Eğitim Sen Ankara Şubeleri, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin için hazırladığı 2023-2024 eğitim öğretim ilk yarıyılı karnesini bakanlık önünde açıkladı. Karnede; Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e 100 puan üzerinden cemaat vakıflarına desteğe 100, öğretmene değer vermeye 5, laik ve bilimsel eğitime 0, kamu okullarına ödeneğe 5, MESEM'ler ile çocuk emeği sömürüsüne 100, eğitimin ticarileşmesine 100, özel sektör öğretmen haklarına 5 puan verildi. 2 Nolu Şube Başkanı Tülay Yıldırım, "MEB'in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir derdi yoktur" dedi.

Eğitim-Sen'den Bakan Tekin'e karne: "Vakıflara destek 100, laik ve bilimsel eğitim 0"
ANKA

Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı ilk ve ortaöğretim kurumlarındaki 20 milyonu aşkın öğrenci, bugün karnelerini alarak yarıyıl tatiline başladı. Eğitim Sen Ankara Şubeleri de Milli Eğitim Bakanlığı önünde Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin için hazırlanan karneyi açıkladı. Ülkedeki çocukların ve eğitimde yaşanan sorunlara ilişkin düzenlenen basın açıklamasında   Eğitim-SEN 2 Nolu Şube Başkanı Tülay Yıldırım, şunları söyledi:

"MEB'İN ÇÖZÜME DAYALI POLİTİKALAR GELİŞTİRMEK GİBİ BİR DERDİ YOKTUR"

"Bugün 2023- 2024 Eğitim yılının birinci dönemi sona erdi, 1 milyon 200 bin öğretmen, 20 milyon öğrenciye karne verdi. Bizler öğretmenler olarak öğrencilerimizden sonra Milli Eğitim Bakanı'na da karne düzenledik. Ancak karneyi vermeden önce bakanlığın yaptıklarına ve yapmadıklarına göz göz atmak gerekir. 2023-2024 eğitim eğitim öğretim yılının ilk yarısında eğitim alanında yaşanan gelişmelerin, MEB'in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir derdi yoktur.

Yıllardır ısrarla uygulamaya konan neoliberal politikaların ve bu politikalardan biri olan eğitimin piyasalaștırılmasının bedelini emekçiler ödüyor. Hükümet; kaynakların dağılımında halkı değil, sermaye sınıfını önceliyor. Ücretli, kadrolu, sözleşmeli gibi farklı statülerde öğretmenler çalıştırılarak meslektaşlarımız arasındaki ayrımcılık ve eşitsizlik derinleşiyor. İhtiyaçlarımızı karşılamayan Öğretmenlik Meslek Kanunu ile öğretmen, uzman öğretmen, bașöğretmen gibi sahada karşılığı olmayan apoletler omzumuza yapıştırılarak meslek onurumuz yok sayılıyor. Eşit ise eşit ücret ilkesi ihlal ediliyor.

"ÇEDES PROJESİ KAPSAMINDA ATILAN ADIMLAR LAİK EĞİTİM ANLAYIŞINA AÇIKTAN BİR MEYDAN OKUMA ANLAMINA GELMEKTEDİR"

MESEM projesiyle yoksul halkın çocukları okullardan çekilerek patronların önüne ucuz iş gücü olarak atılıyor. Bu denetimsiz proje içinde çocuk işçilerin ölüm haberlerini okuyoruz sıkça. Liyakat yerine itaat deniyor, atamalardaki usulsüzlükler devam ediyor. Öğretmen atamaları ihtiyacın çok altında kalıyor.

Eğitim Sen, sürekli olarak eğitimin bütün kademelerinde eğitimin niteliğini yükseltmek, çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olarak yetiştirilmesi için somut adımlar atılması gerektiğini vurgulamaktadır. Ancak MEB, bugüne kadar yaptığı gibi, din ve inanç alanı gibi son derece hassas bir konuda okullarımızı Diyanetin, dini dernek ve vakıfların temel faaliyet alanları haline getirmiştir. Mili Eğitim Bakanlığı , Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile iş birliği içinde yürütülen ÇEDES Projesi kapsamında atılan adımlar laik eğitim anlayışına açıktan bir meydan okuma anlamına gelmektedir. ÇEDES Projesi iktidarın eğitim sistemini kendi siyasal-ideolojik çizgisi doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olmuștur.

Meclis’te 2024 MEB bütçesi görüşmeleri sırasında Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in 'Tarikat ve cemaatlerle protokol yapmaya devam edeceğiz' sözleri yıllardır eğitim sisteminde yașanan 'dinselleşme' uygulamalarının bakanlık politikası olduğunun itirafı olmuştur. Söz konusu konuşmanın hemen ardından ülkenin dört bir yanından doğrudan laik eğitimi ve laik yaşam tarzını hedef alan haberlerin peșpeșe gündeme gelmiş olması tesadüf değildir. Eğitim sisteminde yaşanan sorunların ülkedeki ekonomik, toplumsal ve siyasal alanda yașanan gelişmelerden ayrı ve bağımsız olmadığı açıktır."

