Ekonomide 2018 ortalarından bu yana yaşanan krizin en tahrip edici etkisi istihdam ve işsizlikte giderek daha yoğun biçimde ortaya çıkıyor. Büyüme ve sanayi üretiminde yaşanan daralmanın dolaysız sonucu olarak ekonominin yeni iş (istihdam) yaratma kapasitesi geriliyor ve işsizlikte sert bir tırmanış yaşanıyor. Türkiye ekonomisi yüksek enflasyon, işsizlik ve ekonomik durgunluğu bir arada yaşıyor. Sanayi üretimi […]

Ekonomide 2018 ortalarından bu yana yaşanan krizin en tahrip edici etkisi istihdam ve işsizlikte giderek daha yoğun biçimde ortaya çıkıyor. Büyüme ve sanayi üretiminde yaşanan daralmanın dolaysız sonucu olarak ekonominin yeni iş (istihdam) yaratma kapasitesi geriliyor ve işsizlikte sert bir tırmanış yaşanıyor.

Türkiye ekonomisi yüksek enflasyon, işsizlik ve ekonomik durgunluğu bir arada yaşıyor. Sanayi üretimi ve kapasite kullanım oranlarına ilişkin aralık ve ocak ayı verileri ekonomide küçülmenin artarak devam ettiğini gösteriyor. Bunun anlamı işsizlikteki artışın önümüzdeki aylarda da devam edeceği ve Türkiye’nin uzun süre yüksek işsizlikle karşı karşıya kalacağıdır. Türkiye’nin toplumsal yaşamın en vahim sorunlarından biri olan ve etkisi giderek artacak olan işsizlik sorununu bir dizi yazıyla ele almaya çalışacağım.

Farklı işsizlik hesaplamaları

TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması Kasım 2018 sonuçlarına göre Kasım 2017 döneminde yüzde 10,3 olan dar tanımlı (standart) işsizlik 2 puan artarak Kasım 2018’de yüzde 12,3’e yükseldi. Kasım 2017’de 3 milyon 275 bin olan dar tanımlı işsiz sayısı ise bir önceki yıla göre 706 bin kişi artarak 3 milyon 981 bine yükseldi. Yüzde 12,3 işsizlik oranı ve 4 milyona yaklaşan işsiz sayısı yeterince vahim olmasına rağmen işsizlikteki tablo ne yazık ki daha da iç karartıcıdır.

Tıpkı enflasyon verilerinde olduğu gibi işsizlikte de verilerin gerçeği ne kadar yansıttığı sorusu haklı olarak ve sık sık gündeme geliyor. İşsizliğin gerçek boyutlarının ne olduğu sorusu soruluyor. Bu çerçevede TÜK tarafından açıklanan standart işsizlik oranı ve sayıları yanında alternatif işsiz sayıları ve oranları da gündeme geliyor.

Geniş işsizlik veya geniş tanımlı işsizlik olarak ifade edilen bu oranlar bir süredir daha yaygın biçimde kullanılıyor. Çeşitli iktisatçılar ve kurumlar alternatif işsizlik oranlarını da hesaplayıp açıklıyor. DİSK-AR uzun yıllardır genişletilmiş işsizlik oranlarını hesaplıyor ve aylık İşsizlik ve İstihdam Raporu ile açıklıyor. TİSK bir süre genişletilmiş işsizlik oranlarını hesaplayıp açıkladı ancak daha sonra bu hesaplamadan vazgeçti. CHP de zaman zaman geniş tanımlı işsizlik oranlarını açıklıyor.

DİSK-AR Kasım 2018 için geniş tanımlı işsiz sayısını 6 milyon 646 bin ve geniş tanımlı işsizlik oranını ise yüzde 19,3 olarak hesapladı. CHP geniş tanımlı işsiz sayısının 7,5 milyona yaklaştığını açıkladı. İktisatçı Mahfi Eğilmez ise geniş işsizlik oranının yüzde 17’yi geçtiğini yazdı. TÜİK’in dar tanımlı/standart işsizlik oranı yüzde 12,3 iken, çeşitli iktisatçılar ve kurumlar tarafından açıklanan geniş tanımlı işsizlik oranları yüzde 17 ile yüzde 19 arasında değişiyor. Peki, bu ciddi farkın nedeni nedir?

Her şeyden önce geniş tanımlı işsizlik oranı ve sayılarının da TÜİK verilerine dayandığını belirtmek lazım. Geniş tanımlı işsizlik verileri aslında TÜİK hanehalkı işgücü araştırması içinde örtük olarak var ve oradan hesaplanıyor. TÜİK dar tanımlı işsizlik yanında tarım dışı işsizlik, kadın işsizliği, genç işsizliği, öğrenim düzeyine göre işsizlik gibi pek çok işsizlik türünü de açıklıyor. Ancak geniş tanımlı işsizliği ayrı bir oran olarak açıklamayı tercih etmiyor. Örneğin ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu ise standart işsizlik yanında geniş tanımlı işsizliği de düzenli olarak açıklıyor.

Dar tanımlı işsizlik nedir?

Dar tanımlı ve geniş tanımlı işsizlik arasındaki fark hesaplama metotlarındaki farktan kaynaklanıyor. TÜİK işgücü araştırmasını yaptığı dönemi içinde istihdam halinde olmayan (kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiçbir işte çalışmamış ve böyle bir iş ile bağlantısı da olmayan) kişilerden iş aramak için son 4 hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan 15 ve daha yukarı yaştaki kişileri işsiz olarak tanımlıyor. 2014 yılı öncesinde iş arama kriterinde “son 4 hafta” yerine “son 3 ay” kullanılmaktaydı.

Öte yandan TÜİK, referans dönemi içinde yevmiyeli, ücretli, maaşlı, kendi hesabına, işveren ya da ücretsiz aile işçisi olarak en az bir saat bir iktisadi faaliyette bulunanları istihdamda kabul ediyor. TÜİK bir iş ya da meslekte bilgi veya beceri kazanmak amacıyla belirli bir menfaat (ayni ya da nakdi gelir, sosyal güvence, yol parası, cep harçlığı vb.) karşılığında çalışan çıraklar ve stajyer öğrencileri de işsiz değil çalışan olarak kabul ediyor.

TÜİK tarafından açıklanan standart (dar tanımlı) işsizlik oranı ve sayısı bu ölçütlere göre saptanıyor. Bir diğer ifadeyle son dört hafta içinde iş aramayanlar ama beş hafta önce iş aramış olanlar işsiz sayılmıyor. İş arayıp bulamayan ve iş bulmaktan ümidini kesenler, iş aramayıp ama çalışmaya hazır olduğunu söyleyenler de işsiz sayılmıyor. Buna karşılık, araştırmanın yapıldığı tarihte en az 1 saat iktisadi faaliyette bulunmuş olanlar ve yol parası, cep harçlığı vb. bir gelirle çalışanlar, çıraklar ve stajyerler istihdamda da kabul ediliyor.

TÜİK’in dar tanımlı işsizlik oranı ve işsiz sayısı bu kriterlerle sınırlı ve ciddi kısıtlar taşıyan bir veridir. Genel bir eğilim vermekle birlikte işsizliğin ve istihdamın çeşitli boyutlarını ortaya koymaktan ve işgücü piyasalarındaki gerçek durumu yansıtmaktan uzaktır. Bu nedenle istihdam ve işsizlikle ilgili gerçek durumu anlamak için daha katmanlı ve ayrıntılı analizlere ihtiyaç duyuyoruz. Haftaya ele alacağımız geniş tanımlı işsizlik hesaplaması bunlardan biridir.