Kötü zamanlardan geçiyoruz. Hep birlikte söyleyebileceğimiz türkülere, şarkılara, marşlara ihtiyacımız var. “Devrim Türküleri”, bu anlamda bir yol gösterici. Sevinç Eratalay rehberliğinde eski güzel zamanlara yolculuk yapıyor, o günlerden bugüne bir köprü kuruyoruz

1992’nin son günlerinde Ankara’da yayınına başlayan Radyo Arkadaş, sürekli adını andığım ve kuruluşunda bulunduğum için gurur duyduğum bir oluşum. Memleketin ilk solcu radyosu. Sonrasında muadilleri çoğaldı ama yayına başladığında tekti. Acemiydik ve açıkçası ne yapacağımızı pek bilmiyorduk. El yordamıyla, kimi zaman kafa göz yara yara ilerledik. “Yasaklı” şarkıları çalıyor, başka radyoların cesaret etmediği konulara dadanıyor, mühim konuklar çağırıyorduk. Arada, ne yapacağımızı bilmediğimiz zamanlarda sığındığımız limanlar belliydi: Sevilen ve çok istek alan şarkıları çalardık. Bunlardan biri, Ali Asker’in “Eylem Güzeli”ydi: “Nice ölümler yaşadık gülümseyerek / Yürek direttik barikatlardan / Gözlerini aradık sevgilinin / Eylem seslerimiz yankılandı dağlarda // Sevgilim, eylem güzelim benim / Yitik bir ülkeyi korumaya değil / Yeniden kurulacak bir ülkeyi / Aşkla örmeye benzer devrimci olmak…” İyi geliyordu bu şarkı, yalnız olmadığımızı hissettiriyordu. Direnirken dilimizdeydi. Fena zamanlardı: ‘90’lı yılları hatırlayanlar bilir. Gaz yoktu cop vardı ve ölesiye dövülüyorduk. Sadece radyoda değil, içimizde de çalıyordu bu şarkı, coplar vücudumuza inerken: “Yüreğinde direncinin baharını yeşert / Yıkılsın içindeki yılgınlığın ateşi…”

guzel-gunlere-hep-birlikte-130635-1.

Şarkının Sevinç Eratalay’a ait olduğunu sonradan öğrendik. Sevdiğimiz seslerden biriydi Eratalay. İlk albümü “Dost Kokusu Dost Selamı”nı lisede dinlemiştim; üniversiteye giderken yanıma aldığım kasetlerden biriydi. “Eylem Güzeli”nin altında imzasını görünce iki kere sevinmiştim.

Sevinç Eratalay, geçtiğimiz günlerde yeni albümünü çıkardı. “Devrim Şarkıları” adlı bu albüm, sanatçının son on beş yılda verdiği konserlerin kayıtlarından derlenmiş, “emek, barış, özgürlük ve demokrasi mücadelesinde kaybettiğimiz canlarımıza” ithaf edilmiş. “Mahir’in Türküsü”yle açılıyor, “Ben Sana Buralardan Ne Alayım”la bitiyor. Aradakiler, bildik şarkılar. Yazık ki her biri, yakınlarda yitip giden bir canı hatırlatıyor bize: “Ali’yi Gördüm”ü dinlerken Ali İsmail’i hatırlıyoruz, “Anayasso”da Ethem’i… “Berfo”yu “Canım yoldaşım Mine Bademci, bu şarkı senin için, dağların en güzel kızı için” diyerek söylüyor Eratalay ve 12 Eylül sonrası bir çatışmada kaybettiğimiz o şahane devrimciyi anıyor. Bu kadar değil: Mahir, Deniz, Ulaş, Berkin ve elbette Terzi Fikri, karşımıza çıkanlardan sadece birkaçı. Albümü dinlerken, Kızıldere’den “kanlı” 1 Mayıs’a, memleket tarihindeki mühim olayları ve sol tarihimizin kırılma noktalarını, birbiri ardına hatırlıyoruz. Sadece bunlar mı? “Dev-Genç Marşı”, uzun zaman sonra ilk kez karşımıza çıkıyor –ki Timur Selçuk’un meşhur ODTÜ konserinde duymuştuk ilk kez ve kimi Grup Yorum konserleri dışında seslendiren olmamıştı. Sevinç Eratalay konserlerinde söylerdi ama bu albümde, biraz da bu konserler sayesinde, yıllar sonra yeniden kayıt altına alınıyor. “Devrim Türküleri”, en hasıyla taçlandırılıyor. Şarkının sonunda o meşhur sloganı duymak, tüylerimizi diken diken ediyor: “Mahir Hüseyin Ulaş, kurtuluşa kadar savaş!”

