Bu hafta spor tarihinin en büyük geri dönüşlerinden birini tersine çeviriyoruz: Ya Michael Jordan, basketbola dönmek yerine beyzbol oynamaya devam etseydi ne olurdu?

Geri dönmeseydi ne olurdu?

Eren TUTEL

Basketbolda gelmiş geçmiş en iyi, diğer bir ifadeyle GOAT kim? Bu soruya dönem dönem farklı cevaplar verildi, verilmeye devam ediyor. Ama ortaya farklı isimler atılsa da basketbolseverlerin büyük çoğunluğu aynı fikirde. Michael Jordan, her ne kadar onu tahtından indirmeye çalışanlar olsa da hâlâ önemli bir kesime göre tarihin en iyisi. Önce Kobe, Duncan şimdi LeBron, Majesteleri’ni tahtından indirmek için çok zorladı hatta LeBron devamlılığı, istikrarıyla Jordan’ı tahttan indirmek ve sporseverlerin gözünde bir numara olmak için varını yoğunu ortaya koymaya devam ediyor.

BÖLÜM SONU CANAVARI

LeBron ne kadar şansını zorlasa da kariyeri boyunca final serisi kaybetmeyen Jordan, rekabetçiliği; hırsı, azmi ve çalışkanlığıyla bölüm sonu canavarı gibiydi rakipleri için. NBA tarihinin en iyi oyuncularından bazıları, onunla aynı dönemde oynamanın bedelini kariyeri boyunca şampiyonluk yüzüğü takamayarak ödediler. Bakınız: John Stockton, Karl Malone, Charles Barkley.

Peki bu muhteşem kariyerin en önemli dönüm noktasını değiştirsek ne olur? Bilindiği üzere Majesteleri, Chicago Bulls’un ilk üçlemesinin ardından 6 Ekim 1993’te basketboldan emekli olduğunu açıklamış, 18 Mart 1995’te ise basketbola geri dönmüş ve ikinci üçlemeyi tamamlamıştı. Bu noktada senaryoyu farklılaştırarak Jordan’ın beyzbolda devam ettiğini hayal edip, hep beraber bu büyük bilinmezin diyarlarında biraz gezinelim:

‘LANET GÜN’

6 Ekim 1993… Bulls taraftarının kara günü. Hatta öyle ki bazıları, “Çok kötü günlerimiz oldu. Hatta 11 Eylül gibi bir olay yaşandı ancak bizim için hâlâ tarihin en kötü gün o lanet olasıca gün” olarak tanımlıyor Jordan’ın basketbolu bıraktığını açıkladığı o günü. Jordan’ın basketbolu neden bıraktığı günümüzde hâlâ büyük bir gizem. Babasının 23 Temmuz 1993’te silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetmesi ve ona verdiği ‘beyzbol oynama’ sözü koyu Jordan hayranları tarafından kabul gören senaryo. Ancak her ne kadar NBA yönetimi ve kendisi yalanlasa da kumar problemi ve borcu yüzünden basketbolu bıraktığı da kuvvetli iddialar arasında. Yıllardır cevap aranan bu soru henüz net bir şekilde yanıtlanmadı. Üzerine filmler, belgeseller çekilse de Jordan’ın bırakma kararı hâlâ büyük bir gizem…

VASAT BEYZBOL KARİYERİ

Fazla uzatmadan işin saha kısmına dönelim. Jordan’ın profesyonel beyzbolda şansı pek yaver gitmedi. Chicago White Sox'ta başladığı kariyeri boyunca önemli bir oyuncu olmaktan çok uzaktı. Azmi, kararlığı, çalışkanlığı sayesinde 6 yıl beyzbol sahalarında boy gösterdi. Ancak vasat bir beyzbol oyuncusu olabildi. Zirvede yaşamayı seven ve orada rahat nefes alabilen bir karakter için kabullenilmesi zor bir durum. Bununla baş etmek için psikolojik destek aldığı zamanlar oldu Jordan’ın. Zor da olsa vasat bir beyzbol oyuncusu olduğunu kabullendi ve beyzbol kariyerini ona göre yönlendirdi.
36 yaşında profesyonel sporu tamamen bırakma kararı aldığında da mutluydu ve eskisine göre çok daha olgun bir karakterdi. Evet hâlâ kaybetmekten nefret ediyordu ama bunun dünyanın sonu olmadığının da farkındaydı. Basketbol oynamaya devam edip daha fazla şampiyonluk kazanıp, tarihde daha büyük bir iz bırakabilirdi ama verdiği karardan pişmanlık duymuyordu. Hayatından memnun bir şekilde inzivaya çekildi ve Hall of Fame töreninde (Şöhretler Müzesi) yaptığı konuşma hâlâ hafızalarımızda: “Verdiğiniz kararların arkasında durun ve bulunduğunuz yere adapte olun. Başarı kadar, mutluluğunuz da önemli.”

Özetle, Jordan büyük problemler yaşa da huzura kavuşmuştu ama parkede o bıraktıktan sonra birçok yıldız çıkmıştı ve efsanenin pabucu biraz dama atılmıştı. Onun yokluğunda Utah Jazz’le iki şampiyonluk kazanan John Stockton-Karl Malone ikilisine tarihin en iyi ikilisi deniyordu.

OYUNUN EN BÜYÜK ŞANSIZLIĞI

Bir dönem dominantlığıyla kök söktüren ve oyunu pek de ciddiye almayan Shaquille O’Neal, kariyeri boyunca onun izinden gittiğini söyleyen Kobe Bryant, Spurs’le 5 şampiyonluk yaşayan ve kusursuz bir sıradanlıkla oynayan Tim Duncan ve The King (Kral) LeBron James hepsi kariyer olarak Jordan’ın önünde gösterilmeye başlamıştı. LeBroncılar ve Kobeciler arasındaki tartışma her geçen yıl daha da büyüyor ve finallerde hiç kaybetmeyen Jordan’ın bu tartışmalarda adı bile geçmiyordu. Jordan’ın en iyisi olduğunu savunan azınlık grup ise, “Basketbola devam etseydi, hiçbiri Jordan’ın yanına bile yaklaşamazdı. Onun gibisi gelmedi. Oyunun en büyük şansızlığı onu erken kaybetmek” oldu diyordu…