Lütfü Karadağ 102 yaşında…

Yüz Yıllık Yolculuk bitti

Lozan Mübadelesi’nin yaşayan en büyük tanığı Lütfü Karadağ 18 Kasım 2016 günü hayata gözlerini yumdu. Birkaç yüzyılı ayakta devinmiş çınarlara “anıt ağaç” deniliyor. Lütfü Ağabey de rahatlıkla bu kategoriye girecek nitelikteydi. Hem çınar, hem de anıt!

1914’de Yunanistan’ın Yanya kentinde dünyaya geldiğinde babası Ziraat Bankasının bölge müdürü olarak görev yapıyordu. Yanya, Osmanlı İmrapatorluğu’dan Yunanistan’a geçtikten sonra 10 yıl daha Karadağ ailesi bölgedeki Türklerle birlikte Yanya’da yaşamaya devam ettiler.

30 Ocak 1923’te imzalanan Lozan Anlaşması sonrasında doğup büyüdüğü topraklara veda edenler arasına Lütfü Karadağ da katılacaktı.

2014 yılında onunla birlikte doğduğu kente yolculuk yapıp, birlikte gidip dönme şansına sahip oldum. Yanya’da doğduğu evi bulduk. Bahçe içinde iki katlı büyük yapı artık Yanya Belediyesinin Arkeoloji Dairesine aitti.

Lozan Mübadilleri Vakfı’nın düzenlediği “Mübadil Buluşmaları” (gezi değil) adlı organizasyonun ekseninde Lütfü Karadağ vardı. Onun doğduğu kentte 100. yaşını kutlayacaktık. Ben de bu seyahati baştan sona filme alarak “Yüzyıllık Yolculuk” adlı bir belgesel haline getirip (artık kapanmış olan)+1 TV ekranlarında getirecektim. Lütfü Ağabey’in hikayesi “Zaman Mekan İnsan” kuşağının ilk bölümü olmuştu.

Yolculuk boyunca pırıl pırıl belleğiyle durmaksızın anlatmıştı. Babası Yanya ve çevresinde yaşayan Türkleri Mübadele yolculuğuna hazırlayan komitenin başkanı idi. Mübadele’nin denizlerdeki simgesi olan Gülcemal gemisi Anadolu’ya gidecek Türkleri almak için Adriyatik sahilindeki Preveze’ye geldiğinde valizleriyle sıra olanların arasında Karadağ ailesinin köpeği de vardı. Lütfü Ağabey bu detayı hiç unutmuyordu:

-Köpeğimizi orada bırakmadık, bizimle Pendik’e geldi!

Mübadil Buluşmaları’nın her zaman en özel konuğu Lütfü Karadağ oldu. Yunanistan’a yapılan bütün yolculuklarda yer aldı. Yunanistan gelen delegasyonları karşılayanlardan birincisi de Lütfü Karadağ oldu.
Kolay değildi 20. Yüzyıla baştan sona tanıklık etmişti. Hem de büyük bir felaketin tam ortasında yer alarak.

O tarihe kadar “mübadele” insanlar için kullanılmayan bir kelime idi. Sözlük karşılığı “hayvan ve mal değiş tokuşu” olan “mübadele” 30 Ocak 1923’te imzalanan anlaşmayla ilk kez insanları da kapsar hale geldi. Yunanistan’ta yaşayan 500 bin Müslüman ile Anadolu’ta doğup büyümüş 1.5 milyon Rum “bir daha dönmemek üzere” anavatanları terk edeceklerdi.

Daha ilk maddede geri dönüşlerin önü kesilmişti:

MADDE 1- Türk topraklarına yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyrukluların, Yunan topraklarına yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyrukluların 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak mecburi mübadelesine girişilecektir.

Bu kimselerden hiç biri Türk Hükümetinin izni olmadıkça

Türkiye’ye ya da Yunan Hükümetinin izni olmadıkça Yunanistan’a dönerek oraya yerleşemeyeceklerdir.

Lozan Mübadilleri Vakfı 2000 yılından itibaren düzenli olarak geldikleri topraklara seferler düzenledi. Eski yaşam alanları bulundu. Anadolu’dan göçmüş olanlarla kucaklaşmalar yapıldı. Barış ve dostluk köprüleri oluşturuldu. Savaşların en faturasını onlar ödemişlerdi. Barışın değerini de en iyi onlar biliyorlardı. Bu neslin en başında da Lütfü Karadağ yer alıyordu.

Yunanistan’da doğduğu için ona “Birinci Kuşak Mübadil” deniliyordu. Lütfü Ağabey Birinci Kuşağın da “Birincisi” idi!

Şaşırtıcı bir enerjiyle 15-20 saatlik otobüs yolculuklarına gözünü kırpmadan katılıyordu. Belgesel çekimi sırasında ona özel sorular da sordum. Mesela nasıl beslendiğini, nasıl bir diyet uyguladığını?

Lütfü Ağabey “ben yeşillik, sebze falan pek yemem” dedi:

-Sakatat severim!

İçki-sigara gibi alışkanlıkları var mıydı?

-Gördün sen de akşamları iki duble rakı içiyorum hâlâ…

-Peki sigara içtiniz mi?

-Yaa sorma içiyordum. Bir gün derin bir nefes çektim, birden öksürük başladı, ölüyorum zannettim. O gün bıraktım sigarayı.

-Kaç yaşındaydınız o zaman?

-Doksan!

Bu söyleşi onun 100. yaşı için yapılıyordu. Yayınlanacağını da biliyordu. O yüzden ekleme yapmayı ihmal etmemişti:

-Ben bunları yaptım, yapıyorum diye herkese de tavsiye etmiyorum.

O uzun ve yorucu yolculukların akşam yemeklerinde Lütfü Karadağ mutlaka mikrofonu eline alır birkaç türkü söyler, sonra da gençlere taş çıkartan danslar yapardı. Sanki Mübadelenin acısını çıkartmak istiyordu. Bunu yaptı da… Onun uzun yaşamı, başlı başına bir direniş olarak kabul edilmelidir.

Lütfü Karadağ 18 Kasım 2016 Cuma günü Eskişehir’de kızı Tülin Karadağ Eldener’in evinde hayata gözlerini kapadı. 20 Kasım 2016 Pazar günü (dün) Maltepe Camiinden öğle namazını takiben, 1923’te Gülcemal gemisiyle geldiği Pendik’te toprağa verildi.

-Yüzyıllık Yolculuk bitti!