Hiranur Vakfı kurucularından Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’nin 6 yaşında evlendirilmesi ve cinsel istismara maruz bırakılmasına ilişkin davanın 6. duruşması bugün görüldü. Dava öncesi açıklama yapan kadın örgütleri adalet çağrısı yaparak “H.K.G. asla yalnız yürümeyecek. Kadınlar kimsenin kölesi olmayacak” dedi. Karar çıkması beklenen dava 23 Ekim'e ertelendi.

H.K.G. davasında yine karar çıkmadı
Fotoğraf: BirGün | İlayda Kaya

İlayda KAYA

BirGün’ün ortaya çıkardığı İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı kurucularından Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G.’yi 6 yaşında ‘evlendirmesi’ ve H.K.G.’nin yıllarca cinsel istismara maruz bırakılması skandalına yönelik davanın beşinci duruşması bugün Kartal’daki İstanbul Anadolu Adliyesi 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.

Gizlilik kararı nedeniyle basına kapalı gerçekleştirilen ve karar çıkması beklenen duruşma öncesi Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, SOL Feminist Hareket ve bazı kadın örgütleri bir araya gelerek adliye önünde eylem yaptı.

Burada konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim şu ifadeleri kullandı: “Bir karar çıkmasını bekliyoruz. Isteriz ki tüm toplumun beklentisi bu yönde olduğu gibi failler ve ortakları hak ettikleri cezaları alırlar ki kadınların ve çocukların geleceği için emsal teşkil eden bir karar olur. HKG kardeşimizin yaşadıkları sadece HKG'nin yaşadıkları değildi. Bu sefer başka bir vakıfta Kuran'a hizmet sorumlularından Ayhan Şengüler'le ilgili bir istismar başvurusuyla ilgili açılmış olan soruşturmanın apar topar kapatıldığını öğrendik. Hem çocuğuna yönelik hem birlikte olduğum kadına yönelik aslında bir istismar sonrasında zorla evlendirme olduğu meselesini açığa çıktığını öğrendik. Her gün bu topraklarda kadınlar ve çocuklar çoğu zaman bir tür dini istismar ederek istismar ediliyor. Çocukların bedeni üzerinde hiç kimsenin söz hakkı olamaz. Ailelerin dahi söz hakkı olamaz. Ayrıca aileden bahsediyorlar. Aileyi kutsuyorlar. Ailelerin içerisinde çocuklarla ilgili bu tür istismara yönelik kararlar alındığında önüne geçecek adımlar atmıyorlar. Aile Bakanlığı, geçtiğimiz haftalarda aile çalıştayları düzenledi. Ülkenin dört bir yanında, seksen bir ilinde kadın örgütlerinden, çocuklarla ilgili çalışma yapan örgütlerden hiçbir temsilcinin neredeyse olmadığı toplantılar gerçekleşti. Bugün nasıl bu davayı tüm toplumdan gizliyorlarsa yaptıkları çalışmaları da yine tüm toplumdan gizlediler.”

"6284’E DOKUNDURTMAYACAĞIZ"

 Ataselim şöyle devam etti: 

"Adalet Bakanı ‘aile hukukunu sil baştan ele alacağız’ diye söyledi. Onların aile anlayışı parlamentoda temsil eden üç vekilli eşlerin olduğu bir sistem midir? Kadınlar sizin köleleriniz olmayacak. Aile hukukundan bahsediyorlar. Sil baştan ele alacağız diyorlar. Bahsettikleri aile hukuku bugün davası görülen bu davadaki gibi çocukların kimi şeyhlere tarikat liderlerine peşkeş çekildiği aileler midir? Bunun olmasına asla izin vermeyeceğiz. Çocukları biz koruyacağız. Her gün kadınlar öldürülürken kadınlar istismara uğrarken yine parlamentoda yer alan bir milletvekili Yeniden Refah Partisi milletvekili ‘6284’ü ayıklayacağız’ diye söylüyor. Ve ardından şöyle ekliyor. Kadınları korumak için yasalara ihtiyaç yok diye söylüyor. Yasama organında bulunup yasalara ihtiyaç yok diyenler kadınları şiddete Mahkum etmek istiyor. Ve kadınların beyanlarını böyle itibarsızlaştıranlar yüzünden bugün aynı şekilde Kur'an'ı koruma vakfındaki Ayhan Şengüler ile ilgili açılmış olan soruşturma kapatılmış durumda. Yeterli delil yok diyorlar. Zaten yaşanan bu istismarların çoğunda tanım olmuyor. Bu yüzden kadınların beyanının esas alınması sürmesi, bu düzeyde hayati öneme sahiptir. Biz bütün istismarların, şiddetin, asıl tanıklarıyız. Bizim söylediklerimiz üzerinden güvensizlik ortamı yaratmaya çalışsalar da 6284 dokundurtmayacağız. Bakın medeni haklarımıza yönelik saldırılar gerçekleştiriyorlar. Medeni kanun, medeniyetle ilgili haklarımız demektir. Ve bunun inançlara, geleneklere, göreneklere insanların kendi dünya görüşlerine bağlı olmaksızın hepimiz için geçerli olan yasalar demektir. Bu yüzden korkmayın. Medeni kanuna asla dokundurtmayacağız. Ve anayasanın iki maddesine yönelik özellikle değişiklik yapacaklarını ifade ediyorlar. Çünkü laik yaşamamızı istemiyorlar. Korkmayın. Anayasaya dokundurtmayacağız Modern haklarımıza dokundurtmayacağız. Hiçbir kadının hiçbir çocuğun asla yalnız yürümemesini bizler sağlayacağız."