Sevinç Eratalay Burdurlu. Piyano ve şan eğitimini İzmir’de tamamladı. Piyanosu bir yana, bağlamasıyla seslendirdiği türküler, dilden dile yayıldı. Şöyle de denebilir: Dillerdeki türkülere sahnede yeniden can verdi ve bu türkülerin unutulmamasını sağladı. Öncesinde “Mahir’in Türküsü” adıyla yaptığı iki albüm, bu çabanın ürünleri. Diğer albümler de. “Devrim Türküleri”, bütün külliyatın en değerli mücevheri. Bize hatırlattıkları ve yaşattıklarıyla…

Terzi Fikri dedim, “Fikri Sönmez’e Ağıt”ı kenara ayırayım. “Kıyıda rüzgar, dağlarda pınardı / O yüreklerimizde bir çınardı / Onunla yörede başladı öykü…” sözleriyle başlayan şarkı, “Bir Avuç Şiir”, “Gülyangını Ömrümüz” gibi kitaplarından tanıdığımız Ersin Ergün Keleş’in şiirinden “alaylı” besteci Mehmet Gümüş’ün bestelediği bir şarkı. Ağıt değil, marş. Askerî operasyonla gözaltına alınan, cezaevinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu kaybettiğimiz Fatsa belediye başkanı “Terzi” lakaplı Fikri Sömez’in adını bugüne coşkuyla taşıyor. Dinlerken bunları hatırlıyor ve “yeni” Türkiye’de aslında hiçbir şeyin değişmediğini dehşetle fark ediyoruz. Bugün, seçilmiş belediye başkanları, “seçilmiş kutsaldır” diyenlerce gözaltına alınıyor. 12 Eylül döneminde askerin yaptığını, bugün iktidardakiler yapıyor. Bu anlamda, “Devrim Türküleri”, bir tarih dersi gibi. Bize acılarımızı hatırlatan ama hiçbir zaman yalnız olmadığımızı hissettiren bir ders bu. “Kızıldere”de karşımıza çıkan “Hepimiz birer Mahir’iz / Devrim için can veririz” dizeleri, bunun kanıtı.

“Oğula Ağıt”, yine Timur Selçuk konserinden bildiğimiz bir şarkı. Yıllar sonra Grup Yorum’un “Cemo” albümünde, Havva Karadaş’ın yorumuyla karşımıza çıkmıştı. Bu kez, Sevinç Eratalay yorumuyla, bambaşka bir yere taşınıyor şarkı. Ancak burada, Eratalay’ın da affına sığınarak, kartonetteki bir “hata”yı düzeltmek isterim: Şarkının sözleri, yazıldığı (ya da bilindiği) gibi anonim değil. “İşte Öyle Bir Şey”den “Sevdan Olmasa”ya pek çok mühim şarkının sözüne imza atmış Çiğdem Talu tarafından yazıldı. Talu’nun soldan bakışının nişanesidir bu sözler. Umalım ki albümün yeni baskılarında düzeltilsin bu “hata’”.

Kartonette yazmıyor ama “Ali’yi Gördüm” adlı şarkıda Nurettin Rençber ve Zeynep Karababa, Eratalay’a eşlik ediyor. Bu da albümün sürprizlerinden. Dahası da var ama ben burada susayım, meraklısını albümle başbaşa bırakayım.

Kötü zamanlardan geçiyoruz. Hep birlikte söyleyebileceğimiz türkülere, şarkılara, marşlara ihtiyacımız var. “Devrim Türküleri”, bu anlamda bir yol gösterici. Sevinç Eratalay rehberliğinde eski güzel zamanlara yolculuk yapıyor, o günlerden bugüne bir köprü kuruyoruz. Bunu “birlikte” yapıyor olmak önemli. Yükselen alkışlar ve coşkuyla eşlik eden sesler de… Kim bilir, belki birisinde bizim de sesimiz vardır? Onca konserini izlemiş, dinlemiş, şarkılarına coşkuyla eşlik etmiş biri olarak, bu albüm, biraz da benim. Hadi bencillik yapmayayım: Bizim. “Güzel günlere, hep birlikte” ulaşacaksak dilimizde bu türküler olacak ve gücümüzü onlardan alacağız.

“Eylem Güzeli” ile başladım, onunla bitireyim: “ Yüreğim, yıldızlaşan yumruğum benim / Direnç gülü oldun sen gökyüzünde…” Başta bize bu türküleri yeniden hatırlatan Sevinç Eratalay, onlara ses veren, bugüne taşıyan herkese selam olsun!