kurumları ve üniversiteler açmak,

Özel hastaneler, dispanserler ve kreşler açmak,

Kimsesizler ve yaşlılar için huzurevleri ve şefkat yuvaları açmak.”

YOKSULLAR MECBUR HÂLE GETİRİLDİ

Gericilik ve kamuculuk üzerine çalışmaları bulunan Akademisyen Deniz Parlak sosyal devletin tasfiyesinin tarikat ve dini cemaatlere bekledikleri alanı açan tarihsel fırsat olduğuna dikkat çekti. Parlak şunları aktardı: “Türk-İslam sentezinin halihazırda tarihsel olarak devlet içerisindeki kabulünün 1980 darbesinden sonra adeta resmi bir ideoloji halini alması, neoliberal dönüşümün başlamasıyla sermaye birikim stratejisinin değişimi, kamusal temel eğitim ve sağlık gibi hizmet alanlarının özelleştirilmesi, sosyal devletin peyderpey tasfiyesi tarikat ve dini cemaatlere bekledikleri alanı açan tarihsel fırsatı sundu. AKP iktidarında bu sınıfsal ve dolayısıyla toplumsal ilişkiler gittikçe derinleşti.”

Tarikat ve cemaatlerin güç ilişkileri içinde kendine yer bulduğuna dikkat çeken Parlak şöyle devam etti: “Bugün baktığınızda küçük esnaf, orta ölçekli işletme sahibi, ama diğer yandan artık holdingleşmiş yapılardan söz ediyoruz. Dolayısıyla devlet aygıtıyla ve siyasal iktidarla tahmin edilenin çok ötesinde çıkar birliği söz konusu. Nihayetinde siyasal partiler de tarikatlar da yine bu sınıfsal çıkarlarla iç içe bir ilişki içerisindeler. Bir yandan derinleşen eşitsizlikle birlikte kent yoksulları holdingleşen tarikat ve dini cemaatlerin sundukları eğitim, sağlık gibi temel kamusal hizmetlere daha fazla ihtiyaç duyar hale geldi. Diğer yandan kamu kurumlarında işe alınmaya ve aynı zamanda bunun sağlayacağı maddi ve manevi kazanca ihtiyaç duyan emekçi sınıflar ve geniş yoksul kitleler için bu yapılar birer örgütlenme, cemaate dahil olma alanına dönüştü.”

Deniz Parlak
Akademisyen

SİYASAL İKTİDAR İLE ÇIKAR BİRLİĞİNDELER

Devletin eğitim ve sağlık alanını bu yapılara bıraktığının altını çizen Parlak sözlerini şöyle sürdürdü: “Devletin özelleştirmelerle, neoliberal politikalarla eğitim ve sağlık gibi birçok temel alanda gitgide geri çekilmesi, hayırsever dernekler ve vakıflar gibi işleyen tarikat ve dini cemaat yapılanmalarını gittikçe kitleselleştirdi. Şüphesiz, AKP iktidarıyla 21 yıldır toplumsal sınıflar arasında açılan makasla birlikte düşünüldüğünde, siyasal iktidar sahiplerinin çıkar birliği bakımından tarikatların daha büyük bir işlevi yerine getirmeye başladığı açık. Dolayısıyla Türkiye’nin değişen toplum yapısında, siyasal iktidar sahipleri tarikatlar ve dini cemaatlerle sınıfsal çıkar birliğine sahip olduğu ölçüde karşılıklı destek bulmaya devam ediyor. Tam da devletin temel hizmet alanına giren eğitim, sağlık gibi alanlarda yapılanmaları, pek çok kamu kurumunda hegemonik güç ilişkilerinin odağında olmaları, pek çoğunun siyasal iktidar ile çıkar birliğine sahip olmaları bu örgütlenmelerin edindikleri rolü ortaya koymaya imkân veriyor. “

∗∗∗

YURT SAYILARI

İLİM YAYMA: 166

ENSAR: 49

TÜRGEV: 63

İNSAN VAKFI: 40

BİRLİK VAKFI: 40

MURADİYE VAKFI: 9

HÜDAYİ VAKFI: 30

∗∗∗

BirGün YAZDI, SORUŞTURMA AÇILDI

BirGün’ün gündeme getirdiği lisede cemaat kitabı dağıtılması olayında yeni bir gelişme yaşandı.

Ordu’nun Altınordu ilçesinde Işık Cemaati’ne ait kitapların ücretsiz olarak dağıtıldığı fen lisesinin okul müdürü hakkında soruşturma başlatıldı.

Altınordu ilçesindeki Ordu Fen Lisesi’nin okul müdürü Turgay Türkmen’in talimatı ile her bir öğrenciye 3 tane olmak üzere Işık Cemaati’ne ait kitaplar dağıtılmıştı. Hüseyin İlmi Işık’ın ‘Herkese lazım olan iman’, M. Sıddık Gümüş’ün’ İngiliz casusunun itirafları ve Konak Vakfı’nın Mızraklı İlmihal’ kitapları öğrencilere ücretsiz olarak verilmişti.