Pazar sabahı kalkacağım ve hiçbir tereddütüm olmadan gidip “Hayır” diyeceğim. İlk iş bu… Bunu yaptıktan sonra üzerime bir rahatlık gelmeyecek. Akşamına ülke genelinde benim gibi düşünenlerin çoğunluk olduğunu göreceğimi umuyorum. Hepimizin buna gereksinimi var. Vasatın, bayağılığın, cehaletin iktidarına karşı, bunca baskıya karşın “Hayır” diyen bir memleketin yurttaşı olmak iyi gelecek bana. Lâkin iktidara yapışan ve bunu bırakmamak için her yolu deneyen modern siyasal İslamcıların ne olursa olsun pes etmeyeceğini de biliyorum.

“Hayır” demek tarihsel bir sorumluluktur. Yola yeniden koyulmak, eşit bir cumhuriyetin yurttaşları olmak için başlangıçtır. “Hayır” diyerek, kısacık ömrümüzde insanlık için doğru bir eylem yapmanın mutluluğuna da erişeceğiz. Gezi çocuklarını unutmadığımızı göstermiş olacağız mesela! Yerin altında can veren madencilere olan borcumuza sadık olduğumuzu kanıtlayacağız. İlericilik gericilik kavgasında toprağa düşen aydınlarımızın izinden gittiğimizi haykıracağız böylece. En önemlisi yarın “kandırıldık” demeyeceğiz. Görünen köy kılavuz istemez.

Uzatacak değilim. BirGün okurunu ikna çabası gösterecek halim yok.

Eğer işler ters giderse ne olur, diye soran çok. Siz görevinizi yapın önce. Mücadele, direnç bitmez.

İnsanlık, “Hayır” diyenlerin sırtında onura erişti.

Başaracağız.