İktidar, yargı ve demokrasiye bir kez daha darbe vurdu. AYM’nin 2 kez hak ihlali kararına rağmen Gezi tutuklusu TİP Hatay Milletvekili Atalay’ın vekilliği düşürüldü. Karar ülkenin dört bir yanında protesto edildi.

Halk iradesine darbe
Can Atalay’ın milletvekilliği düşürüldü. Karar okunurken muhalefet vekilleri protesto etti. (Fotoğraf: AA)

Mustafa BİLDİRCİN

Türkiye, demokrasi tarihinin karanlık günlerinden birini daha yaşadı. Gezi davasında 18 yıl hapis cezasına mahkum edilen ve AYM’nin 2 kez hak ihlali kararı vermesine rağmen tahliye edilmeyen TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında Yargıtay 3. Dairesi’nin kararı okunarak Atalay’ın vekilliği düşürüldü. Tepki çeken karar İstanbul, İzmir, Ankara başta olmak üzere pek çok ilde protesto edildi. Atalay yaptığı açıklamada, ‘‘Kuralsızlık, hukuksuzluk deli gömleğine sığmayacak, hep beraber göreceğiz’’ dedi. CHP Lideri Özgür Özel ise ‘‘Darbe girişimine karşı direneceğiz’’ açıklamasında bulundu. Atalay’ın avukatları milletvekilliğinin düşürülmesi kararına itiraz ederek Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak.

TBMM Genel Kurulu, dün Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ başkanlığında toplandı. TBMM Başkanvekili Bekir Bozdağ kararı okuduğu sırada muhalefet milletvekillerinden kendisine tepkiler yükseldi. Başkanlık divanını işgal eden milletvekilleri Bozdağ’ın önüne ‘Can Atalay’a özgürlük’ dövizleri tuttu. Islıklarla protesto edilen Bozdağ’a Anayasa kitapçığı fırlatıldı.

Düşürülme kararının ardından oturuma ara verildi. Aradan sonra ise ‘çalışma ortamının uygun olmaması gerekçesiyle’ birleşim yarın devam etmek üzere kapatıldı.

Kararı okuyan Bekir Bozdağ’a, CHP Bartın Milletvekili Aysu Bankoğlu Anayasa kitapçığı fırlattı.

BOZDAĞ’A YAPTIRIRLAR

Karar okutulmadan önce önerge aleyhinde konuşan TİP Genel Başkanı Erkan Baş şunları söyledi: "Anayasa’yı ayaklar altına alan bir darbe girişiminin tamamlanmasını izliyoruz. Anayasa’yı tanımadığını belirten Yargıtay’ın kararının Meclis divanında okutulmasını tartışıyoruz. Bu karar tutanaklara girdiği an Meclis Başkanlığı, bakanlıklar, cumhurbaşkanı her şey sorgulanır. Can Atalay milletvekili ise neden hapiste? Değilse neyi düşürüyorsunuz? Can Atalay benim mücadele arkadaşım. Gezi’de de beraberdik. Yaptığı her şeyden onur duyduğunu söyledi. Kurtulmuş okutmadı, Celal Adan, Sırrı Süreyya okutmadı. Bekir Bozdağ okutuyor. Ona yakışıyor çünkü. Bunu ancak Bekir Bozdağ’a yaptırırsın."

BU BİR DEVLET KRİZİ

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın ise şöyle konuştu: "Bir devlet krizi konuşuyoruz. Numan Kurtulmuş bu kararı okutmadı çünkü Meclis’in onurunun korunması gerektiğini biliyor. Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Enis Berberoğlu’nun da vekillikleri düşürüldü ancak iade edildi. Çoğunluğunuz bu kararın okutulmasına yetebilir ama haklı olduğunuz anlamına gelmez. Numan Kurtulmuş adına da üzüldüğümü ifade etmeliyim.

Genel Kurul’un başında gündem dışı konuşmak isteyen milletvekillerine söz verildikten sonra CHP’nin kapalı oturum talebi oylandı ve kabul edildi.  CHP’nin, Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi kararının okutulmasını geciktirmek için kapalı oturum talebinde bulunduğu öğrenildi.