KCDP üyelerinin yaptığı eyleme katledilen Helin Palandöken’in babası Nihat Palandöken de destek verdi. 

"BİNLERCE ÇOCUĞUN DAVASI"

SOL Feminist Hareket üyeleri de “Yaşamlarımızı tarikatlara teslim etmeyeceğiz. Karanlığa teslim olmayacağız” yazılı pankart açtı. Üyeler adına konuşan Sol Feminist Hareket’ten Esen Karaküçük de yetkilileri göreve çağırarak “HKG çocukluğu boyunca istismara maruz bırakıldı, çevresi de yalanlarla çevrildi. Ama HKG direndi ve hala mücadelesine devam ediyor. Sakız gibi uzayan bu dava sadece HKG’nin davası değildir. Binlerce işkenceye uğramış çocuğun davasıdır. Tüm çocukların gelecekleri için umut olacak bir davadır” dedi.

SOL Feminist Hareket’ten Sarya Toprak ise özetle şu ifadeleri kullandı: "Basına yansıyan H.Ş. ve D.Ş’nin yaşadığı istismar haberi 4 yaşındaki çocukların yaşamlarına kadar uzanan bu cemaat düzeninin geldiği boyutu tüm gerçekliğiyle haykırıyor. Ensar’da, Aladağ’da, Kulp’ta,Taşkent’te, Hiranur Vakfı’nda ve şimdi de Kuran'a Hizmet Vakfı’nda… Çocukların, kadınların yaşamlarını karartan bu tarikat düzeni her yerde. Anayasa, aile tartışmaları ile Adalet Bakanı’nın ‘Medeni Kanunu sil baştan ele alacağız’, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı’nın ‘Süresiz nafaka kabul edilebilir değil’ açıklamalarına, kadınların katılmadığı, öznesi olmadığı, kadın örgütlerinin yok sayıldığı 81 ilde örgütlenen aile çalıştaylarına yıllardır mücadele ederek kazandığımız haklarımız, yaşamlarımız hedefte. Seçimin hemen sonrasında ÇEDES protokolünden, kadına, kız çocuklarına yönelik şiddet, taciz, tecavüz ve istismar vakalarına, manevi danışmanlığın eğitimden, sağlığa, sosyal hizmet kurumlarında, sığınaklarda yaşamın her alanında yaygınlaştırılmasına, nafaka hakkının, 6284 Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un hedef gösterilmesine, LGBTİQ+ haklarına, eylem ve etkinliklerine yönelik saldırılara, yasakların artışına, Anayasa tartışmalarına, Türkiye tarihinin en gerici ittifakının laikliğin son kırıntılarını da yok etmeyi amaçladığı siyasal islam rejimi inşasının kadınları hedefe alarak hızlandırılacağı çok açık.

"TARİKAT DÜZENİNİ YILLARDIR AKLAYANLARA KARŞI BURADAYIZ"

Seçim öncesi siyasi iktidarın, Cumhuriyet tarihinin en gerici ittifakının gündeme getirdiği; kadınların seyahat etmesini, karma eğitimi yasaklayan, çocuk yaşta evlilikleri, erkek çok eşliliğini olağanlaştıran açıklamalar, ‘başörtüsüne özgürlük’ adı altında kamusal tüm yaşam alanlarında kadınların nasıl giyinmesi gerektiğini tarif ederek tüm kadınlara örtünme zorunluluğu getiren, eğitim, çalışma hakkından, miras, boşanma hakkına kadınların yıllardır mücadele ederek kazandığı tüm hakları Anayasa değişikliği tartışmaları ile hedef alan bir saldırının ne denli büyük boyutta olacağının da işaretiydi. Memleketin her yerini halkın, emekçilerin emeğini, halka ait olanı halkın elinden alıp tarikatlara peşkeş çekenlere, ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyenlere, çocukların yaşamlarını karartanlara ‘çocuğun rızasıdır’ diyerek kol kanat gerenlere, Meclis'te bu karanlığı aklamaya koşup kahkahalar eşliğinde oy verenlere meydan okumak için buradayız. Tarikat düzenini yıllardır ‘münferit’ diyerek aklayanlara karşı ‘Laikliğin ülkesini kuracağız’ kararlılığıyla buradayız. Erkek adalet değil gerçek adalet için bu mücadelenin takipçisi olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz demek için buradayız.

