Kayıplarının bulunması için 2 Eylül’den bu yana Diyarbakır HDP il binası önünde oturan ailelerin sayısı 43 oldu. HDP, defalarca, “Ailelerin taleplerine birlikte çözüm üretelim” çağrısı yaptı, “Sorunun yeri Meclis” dedi. Erdoğan ise geçen hafta yaptığı açıklamada niyetini ortaya koydu:

“Süreç artacak. Bu işi Meclis’e taşıyarak kendilerini meşrulaştırma gayretine prim vermeyiz.” Erdoğan, HDP’nin “Meclis’te komisyon kurulsun” önerisine de “Biz gerekeni Gabar’da, Tendürek’te yapıyoruz” ifadeleri ile karşılık verdi.

Eylemlerin yeri ve muhatabı konusundaki itirazlar giderek yükseliyor. Toplumun büyük bölümü aileler ve iktidar arasına kalın bir çizgi koyduğunu hissettiriyor. Sanatçı şovuna, savaş çığlığına alet olmuyor. İktidar ise bu eylemlerle adeta hem talepleri çözme konusundaki başarısızlığını hem de her fırsatta acıları ve toplumsal beklentileri kullanışlı hale getirebileceğini itiraf ediyor.

Riyakârlık da aynı resimde. Cumartesi Anneleri’ne TOMA suyu, HDP önündekilere polis çorbası! Öte yandan Diyarbakır’daki eylemler, iktidara tepkilerin bir çığ olduğunu gösteren başka protestoları tetikliyor. KHK’ler ile işlerinden atılanlar AKP önünde.

15 Temmuz’un ardından, 3 yıldır cezaevinde tutulan er, erbaş ve askeri öğrenci yakınları, yine AKP il binası önünde, o meşhur soruları soruyor: “Düğündeki komutanları dinlemediniz bile. Darbeyi bu çocuklar mı yaptı, onları devlete emanet etmedik mi?” Bunlar neden-sonuç ilişkilerinin yeniden sorgulanmasına yol açan çifte standartlar. İktidar işine gelmeyeni görmüyor, baskı ile terbiyeye çalışıyor.

TUTMADI

AKP’nin Diyarbakır’da isyan ve acıyı kullanmaya çalıştığı, birkaç parçalı ‘bölücülük planı’ bu kez tutmadı. Türklerle Kürtlerin, Kürtlerle Kürtlerin, HDP ile CHP’nin arası açılmadı. HDP binaları taşlanmadı, Kürtler tartaklanmadı, evleri yakılmadı. Kutuplaşma ve çatışma beklentisi karşılık bulmadı.

Aksine AKP’nin her adımı, kendi parçalanmasına hız veriyor. ‘İktidar elden gidiyor’ telaşı, bir program ve plan üretmekten bile aciz bırakıyor. Artık sadece günübirlik ve kısa vadeli refleksler var. ‘Pelikanlar’, parti içi hesaplamalar, karşılıklı mesajlar ile kan kaybeden AKP, bu kanı sokakta arıyor.

YENİSİ Mİ?

Tehlikeli reflekslerden biri ise Suriye! Sağlık Bakanlığı, 11 il sağlık müdürlüğüne gönderdiği yazıyla çok sayıda uzman hekimi sınır dışı harekât için 20 Eylül- 20 Ekim tarihleri arasında Mardin ve Urfa’da görevlendirdi. Bölgeden gelen haberler arasında, hastanelerde denetimlerin arttığı, bazı odaların kapalı tutulduğu, buraların özel olarak hazırlandığı ve ambulansların bekletildiği bilgisi var.

Bunlar, Avrupa ve Amerika’ya karşı 2 hafta süre verilen ‘güvenli bölge’ için el yükseltmek anlamı taşıyor olabilir. Ancak elinde savaştan başka seçenek kalmayan iktidarın, o meşhur ‘Bir gece ansızın’ planını devreye sokması da muhtemel. Rejimin sürdürülebilir olmasının tek gıdası savaş. Bu çılgınlık olasılığı, refleksi ve iktidar hırsı, sadece Suriye’de değil Türkiye’de de cehennemin kapılarını bir kez daha açabilir.

Kamuoyuna…