Habercinin en uzun günü
Kosova Krizi sırasında dünya, “NATO operasyonunun başladığını” NTV ekranlarından Fuat Kozluklu’nun haberiyle öğrenmişti. Fuat canlı yayında bir Sam füzesinin...
Kosova Krizi sırasında dünya, “NATO operasyonunun başladığını” NTV ekranlarından Fuat Kozluklu’nun haberiyle öğrenmişti. Fuat canlı yayında bir Sam füzesinin Makedonya semalarındaki seyrini göstermiş arkasından da “askeri operasyon başladı” demişti.
Fuat Kozluklu 1999 yılında NTV’nin Washington Temsilcisiydi. Yıllık iznini kullanmak için Türkiye’ye gelmişti. Ancak ABD’de görev yapan bir gazeteci olmanın avantajlarını iyi kullanan, gelişmeleri satır aralarından okuyabilen Fuat, Kosova’da bir şeyler olabileceğini hissetmişti. Çalıştığı kurumun yöneticilerine durumu anlatıp bir istekte bulunmuştu:
-Bana bir naklen yayın aracı verin, Kosova’ya gideyim!
Adam izine gelmiş dinlenecek, ama onun yerine sıcak habere gideyim diye ısrar ediyor. Ne denebilir ki?
Al aracı, çek git ne halin varsa gör!
Yıllık izninde çalışmak isteyen “deli gazeteciye” başka ne söylenir?
Fuat Kozluklu Kosova Krizi sırasında bölgede bulunan yerli ve yabancı meslektaşlarına her gün üç dört kez haber atlatmayı başaran “çılgın” bir tempoda çalışıyordu.
Üsküp dışında büyük bir NATO kampı kurulmuştu. Yaklaşık 50 bin sığınmacının yaşadığı büyük bir yerleşim oluşmuştu. Kamp haber kaynıyordu. Orada görev yapan gazeteciler çalıştıkları kurumun yayınlayamayacağı kadar çok haber çıkartabiliyorlardı.
Akşam olduğunda da kamptan ayrılırken “savaş bölgesinde gece keyfi” için randevular kesiliyordu:
-Biz gidiyoruz, akşam Kervansaray’daki Makedon restoranındayız…
-Tamam biz de birazdan çıkarız!
Bir görev günü sonuna yaklaşırken Hürriyet’ten Sebati Karakurt, Milliyet’ten Bilge Egemen ve ben Fuat’ın yayına uğrayıp “eyvallah” demiştik:
-Yemekte çarşıdaki köftecideyiz, bekliyoruz.
Fuat yüzünü ekşitmiş sonra da hınzır bir gülümsemeyle mecburiyetini ilan etmişti:
-Abi ben gece kampta kalacağım!
Sebati beni kolumdan çekerken Fuat’ı şöyle takdir etmişti:
-Yürü baba, bu herif adamı işten kovdurur!
Özellikle yönetici konumda bulunan gazeteciler başka yayın organlarında gördükleri haberlerin hesabını o bölgedeki muhabirlerinden biraz da hınçlı biçimde sorarlar. Bazen de bir haber için yılların muhabirlerini kovarlar!
Sebati bu durumu anlatmak istemişti.
Fuat Kozluklu annesi Remziye Hanım’ın karnından sanki “haberci” olmak üzere dünyaya gelmişti. Haber için canını verebilirdi. Zaten birkaç kez de veriyordu.
Kosova’da Sırp mevzilerinin nerelere kadar yaklaştığını anlatan haberi sunarken az daha bir muhabirin canlı yayında ölümüne tanık edecekti izleyenleri. Mevzileri sadece
-Çabuk oradan uzaklaş, yayını kesiyoruz!
1990’ların başında Cizre’den taksi bagajında çıkabilmişti. Cumhuriyet muhabiri olarak yaptığı haberler yüzünden Özel Tim’in “özel ilgisine” mahzar olmuştu. Tim elemanları Kadoğlu Otelin kapısına kadar gelip soruyorlardı:
-Fuat Kozluklu burada mı?
1989 1 Mayıs’ında Taksim’de Çevik Kuvvet Şube Müdürü Necmettin Yıldırım, “önce gazetecilere” komutunu verince ahşap copla kolu kırılan ilk gazeteci yine Fuat Kozluklu olmuştu.
Fuat, cumartesi akşamı-yani yılın en uzun günü olan 21 Haziran-atv’de ana haberleri okuduktan sonra yüzünün makyajıyla Yeniköy’deki eski yalıya geldi. Yeni kanalı atv’deki ilk görev günüydü. Makyajını sildi. Kendisini bekleyen küçük aile grubunun arasında dünyanın en güzel haberini buldu: Kanal 24’ten Buse Biçer ile nişanlandı!
Yıldız Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümünden mezun olan Buse, Marmara Üniversitesi’nde de medyadaki sermaye değişimi üzerine master yapıyor.
Yirmi kişilik davetli grubu içinde kardeşi Suat Kozluklu dışında hiç gazeteci bulunmuyordu. Kim bilir belki de, nişanlanma heyecanıyla “haber atlarım” diye meslektaşlarına haber veremedi?!
Fuat Kozluklu’nun en uzun günü 21 Haziran aynı zamanda en mutlu tarihini de oluşturuyordu. Büyük bir kanalın en ön vitrininde haber sunduğu gece mesleğin en güzel kızıyla evliliğe ilk adımı attı.