CHP’nin kapalı oturum dilekçesinde Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi kararının okutulacağının 14.55’te öğrenildiği belirtildi. Dilekçede kapalı oturum talebinin gerekçesi için şu ifadelere yer verildi: "Konu, yalnızca bir milletvekilinin seçme ve seçilme hakkının engellenmesi değil, açık biçimde Anayasa’nın ihlal edilmesi ve yüksek yargı organları arasındaki çatışma üzerinden Anayasal düzenin işlemez hale getirilmesidir. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın ihlali anlamına gelen ve ülkemizin ve demokratik rejimin geleceğini tehdit eden bu gelişmeyi değerlendirmek üzere CHP grubu olarak kapalı oturum talep ediyoruz."

Bekir Bozdağ’ın konuşması sırasında Başkanlık Divanına yaklaşan TİP Milletvekilleri Ahmet Şık ve Erkan Baş’ın tepki gösterdiği görüldü. DEM Parti milletvekilleri de elleriyle masaya vurarak protesto etti.  Karara SOL Parti, EMEP ve demokratik kitle örgütlerinden de tepki yağdı.

DEM Parti Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları: Hatay halkının vekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesi siyasi darbedir! Saray’ın talimatıyla alınan bu kararla TBMM tarihine kara bir leke daha bulaşmıştır.

DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş: Halk iradesi bir daha ayaklar altına alındı. Halk iradesinin tanınmadığı sistem demokratik değildir, olamaz. Can Atalay Hatay’lıların vekilidir, iradesidir.

DEVA Partisi lideri Ali Babacan: Başörtüsü yasaklarına, siyasi parti kapatma davalarına karşı başvurduğunuz mahkemeleri ezip geçtiniz. Hakkı savunan yargıçlar sayesinde o koltuklarda oturup hakkı savunan Anayasa Mahkemesi’ni tanımıyorsunuz. Sayenizde artık kanun devleti bile değiliz.

∗∗

TEK ÇARE DEMOKRASİYE SAHİP ÇIKMAK

Yargıçlar Sendikası’nın eski başkanı Prof. Dr. Mustafa Karadağ, TİP Milletvekili Can Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesine ilişkin BirGün’e şu değerlendirmeyi yaptı: “Anayasa Mahkemesinin kararlarına ilişkin Anayasa’nın 153/6 ve 158/3. maddeleri henüz ortada dururken, Yargıtay 3. Ceza Dairesi dahi kendi yetkisini açıklayamazken TBMM’nin Yargıtay kararını okutmakta ısrar etmesi doğrudan Anayasal demokrasiye sıkılmış bir kurşundur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrı ise Türkiye’de tek adam rejiminin ne kadar otokratik, baskıcı ve demokrasiyi, kuvvetler ayrılığı ilkesini ortadan kaldırmaya hevesli hale geldiğinin çok açık bir ifadesidir. Unutulmamalıdır ki Anayasa Mahkemesi kararları Cumhurbaşkanını da bağlar. Cumhurbaşkanının kendisini iki mahkeme arasında hakem görmesi Anayasal olarak kabul edilemez bir cürettir. Bu cüret Anayasa’yı inkâra varan bir cürettir.

Can Atalay’a ilişkin Yargıtay Kararının TBMM’de okutulması TBMM Başkanı ve parlamento çoğunluğunun sadece kendilerinin değil çocuklarının, torunlarının, akrabalarının, arkadaşlarının, partililerinin dahi savunamayacağı bir utanç olacaktır. Nasıl ki Deniz’lerin idamının onaylanmasına oy verenler, idamına karar verenler unutulmadıysa ve utançlarıyla yaşıyorlarsa, tarih, Yargıtay kararının okutulmasını isteyenler ile Can Atalay kararını veren İstanbul 13. ACM ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyelerini de unutmayacaktır.

Unutulmaması gereken bir diğer önemli konu ise yargı krizi olarak adlandırılan bu sorunun siyasi iktidar tarafından adım adım inşa edildiğidir. Sürece dair mahkeme kararlarının tamamı düşünülmüş, planlanmış, talimatlanmış işlerdir. Hukuksuzluğun egemen kılınması, ülkenin krizlerle yönetilmek istenilmesinin tek amacı ise gelir adaletsizliğinin, yoksulluğun, eğitimsizliğin sürdürülebilir olması, hak ve özgürlük gibi kavramların ülke gündeminden tamamıyla çıkarılmasıdır.

Bu sorunların çözülmesi ve demokrasinin korunması için yapılacak tek şey ise hakikate sadakattir, demokrasiye sahip çıkmaktır. Evrensel, hak, eşitlik, özgürlük ve emek temelli hukukun uygulanmasının bir yolunun bulunmasıdır.”