H.K.G.’nin, D.Ş.’nin, H.Ş.’nin yaşadığı karanlığı bir çocuk, bir kadın daha yaşamayacak diye haykırmak için buradayız. Anayasa, aile tartışmaları ile her gün, her an kadınların, kız çocuklarının haklarını, yaşamlarını hedef göstermeye devam ediyorlar. Yoksul halkın inancını sömürerek büyüttükleri bu saltanatın, şirketleşmiş tarikatların bekası için çırpınıyorlar. Bu tarikat düzenini kuranları da, laiklik demekten imtina edenleri de tarih yazacak. 21 yılın her gününde bu suça ortak olmayan, mücadele edenleri de tarih yazacak. SOL Feminist Hareket olarak H.K.G'nin, H.Ş’nin, D.Ş.’nin davalarının, ortak yaşam mücadelemizin peşini asla bırakmayacağız."

"BU DEVRAN BÖYLE GİTMEZ"

HKP üyeleri de “Ortaçağcı gerici cemaatler tarikatlar kapatılsın” pankartı açarak “Cumhuriyetimizin 100. yılında böyle bir dava görüşmesi utanç verici. Bugün bu davada mağdur olan H.K.G.’nin yaşadıkları basında yer almasaydı tepkiler gelmeseydi bu olayda gizli kalmış daha yüzlerce olay gibi bu vahşeti yaşayan kadınlarla birlikte mezarda son bulacaktı. Bizler AKP’nin hukuk bürolarına dönüşen, kararlarını yasalardan, vicdanından değil bir kitap yüzü görmemiş, bir bilimsel bir araştırma okumamuş şeyhlerden, şıhlardan, alan yargı mensuplarından toplum vicdanını rahatlatacak, HKG’yi manevi olarak rahatlatacak bir kararın çıkmasını beklemiyoruz. Çıkan karar da iyi hal indirimi ile ceza düşürülecek ve üç beş yıl sonra diğer tüm kadın katilleri, istismar failleri gibi afla salıverilecekler. Aramızda dolaşmaya başlayacaklar ve başka çocukların başka gençlerin, kadınların ömürlerini talan etmeye devam edecekler. Ülkemizde H.K.G. davası bir sembol oldu. Bugün yüzlerce bu ve benzeri olaylar yaşandı ve bundan sonra da yaşanmaya devam edecek. Bu düzen bu sistem böyle devam ettiği sürece kadınlar, çocuklar katledilmeye devam edecek. Ancak bu devran böyle sür git devam etmeyecek” dedi.

UTANÇ DAVASI BİR KEZ DAHA ERTELENDİ

Davanın 6'ncı duruşmasında da karar çıkmadı. 5'inci duruşmada dosyadan çekilen Kadir İstekli'nin avukatının yerine gelen yeni avukat, savcılık mütalaasına ve dosya esasına dair savunma için ek süre talep etti. Mahkeme heyeti talebi kabul ederek duruşmayı erteledi. Utanç davası 23 Ekim saat 10.00'a ertelendi.

NE OLMUŞTU?

İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı'nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel'in, kızı H.K.G'yi 6 yaşındayken Kadir İstekli’yle evlendirdiğine dair haber ilk olarak 3 Aralık'ta BirGün gazetesinde Timur Soykan'un imzasıyla yayımlanmıştı. Haberde, Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G'nin, 6 yaşından itibaren bir cemaat mensubu ve aynı zamanda komşuları olan bir yetişkin erkek tarafından cinsel istismara uğradığı; 13 yaşında bu kişiyle nişanlanıp 14 yaşında evlendirildiği; 17 yaşında anne olduğu; 18 yaşında ise resmi nikahının kıyıldığı anlatılıyordu.

H.K.G'nin 2021 yılında boşandıktan sonra mahkemeye giderek cinsel istismar davası açması ve hem cinsel istismara göz yummakla suçlanan ailesinin, hem de iddia edilen suçun failinin iddiaları yalanlaması üzerine H.K.G, mahkemeye 6 ve 13 yaşlarında bu kişilerle çekilen nişan fotoğraflarını delil olarak sundu.

Soykan'ın konuyla ilgili yaptığı devam niteliğindeki haberde, bu kez bu fotoğraflar yayımlandı. Haberin ardından olayla ilgili Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştı. Soruşturma sonucunda hazırlanan ve Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede, sanık Kadir İstekli'nin "nitelikli cinsel saldırı" ve "çocuğun nitelikli cinsel istismarı" suçlarından 30 yıldan az olmamak üzere, diğer sanıklar Yusuf Ziya Gümüşel ve Fatıma Gümüşel'in de "çocuğun nitelikli cinsel istismara iştirak" suçundan 18 yıldan az olmamak üzere hapisle cezalandırılması istenmişti.