Dün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ydü. Türkiye’de de kutlandı. Bu vesile siyasiler nutuklar attı.

Her zaman olduğu gibi iktidar ve muhalefet hamaset yaptı.

Kadının kutsiyetinden bahsettiler. Kadına yapılan yatırımları övünerek anlattılar.

Yani medyada hep erkekler konuştu!

Ama meydanlarda, sokaklarda gerçekleri anlatan, şiddete karşı çıkan, ölmek istemedikleri haykıran kadınları hiç dinlemediler!

***

Oysa aynı gün, bir gazetenin son dakika haberine göre; “Antalya’da 4 aydır kayıp olarak aranan 20 yaşındaki Mervenur Polat’ın, bir evin çatı katında folyaya sarılı olarak ölü bulunduğu, zanlı Cüneyt Akyol’un, “cesedi babasının evine kurye ile götürdüğü” bilgisi yer alıyordu…

***

8 Mart’taki diğer bir gazetede ise; Ankara’da tartıştığı karısını, 4 çocuğunun gözü önünde boğazından bıçaklayarak öldüren katil eş…”

Ve 3 yıl önce boşandığı, defalarca yargıya şikâyette bulunduğu eski eşi tarafından 5 yaşındaki çocuğu önünde öldüresiye dövülen kadının, haberleri vardı!

***

Yine gazetelerde; 92 yaşındaki kadına tecavüz ettikten sonra öldüren kişinin vahşetini okuyanlar insan olmaktan utanır hale gelmişlerdi!

Hele hele yetkililer ve siyasilerin yaşlı bir kadının başına gelenleri araştırmak yerine, katilin elindeki 3 hilalin soruşturmasını yapmaları tam bir skandaldı!

***

Yani Türkiye; 3 saatte 3 kadının öldürüldüğü dünyada en fazla kadının katledildiği bir ülke haline geldi…

Vahim olansa cinayetlerin durmaması!

Nedeni; iktidarın “kadın erkek eşit değildir” siyaset anlayışı!

Bu anlayış, yargı ve kolluk güçlerinin davranışında kadınlar aleyhine tavır gelişmesine sebep oluyor!

***

Gerçek böyle olunca; 2021 yılının ilk 65 gününde, 67 kadının öldürülmesi sürpriz olmuyor…

***

AKP iktidarının uyguladığı politikalar yüzünden ülke sosyolojik çürüme içine girdi…

Her gün aşağılanan, ayrıştırılan ve dine dayalı bir yaşam biçimi için zorlanan toplum, tam bir travma yaşıyor!

Ekonomik çöküntü, işsizlik, gelecek kaygısı, yandaşın kollanması, hak, hukuk ve adaletin oluşmayacağı kanısı, kaynakların paylaşılmasındaki eşitsizlik ve yoksulluk kadın cinayetlerini yoğunlaştıran nedenler oldu!

***

AKP iktidarı döneminde 7600 kadın öldürüldü. Cinayetler 2002’ye göre %1400 arttı!

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2020 verilerine göre;

Türkiye’de yıl boyunca 300 kadın öldürüldü, 171 kadın ise şüpheli şekilde ölü bulundu.

***

Ezel Buse Sönmezocak’ın makalesine göre; Türkiye’de fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalan her 100 kadından 89’u, maruz kaldığı şiddeti herhangi bir resmi kuruma bildirmemiştir.

Türkiye’de her 1000 şiddet vakasından yalnızca 7’sinde, fail aleyhine mahkûmiyet kararı verilmektedir. Yani geri kalan tam 993 cinsel şiddet faili toplumda serbestçe yaşamına devam etmektedir!

***

2020 yılında şikâyet edip uzaklaştırma veya koruma kararı alan kadınlardan 23 öldürülmüştür.

Zaten istatistiklere göre son üç yıldır kadınlar, şikâyet ettikleri erkekler tarafından öldürülüyor!

Yani kadınlar katilerini devlete bildiriyorlar.

Devlet onları ne yazık ki koruyamıyor…

***

Bu vahim tabloya rağmen kadınları koruyan İstanbul Sözleşmesi’nin iptali için AKP iktidarıyla Şeyhülislam edalı Diyanet Başkanı büyük çaba gösteriyorlar…

Hatta Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’le Erdoğan’ın görüşmesinde bile İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılacağı açıklaması yapılmıştı.

***

“Kadın, erkeğin kölesidir.” Diyen anlayış, adeta kadına karşı işlenen şiddet ve öldürme eylemlerine müsaade eden bir tavır sergiliyor!

Oysa Türkiye’de kadına yönelik şiddet, taciz ve öldürmelere karşı erkeklerin kadınların yanında yer alması lazım!
Ancak böylece özgür ve eşit bir dünya yaratılması mümkündür...

Sadece bir gün değil 365 gün kadına saygı ve kadınla eşit bir duruş sergilenmelidir.

***

8 Mart Emekçi kadınlar gününü demokratik bir Türkiye özlemiyle kutluyorum.