Galatasaray Lisesi’ni İHL›si, binasını da AKP›li yandaşa AVM yapmak üzere peşkeş çekmek isteyenlerin başlattığı kampanyaya karşı yazdığım yazıya değerli dostum Ali Kankotan bir ileti göndermiş. Diyor ki;

“Otokrasi, anakronik bir saray kültürü ve de saray çevresi yaratmanın peşinde.
Saray kültürüne karşıtlığın ocağı olan, Tevfik Fikret’in yolundan giden vicdanı ve irfanı hür Galatasaray’a ve Galatasaraylılara saldırmak haset değil, somut bir projedir.

Kültürel saldırılar, savaşın bir başka yüzüdür; adamlar iki yüzyıllık bir karşıtlığı büyük bir zafere çevirmenin “tam zamanı” geldiğini düşünüyorlar. Biz ise kendi içimizde amip bölünmesini taklit ediyoruz. Eloğlu, tam gaz iç savaşa hazırlanıyor; biz de Erdal Bey’ in dediği gibi” birbirimizi yemeye...”

Rahmetli Erdal İnönü’ye garson “ne yersiniz?” diye sorduğunda “birbirimizi!” sözü o dönemin en anlamlı esprisi olmuştu...

Aslında 12 Eylül sonrası ülkenin bir an önce demokrasiye dönmesi için yoğun mücadele veren SHP’nin, bir yandan faşist cuntayla mücadele ederken, diğer yandan hiziplerin parti içi koltuk sevdasıyla da meşgul edilmesi, bunlarla birlikte Ecevit’in DSP’yi de kurması sol siyasi gücü bölüyordu…

Bu durum faşist iktidarın varlığının sürmesine ve demokratik reformların gerçekleşmesine engel oluyordu.

Erdal İnönü’nün “SHP’nin yükselişinin önünün kesilmesini, sosyal demokratların birbirini yemesine” bağlaması, o dönemin en gerçekçi tespitlerinden biridir…

Bu doğru teşhis sonrası 1986 Eylül’ünde görev aldığım Genel Sekreterliğim döneminde, solda mücadele eden devrimcilerle Atatürk ilkeleriyle özdeşleşmiş insanları ayırım yapmadan bir araya getirerek yeni bir örgüt yapısı oluşturdum...

Öncelikle parti içi hukuk ve demokrasi işletildi. Deneyim, liyakat ve yeteneğe değer verildi. Sürekli eğitim vererek gençler ve deneyimli kadroların kucaklaşması, ideolojik bilinçlenme, parti içi hukuk ve özgürlük ortamı genişletildi...

Örgütlü yaşam kültürü gelişti. Yeni projeler yaratıldı!

Beldelerden başlayarak, ilçe, il örgütlerinin gözetiminde parti üyelerinin dayanışması ve iktidar olma iddiası güçlendirildi...

Söz ve karar hakkının üyeden Genel Başkan’a doğru çıktığı bir yapı oluşturuldu.

Parti ilkelerinden hiç taviz verilmedi!

Sokaklar, alanlar, mahalleler ve köylerde basmadık yer bırakmadı. Sözel muhalefet yapılmadı ve her şeye baştan karşı çıkılmadı! Yanlışın yerine konulması gereken doğru da gösterildi. İşkence görenlerin, ezilenlerin, mağdurların kısaca hep halkın yanında olundu! SHP, ilkeleri etrafında birleşmiş bir kadro hareketine dönüştü…

Heyecanlandıkça güçlendi. Başardıkça umut oldu! Tüm üyeleriyle Faşist Cunta’ya kafa tuttu! Demokratik açılımları hızlandırdı. İnsan hakları ve özgürlüklerin oluşması için çalıştı. Önce, 1987 siyasi yasakların kaldırılmasını sağladı. 1987 seçimlerinde ana muhalefet Partisi oldu! “Limon gibi sıkılmayın” sloganıyla Sosyalist Enternasyonal’den en başarılı kampanya ödülünü aldı! Sonra 1989 Yerel Seçimlerı’nde birinci parti oldu! Yereldeki başarı 1991 seçimlerinde kurulan DYP/SHP koalisyon Hükümetinin kurulmasını sağladı! Yılların DP/CHP düşmanlığını ortadan kaldırarak, köylerde ayrılmış kahveler birleştirildi, birbirilerinden kız alıp vermelere başlandı!

1986’da kurulan SHP, tam bir sosyal demokrat partiydi.

Kimliğini saklamadı. Taviz vermedi. Gizli ittifaklar yapmadı. Sağcılaşmaya heveslenmedi. Akçalı işlerle uğraşmadı! Muhalefet “yapıyormuş” gibi davranmadı! Dürüst oldu!

Doğru yönetilerek 5 yıllık sürede yerel ve genelde iktidar olabilmeyi başardı!

Çünkü kararlı duruşu halka güven vermişti!

Kürtlerle Türkleri, Alevilerle Sünnileri birleştirdi. Tüm farklılıkları kucakladı!

Laik demokratik Cumhuriyetin temel ilkelerine, eşitliğe, evrensel insan hak ve özgürlüklerine ve de sosyal hukuk devletine inandı!

Kürtleri ve Alevileri inkâr eden politikalara karşı durdu!

Bu nedenle SHP, siyasi tarihimizde en başarılı sol parti unvanını aldı!

Çözüm diyenlere; CHP›nin önünde SHP modeli var. Koltuk sevdası olmayanların, alanlarda sokaklarda eylem yapmaktan korkmayanların, kararlı, cesur ve demokrasi aşığı insanların ufkunu açacak başarılı bir model!

CHP önce, kendi içinde tüm üyeleriyle ayırımsız el sıkışmalı. İlkesine dönmeli. Hedefini belirlemeli. Ve cesaretle alanlara çıkmalıdır!

CHP’nin çıkış yolu SHP modelidir!