Ege'nin kâbusu: Jeotermal santrallar

NAMIK ALKAN

Ege halkı uzunca bir süredir Jeotermal Enerji Santralları (JES) ile boğuşuyor. Aydın’dan Manisa’ya, Denizli’den Çanakkale’ye, İzmir’den Afyon’a uzanan verimli topraklarda halk, suyuna, toprağına sahip çıkmak için mücadele ediyor. Yurttaşlar, kimi zaman Kızılcaköy’deki gibi direniş çadırlarında nöbet tutuyor. Kimi zaman Efeler’deki gibi iş makinalarının önüne yatıyor. Kimi zaman ise Salihli Hacıbektaşlı’da olduğu gibi jandarma ile karşı karşıya gelerek, yaşam alanlarına sahip çıkmaya çalışıyor.

Aydın’ın kadim zeytin ve incir ağaçları ile Manisa Alaşehir’in üzüm bağları kururken, Salihli’de sebze ve meyvenin artık eski tadı yok. JES’ler verimli tarım arazilerine, bağ-bahçelere, yaşam alanlarına kuruluyor. Santralları besleyen onlarca jeotermal kuyusu çevreyi adeta işgal etmiş durumda.

Ege Bölgesi’nde JES’ler daha çok Aydın’da. Bu yüzden Efeler diyarı Aydın çürük yumurta kokuyor bugünlerde. Ülkede toplam 59 olan kurulu JES’in 30’u Aydın’da bulunuyor. Santralların 16’sının Manisa, 8’inin Denizli, 3’ünün Çanakkale ve 1’er tane de İzmir ve Afyon’da kurulduğu gözleniyor. JES’lerin kurulu güç dağılımı ise 223,40 megawatt inşaa halinde, 1485,20 megawatt ise kurulu olmak üzere toplam 1708,50 megawatt.

Yazı dizimizde ‘jeotermal gerçeğini’ uzmanlar, yerel yöneticiler ve yöre halkıyla değerlendirdik.

1. gün

►JES tahribatı ciddi

►Jeotermale karşı mücadele edenler anlatıyor

2. gün

►29 JES kenti zehirliyor iktidar sadece seyirci!

►Dertleri ‘sosyal mesafe’ değil, köylüleri yıldırma