İMO, depremin birinci yılında konut yapımında iktidarın verdiği sözlerin çok gerisinde olunduğuna ve tespit ettikleri diğer risk ve sorunlara dikkat çekti. Mühendisler, "Kentsel dönüşümde kamu yararı gözetilmeli" dedi.

İMO birinci yıl raporunu paylaştı: Konutların sadece yüzde sekizi bitti
Fotoğraf: DHA

Haber Merkezi

TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO), 6 Şubat depremlerinin birinci yılında çarpıcı veriler içeren bir açıklama yayımladı. Raporda deprem bölgelerinde büyük bir kısmı yandaşa teslim edilen ihale konutlarının tamamlanma oranının düşük olduğuna dikkat çekildi; yer seçimi hatalarından denetim yoksunluklarına kadar birçok soruna dair uyarılar yapıldı. Yapılan açıklamada, “Bu kadar büyük ve yaygın depremler karşısında kayıpları sıfıra indirmek belki mümkün olmayabilirdi fakat ortaya çıkan yıkımın ve kayıpların böylesi dehşet verici seviyelerde olmasının önüne geçmek pekâlâ mümkündü” denildi.

GÖRMEZDEN GELİNDİ

Marmara depremlerinin üzerinden geçen 24 yıllık zaman diliminde atılan adımların, yapılması gerekenlerin yanında son derece zayıf kaldığı vurgulanan açıklamada, “Son yıllarda Elazığ ve İzmir’de meydana gelen göreli olarak sınırlı depremlerde bile ortaya çıkan yıkımın boyutları adeta birer uyarı niteliğinde olmasına rağmen depreme hazırlık konusunda zafiyetler görmezden gelinmiş, sonuçta Şubat 2023 depremlerinin büyüklüğü bahane edilerek yüzbinlerce konutun yıkımı veya ağır hasarlı hale gelmesi ilahi takdirle izah edilmiştir” denildi.

SINIFTA KALDILAR

Afet sonrası arama-kurtarma, yardım ulaştırma, beslenme ve acil barınma ihtiyaçlarını karşılama çalışmalarında kamu gücünün sınıfta kaldığı anımsatılan açıklamada, sonraki aşamalarda da krizin yönetilemediği belirtildi. Deprem bölgesinde devam eden sorunlara ilişkin şunlar denildi: “Geçici yerleşim alanlarının kurulması, enkaz kaldırma işlemleri, ulaşım, elektrik, su, kanalizasyon, haberleşme gibi altyapı hizmetleri, depremin üzerinden aylar geçmesine rağmen sağlanamamıştır. Deprem bölgesinde barınma, beslenme, sağlık, hijyen, içme suyu, eğitim gibi en temel insani ihtiyaçlara yönelik sorunlar hala devam etmektedir. Yıkılmayı bekleyen ağır hasarlı yapılar insan hayatını tehlikeye sokmaya devam ederken, kontrolsüz bir şekilde yürütülen enkaz kaldırma işlemleri çevreye ve insan sağlığına zararlar vermekte, enkaz toplama alanları ise içme suyu kaynaklarını kirletmesi bakımından ciddi riskler oluşturmaktadır.”

Şehirlerin yeniden kurulması, yeni yerleşim alanlarının oluşturulması, konut ve işyeri ihtiyacının karşılanması konularında seçim öncesi verilen taahhütlerin ötelendiği belirtilen açıklamada, yapılan çalışmaların da sağlıklı kentleşme ve güvenli yapılaşma açısından kaygı verici örnekler içerdiği ifade edildi. Son 1 yılda TOKİ tarafından ihalesi yapılmış konut miktarının ise toplamda 108 bin 936 adet olduğu ifade edilen açıklamada, bu ihalelerin toplam bedelinin yaklaşık 203 milyar 974 bin TL olduğu belirtildi. Bunlardan bir kısmının inşasına henüz hiç başlanmadığı belirtilen açıklamada, “Tamamlanma oranı yüzde 70’in üzerinde olan konut sayısı 25 bin 119 adettir. Yani kısa vadede bitirilip teslim edilebilecek konut miktarı TOKİ verilerine göre 25 bin civarındadır. Bu durum siyasilerin geçen yıl verdikleri sözlerin veya ortaya koydukları hedefin ancak yüzde 8’ine tekabül etmektedir” denildi.

∗∗

KAMU YARARI GÖZETİLMELİ

Mühendisler şu önerilerde bulundu:

• Öncelikle sağlam, kararlı ve istikrarlı bir siyasi irade ile kamunun ihtiyaç ve menfaatlerini gözeten, meselelere bütüncül ve bilimsel bakabilen politik bir anlayışa ihtiyaç vardır.  

• Ülkedeki riskli yapı stoku belirlenmeli, yapı envanteri çıkarılarak belirli bir risk sırası ile tüm binaların deprem güvenliğinin belirlenmesi zorunlu hale getirilmelidir.

• Kentsel dönüşümde kamu yararı gözetilmeli, rant odaklı kentsel dönüşüm anlayışı terk edilmelidir. Dönüşüm sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişmenin bir bütünü olarak ele alınmalıdır.

• Mevcut Yapı Denetim Yasası’nın öngördüğü, ticari yanı ağır basan yapı denetim şirketi modeli yerine; mesleğinde yetkin yapı denetçilerinin faaliyetlerine dayalı, meslek odalarının sürece etkin katılımını sağlayacak yeni bir model hayata geçirilmelidir.