Her şeyin sorumlusu hükümet
Umut Can FIRTINA
İsrail’de Yüksek Mahkeme’nin yetkilerini kısıtlamayı planlayan, ülke tarihinin en sağcı hükümetine karşı yapılan kitlesel protestolar, son yaşananlar sebebiyle askıya alınmış olsa da halk muhalefeti daha da güçleniyor.
İsrail'deki Diyalog Merkezi'nin (Dialog Center) ülke genelinde 620 İsrailli Yahudi ile yaptığı ankete katılanların yüzde 86'sı Gazze'deki Filistinli grupların saldırısından ülke yönetimini sorumlu tutuyor. Vatandaşların yüzde 94'ü de güvenlik zafiyetinin hükümetten kaynaklandığını ifade ederken, yüzde 56'sı İsrail ordusunun Gazze'ye başlattığı savaşın ardından Netanyahu'nun istifa etmesi gerektiği görüşünde.
Ülkedeki protestoların organizatörlerinden iletişimci yazar Margo Sugarman, İsrail halkının yaşananlara ilişkin görüşlerini BirGün’le paylaştı.
Bölge oldukça zor günlerden geçiyor. Yaşananlar bekleniyor muydu?
Hayır, tamamen beklenmedikti. Cumartesi sabahı sirenlerle uyandık, yanlış alarm olduğunu düşündük ancak yine de sığınaklara indik. Çıkıp haberleri izlediğimizde şoka girdik. Şaşkındık, ancak daha önemlisi hükümet ve ordu da şaşkındı.
Hükümete bakış açısı nasıl?
Halk yaşananların sorumlusunun hükümet olduğunu düşünüyor. Ülkenin büyük çoğunluğu, hükümetin Netanyahu’nun hapse girmemesi için yargının altını oymakla uğraştıklarından, Gazze’de olanlardan ve yaşanacak olan saldırının işaretlerinden tamamen bihaber olduklarını görüyor.
Diğer yandan ise, protesto hareketindekiler hiç vakit kaybetmeden ilk günden harekete geçti. Kaybolanlar için bilgi toplamak; Gazze Şeridi’ne yakın bölgelerde yaşayan, hükümet tarafından tahliye edilmesi gerekmediği düşünülenleri güvenli yerlere tahliye etmek; yiyecek, giyecek, ihtiyaç malzemesi sağlamak için güneyde bir merkez kurdular. Tüm bunlar hükümetin yapması gerekenlerdi ancak yapmadı. Genel duygu, hükümet ‘firarda’ ve ülke protestocular tarafından gayet iyi idare ediliyor.
İsrail halkı, Gazze’de yaşananlara dair ne düşünüyor?
İnsanlar cumartesi günkü olaylardan sarsıldılar. Yaşananlar, Yahudilerin hayatlarını kurtarmak için Nazi'lerden saklanmak zorunda kaldıkları Holokost olaylarını hatırlatıyordu. Kimse, İsrail Devleti'nde yaşarken bir daha topluca katledileceğimize inanmamıştı. İsrail'in bin 300 kişiyi kaybetmesi, Türkiye'nin 11 bin 770 vatandaşını kaybetmesine eşdeğer. Bu akıl almaz bir durum. Şu anda her İsrailli tekrar güvende hissetmek, bunun bir daha yaşanmamasını sağlamak, ailelerin ve çocukların evlerinde güvende olduğundan emin olmak istiyor. Bu yüzden bu tür saldırıların bir daha yaşanmaması için orduyu destekliyorlar. Ama neredeyse tüm İsrailliler komşularımızla barış içinde yaşamak istiyor.
Yaşananlar ve ardından Savunma Bakanı Ben-Gvir’in ‘sivilleri silahlandırması’ gibi kararlar, bir arada yaşayan İsrailli ve Arap halkları nasıl etkiler?
Araplar İsrail’in vatandaşları, toplumun birer parçası ve öyle de olmalılar. Bizim komşularımız, doktorumuz, hemşiremiz ve öğretmenimiz. Ben-Gvir gibileri bu ülkenin çoğunluğunu temsil etmiyor, onlar barış için birer tehdit. Tüm bunlar bittiğinde, burada yaşayan herkes güvende hissedecek.