Veli-Der Ankara Şube Başkanı Hülya Daran Deveci ise eğitimde yaşanan sorunlara ilişkin şunları söyledi:

"ÇOCUKLARIMIZ İŞÇİLEŞTİRİLİYOR"

"Açık öğretimde okuyan öğrenci sayısı 2 milyon 346 bin 654, çocuklar okullarını akın akın terk ediyor. Çözümü var mı Milli Eğitim Bakanlığı'nın veya bakanın? Yok. Tüm çocuklar okullarına gelmeli, okullarında olmalıdır. Mevsimlik tarım işçisi olarak çalıştırılan çocukların okula kayıtları sosyal devletin sorumluluğundan çıkarılıp ailelere bırakıldı. Çocuklarımız işçileştiriliyor. Çocukların hepsi okulda olmalıdır. Çocuktan işçi olmaz. Çocuk ve işçilik bir arada söylenemez.

Kalıcı yaz saati uygulaması 7 yıldır devam ediyor. Çocuklarımız gün doğmadan zifiri karanlıkta uyanıp evden çıkmak zorunda kalıyorlar. Kalıcı yaz saati uygulaması can güvenliği sorununa da neden oluyor. Çocuklarımız uykularını yeteri kadar alamıyor. Kahvaltı dahil yapamıyorlar. Üstelik kalıcı yaz saati uygulamasının hiçbir tasarruf sağlamadığı kanıtlandı. Bu uygulamada inatçı ısrar neden? Bakanlığa soruyoruz, neden bu ısrarınız?

ÇEDES, tüm okullarda yaygınlaştırılarak kalıcı ve sürekli hale getirildi. Laik, bilimsel, kamusal eğitim bu işin neresinde? Siz bu kavramları ne yaptınız? Milli Eğitim Bakanlığı'na ve bakana sesleniyoruz. Laik, bilimsel ve kamusal eğitim kavramlarını ne yaptınız? Nerede bu kavramlar? Tüm protokolleri iptal edin. Derhal iptal edin. Özel okullara, sivil toplum kuruluşları adı altındaki yapılara teşvik, destek, kamu arazilerinin planlarının aktarımı yapılıyor. Bugüne kadar destek adı altında yapılan bütün yatırımlar kamu okullarına iade edilsin. Özel okullar, özel yurtlar kamulaştırılsın.

"BİR ÖĞRENCİNİN OKUL İÇİN AYLIK MALİYETİ ORTALAMA 1500 LİRA"

Bir öğrencinin okul için aylık maliyeti ortalama 1500 lira. En az iki çocuğumuzdan biri aç. Sırça köşklerinizden çıkın, makam arabalarınızdan inin, aç çocuklara bir bakın. Anne babalar çocuklarını ihmal ettiği zaman hemen soruşturma açılır değil mi? Bütün bu ülkedeki çocuklar, Milli Eğitim Bakanlığı'nın, Milli Eğitim Bakanı'nın çocukları değil mi? O yüzden soruşturma açılmalı. İhmal ediyor çocukları, aç bırakıyor. Çözümü söyleyelim, en az bir öğün ücretsiz yemek talebimiz var veliler olarak."

"ÇOCUKLAR, OKULLARA AÇ GİDİYOR"

Eğitim-SEN Genel Başkanı Kemal Irmak ise Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in 100 puan üzerinden hazırlanan karnesini okudu:

“Cemaat vakıflara destek 100, öğretmene değer verme 5, laik ve bilimsel eğitim 0, kamu okullarına ödenek 5, MESEM'ler ile çocuk emeği sömürüsü 100, eğitimin ticarileşmesi 100, özel sektör öğretmen hakları 5, ücretli öğretmen sömürüsü 100, öğrencilere ücretsiz yemek sunma 5.”

Irmak, şunları dedi:

"Çocuklar, okullara aç gidiyor. Fırsat eşitsizliği yoksul halk çocuklarını derinden vuruyor. Deprem bölgesindeki bu sorunlar, katmerlenerek devam ediyor. Deprem tehdidi olan illerde, okulların depreme dayanıklı olup olmadığı gözden geçirilmiyor. Çocuk haklarına yönelik tehditler yerlerde sürünüyor. Eğitim harcamaları derin yoksulluğu yaşandığı ülkemizde, velilerin cebini her gün daha fazla yakıyor.

Yapılan her uygulama bir ucube. Bakın Öğretmenlik Meslek Kanunu diye bir kanun çıkardılar. Bu kanun yaklaşık 1 milyon 200 bin olan öğretmenlerin yarısını, diğer öğretmenlere göre 4 ile 8 bin arasında çok daha az ücret almasına sebep oluyor. Aynı işi yapıyorlar. Birlikte aynı okula gidiyorlar, eşit işe eşit ücret Anayasa ilkesini doğrudan ortadan kaldırıyorlar. Derhal düzeltilmesi gerekiyor.

Bu ülkede 1 milyon öğretmen var, 90 bini ücretli çalışıyor. Asgari ücretin altında çalışıyorlar. Hani Öğretmenlik Meslek Kanunu ile birlikte zaten ücrette adaletsizlik var ama ücretli çalışan öğretmenler çok daha ağır bir sömürü ile karşı karşıya.

Önümüzde yerel seçimler var. Duyuyoruz, Ankara'da ve ülkenin birçok yerinde belediye başkan adayları okullara gidip siyasi propaganda yapıyor. Bu kadar sahipsiz mi? Ama kimse umudunu kesmesin. Bu topraklarda biz varken kimse umudunu eğitimden de laik demokratik bir ülke geleceğinden de kesmesin."