Kurban Bayramı geçti… Sorarım kaçımız halimizden memnunuz?

Bayram sevincini yaşayamayan bir ülkenin yurttaşı olarak bize, “Kesilen kurbanların Hak katında kabul olmasını” dilemekten başka bir söz kalmadı!

Malum bizde tek adam sansürü var.

Ama elin oğlu Türkiye’nin perişan halini yazmaktan çekinmiyor!

Alman Die Welt gazetesi Ekonomi Editörlüğü “Erdoğan gerekli ekonomik ve yapısal tedbirleri almadı. Yanlışlara devam etti. Böylece hazinede döviz rezervi kalmadı. Erdoğan’ın hataları Türkiye’nin iflasına yol açtı” diye yazabiliyor!

Havuz medyası bu gerçeği yazamaz!

Aykırı gazetelerse yazdıklarında anında cezalandırılır… Görülen o ki; Ekonominin iflası iktidarın dengesini iyice bozmuş!

“Ben böyle oyuna gelecek adamıyım” diyenler, Ayasofya Camiini açıp başka bir oyununun içine girebildiler! Hem de laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Atatürk’e hain diyerek

Şeyhülislam edasıyla dolaşan Diyanet Başkanı, Cumhuriyet tarihinde olmayan uydurulmuş fetih hikâyeleriyle elde kılıç, tam da Lozan’ın kabul edildiği gün, Atatürk’e lanetler okuyabildi!

İktidar “Halifeliğin ilanına az kaldı“ diye çığlık atanlara alkış tutmaktan geri durmadı!

Tüm bunların gerekçesi belli.

“İnsanlara cambaza bak” diyerek, iflas eden ekonominin faili AKP iktidarını, aç ve işsizlerin elinden kurtarmak!

Yetmedi, tetikçileri de harekete geçti.

Çağdaş olan herkesi tehdit eden, yalan ve iftiralar atan AKPnin kolladığı Akit gazetesinin çirkin ve karanlık iç dünyasını dışa vurmaktan çekinmeyen yazarlarından biri, Türkiye’nin önemli değerinden biri olan GALATASARAY LİSESİ’NE çamur atarak gündemi değiştirmeye çalıştı. Ama bilmiyor ki her kuşun eti yenmez!

Aslında bu kirli adamlar ne tarih biliyorlar, ne de İslam’ın kurallarını özümsemişler! Utanmadan yalan yazabiliyorlar! Sıkılmadan geçmişi uyduruyorlar. Tehdit ederek, dindar kisvesi altında cahilce çıkar elde etmeye çalışıyorlar!

Bu kalemşör bilmeli ki; Galata Sarayı Hümayûn Mektebi’ni 1481’de II. Beyazıt Kurdu. Böylece Osmanlı saray eğitiminin önemli bir parçasını oluşturdu.

Üst düzeyde eğitimli memur yetiştirdiğinden Mekteb-i Sultanî ve Galata Sarayı Ocağı gibi adlarlada anıldı.

1868’de Sultan Abdülaziz Osmanlı Devletinde Mekteb-i Sultanî adıyla bilime dayalı ilk liseyi açtı!

Çanakkale Savaşı’nda o yılki son sınıf öğrencilerinin tamamını şehit veren, vatan, millet, ifade ve inanç özgürlüğü, demokrasi, eşitlik, dayanışma ve kardeşlik şiarıyla yetiştirilen gençler, yüz yıllardır ülke kalkınması için hizmet ediyorlar!

Atatürk’ün Cumhuriyeti kurmasıyla birlikte ziyaret ettiği ilk eğitim kurumu Galatasaray Lisesi’dir.

Galatasaray, sayısız siyasetçi, devlet adamı, diplomat, sanatçı, sporcu yetiştirmiş dünyada saygınlık kazanmış kadim bir eğitim kurumudur.

Galatasaraylılar güncel deyimle gerçekten yerli ve millidir!

Kendilerini Türkiye’ye ait olarak hissetmeyen, Müslümanlığın değerlerini dahi bilmeyen, hurafelerle insanları kandırmaya çalışan, vicdanları ve gözleri kararmış insanların, kadim bir değer olan Galatasaray’a iftira atmaları doğaldır!

Hem Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in sunduğu fırsatlardan yararlanıp, hem de Atatürk’ü yok etmek ve hafızalardan silmek için uğraşmak nankörlüktür.

Atatürk döneminde ülkenin temel düzeni olarak kurulmuş kurum ve kuruluşları ortadan kaldırmak ise ihanettir… Rant için ortaya çıkan bu vahşi riyakârlık, iktidarın oluşturduğu iklimin ürünüdür... Tetikçi yazarların atalarının, emperyalistlere karşı verilen Kurtuluş Savaşı’nda sırasında nerede olduklarını bilmiyoruz… Savaşta hangi kümeste(!) saklandıkları ise meçhul! Ama kendilerine yön veren Fesli Kadir’in haince söylediği “keşke Yunan galip gelseydi “sözlerine alkış tuttuklarını biliyoruz.

Bilindiği gibi Kurtuluş Savaşının 2. Cephesi, irtica isteyen ihanet şebekesiyle yapılan mücadeleydi. Dün TBMM ordularını arkadan vuranların çocukları bu gün, laik demokratik Cumhuriyeti yıkmak için uğraşıyor.

Herkesi tehdit eden ve hedef gösteren bu zihniyete, iftira ve yalanlarıyla ölümlere neden olan bu yapıya, artık yargı müdahale etmeli.Tabii hukuk devleti hala varsa!

Şu da bilinmeli ki; Galatasaray, Mustafa Kemal Atatürkün kurduğu Cumhuriyetin temel değer ve ilkelerinin yılmaz bekçisi olmaya devam edecektir.