Bu yazıya başlarken niyetim 62. Hükümet programının çalışma hayatına ilişkin değerlendirme ve hedeflerini ele almaktı

Bu yazıya başlarken niyetim 62. Hükümet programının çalışma hayatına ilişkin değerlendirme ve hedeflerini ele almaktı. Hükümet programına biraz baktıktan sonra Garp cephesinde yeni bir şey olmadığını anladım. Bir yazı için yetecek kadar eleştiri konusu vardı. Ama bir kısmı tekrar olacaktı. Hükümet programını tararken aklıma daha ilginç bir fikir geldi: Hangi kavram ve sözcük hükümet programında ne kadar yer alıyor? Özellikle emek ve sermaye dünyasının kavramları ve sözcükleri programda nasıl bir yer tutuyor?

Kısa bir köşe yazısının amacı elbette bir metin/söylem analizi değil. İddialı sonuçlara varmak gibi bir niyetim de yok. Ama hükümet programında yer alan bazı kavram ve sözcüklere ayrılan yerin bir fikir verebileceğini düşünüyorum. Bir tür zihin okuma çalışması diyelim. Belli kavrayışlara ve zihniyet dünyasına ait kavram ve sözcükleri karşılaştırdım. Ortaya yabana atılmayacak bir eğilim çıktı. Daha fazlası bilimsel bir çalışmanın konusu elbette.

Hükümet programının temel kavramlarından biri “yeni Türkiye” olduğu için kavramları “eski” ve yeni” Türkiye olarak tasnif ettim. “Eski” Türkiye’nin kavramları olarak adlandırdıklarım dünün Türkiye’sinde pek revaçta değildi ama “yeni” Türkiye’de de pek yerleri yok anlaşılan.

62. Hükümet programında bazı kavramlar hiç yok. Grev yok örneğin. Zararı yok! Hükümet zaten grevi defterden sildiğini grev ertelemeleriyle gösterdi. İş güvenliği yok, iş kazası ise programda sadece 1 kez yer alıyor. Maden 10 kez yer alırken madenci programda yok. İş kazası programda 1 kez yer alırken yat ve tekneler 3 kez, atık 7 kez, turizm 23 kez yer alıyor. İş sağlığı (işçi sağlığı değil) programda 4 kez yer alırken, piyasa 20 kez yer alıyor. Sendika programda 4 kez yer alırken, şirket 11 kez, işletme 23 kez yer alıyor. İşçi ve memur sözcüklerine sadece 11 kez yer rastlarken, işveren/yatırımcı/girişimciyi 38 kez görüyoruz. Nasıl bir denge ama! Hukuk devletinden 6 kez söz eden program krediden 27 kez söz ediyor. Öncelik meselesi!

Milyonlarca insanı ilgilendiren asgari ücretten programda 4 kez söz edilirken, finans/mali kavramlarına 37 kez yer verilmiş. Sosyal politikadan 13 kez söz edilirken, özel sektörden 37 kez dem vuruluyor. Maaştan 6 kez söz edilirken, teşvik 41 kere teşvik ediliyor. Ne diyelim 41 kere maşallah! Planlama programda 6 kez geçerken, ticaret 54 kez yer alıyor. Gelir dağılımın 2 kez geçtiği programda istikrar 66 kez geçiyor. Bunca gelir eşitsizliğin olduğu bir ülkede bunca istikrar vurgusu manidar değil mi? Ve nihayet yoksulluğun 7 kez geçtiği programda tam 64 kez “yeni” Türkiye’den söz ediliyor. Hükümet programında sıkça yer alan ve kıt kullanılan kavramlar bir zihniyet dünyasının dışavurumu değilse nedir? Dervişin fikri neyse zikri de o değil mi?

Paranın, markanın, piyasanın, girişimcinin, işletmecinin, vizyon ve misyonun, proje ve teşvikin yıldızının parladığı bir “yeni” Türkiye söz konusu. Daha birkaç ay önce 301 madencinin öldüğü, Soma’dan sonra birkaç Soma’nın yaşandığı bir ülkede iş kazasının 1 kez geçtiği bir hükümet programından söz ediyoruz. Torunlar katliamından sonra Başbakan’ın “iş güvenliği birinci önceliğimiz olacak” sözleri geliyor aklıma. Ardından “hükümet programını yazarken aklınız neredeydi” diyesim geliyor.