12 Eylül’deki Anayasa referandumunda takınılacak “Hayır” tutumunun esas olarak AKP takıntısından kaynaklandığı, Anayasa değişiklik

12 Eylül’deki Anayasa referandumunda takınılacak “Hayır” tutumunun esas olarak AKP takıntısından kaynaklandığı, Anayasa değişiklik paketinde yer alan düzenlemelerin AKP hedef gösterilerek eleştirildiği yönünde saptamalar yapılıyor. Özetle Hayır Cephesi (HC) “Hayır”ında AKP var diye eleştiriliyor.
Tabii ki, “Hayır”da buram buram AKP var. Değişiklik paketinin hazırlanış sürecine bir bakınız, Meclis’teki tartışmaları ve paketin referanduma götürülme sürecini bir hatırlayınız ve son olarak AKP liderinin ve sözcülerinin referandum kampanyasındaki tutumunu izleyiniz. Göreceğiniz şey, AKP’nin sürecin her aşamasına damgasını vurduğu gerçeği olacaktır.
Alınız hazırlık aşamasını. Sadece bu aşamada olup bitenler bile değişiklik paketinin bir AKP paketi (doğru tanımlamayla AKP Anayasası) olduğunu kanıtlamaya yetiyor.
Anayasalar toplumsal sözleşmelerdir. Anayasalar, toplumun tüm sınıflarının örgütleri aracılığıyla sürece katkı vermesini sağlayan, farklı sınıfların çıkar, hedef ve özlemlerini gözeten en geniş uzlaşmayla hazırlanmalı ve değiştirilmelidir.  Oysa yapılan tam tersi olmuştur. Değişiklik paketi, diğer siyasal partiler, sendikalar, meslek örgütleri, demokrasi güçleri ve tüm muhalefet güçleri sürece katılmadan AKP kurmayları tarafından “ben yaptım oldu” anlayışıyla (hatırlayınız, bu anlayış Anayasa Mahkemesi Başkanı’nca da eleştirilmişti) hazırlanmıştır. DİSK’in “Banayasa” nitelendirmesi bu açıdan çok yerindedir, çünkü AKP’nin  “kendin pişir kendin ye” şeklinde ifade edilebilecek bencilliğini çok açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Şimdi durum bu iken, değişiklik paketindeki düzenlemeler eleştirilirken AKP’yi değerlendirme (konu) dışında tutmak, sorumluluğunu görmezden gelmek mümkün mü?
Hadi, hazırlık aşamasındakileri görmezden geldiniz. Meclis’teki sürece ne diyeceksiniz? İşte size olanlar: AKP, milletvekilleri için “oylama karnesi” bastırmıştır. Oylamanın gizle ve milletvekillerinin özgür iradesiyle olması gerekirken, oylamalarda milletvekilleri parti yöneticileri arasında paylaştırılarak gözetim ve denetim altına alınmıştır. Ayrıca Meclis’teki diğer partilerin maddelerin tek tek referanduma sunulma önerisi ve CHP’nin “tatlandırıcı” diye nitelendirilen maddelerin referandum dışında tutulması önerisi tartışılmaksızın reddedilmiştir.
Bunlar da yetmez diyorsanız, alınız size AKP liderinin referandum kampanyası sırasında yaptığı konuşmalardan çarpıcı bulduğumuz bazı seçmeler:
•Bitaraf olanın bertaraf olacağı tehdit.
•“Hayır” deyip toplusözleşme isteyen toplu sözleşme isteyen memur sendikalarına fırça atılması ve bu tutumun toplu görüşmeden sorumlu Bakan tarafından da sürdürülmesi.
•Paketteki tatlandırıcılar yeterli görülmüş olmamalı ki, toplumun çeşitli kesimlerine seçim varmış gibi bol keseden vaatlerde bulunulması (kampanya sırasında dağıtılan ve dağıtılıcak olan yardım paketleri de cabası) .
Görülüyor ki, benim de dahil olduğum HC’nin değişiklik paketinin içeriğine girmeksizin bile “Hayır”ın temellendirilebileceği çok sayıda gerekçesi bulunuyor. Ayrıca ileri sürülen her gerekçe, AKP’nin antidemokratik tutumu üzerinden üretiliyor.
Aynı şekilde paketin içeriğini ilişkin olarak da “Hayır”ın temellendirilebileceği çok sayıda gerekçe var. Bunların da AKP üzerinden üretildiği çok açık. Ama öncesinde bu ilişkiyi sağlıklı bir şekilde ortaya koyabilmek için, paketin hazırlayıcısı AKP’nin geçmişteki ve bugünkü pratiğini masaya yatırmak gerekiyor. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir özdeyişindeki gibi, AKP’nin demokratik hak ve özgürlükler konusunda sergilediği yaklaşımını ve benimseyip, uyguladığı iktisat politikalarını ortaya koyacak iktidar pratiğinin incelenmesi, pakette öngörülen düzenlemelerin hangi niyetlerle yapıldığını anlamakta katkı sağlayacaktır.
Geliniz, bu tür bir incelemeyi gelecek yazıya bırakalım.