Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık, Karabük’te meydana gelen sel bölgesindeki “incelemelerinden” sonra yaptığı açıklamada, “Saha gözlemlerimizde çok majör bir problemimiz yok. Yıkılan binaların dışında çok majör bir olayımız yok. Ev ve işyerlerine sular girmiş ama onlar da çok kısa sürede temizlenecek durumda” demiş.

Bakanlığa atandığı günden beri bu tür gaflarıyla gündeme gelen Sayın Yanık, sel felaketi yaşanan yerde konuşurken, anlaşılır bir Türkçeyle “Önemli bir sorun yok” diyememiş; Fransızca özentisiyle “Majör problem yok” demeyi yeğlemiş. “Yok” yerine “absent” (apsan) da diyebilirdi. Buna da şükür!

AKP’nin halka yukarıdan bakan kibirli yöneticileri, iyi yetişmiş Cumhuriyet aydınlarından “elitler” diye söz etmeyi pek severler. Bunu söylerken de sözcüğü, “aşağılamak” amacıyla kullanırlar. Gerçekte “elit” olabilmek, bir düzey ve nitelik işidir.

Peki, Bakan Yanık’ın Karabük’te kullandığı “havalı” sözcükleri nasıl niteleyeceğiz? Bunun “halk dili” olmadığı kesin. Yoksa böyle afili konuşarak kendisi de “elit” görünmeye mi çalışıyor?

Sizi bilmem ama ben Derya Hanım’dan “majör problem” sözünü duyunca, MFÖ’nün ünlü şarkısını mırıldanmaya başladım:

“Majörler tükendi, minörlere yolculuk…”

Siz “majörler”in yerine AKP’yi koyarak da söyleyebilirsiniz şarkıyı!

***

CUMHURİYET’TEN TÜRKÇE GÖRÜNTÜLERİ

Cumhuriyet gazetesinin 60 yıl önceki özenli Türkçesini çok arıyorum! Yazım Kılavuzu kullanmaya bile gerek görmezdik o yıllarda. Gazetenin makalelerini ve haberlerini okumak yeterdi bize. Sözcüklerin doğru yazım biçimini oradan öğrenirdik çünkü. Cumhuriyet’in düzeltme biriminde usta yazarlar, değerli ozanlar çalışırdı. Bundan dolayı da çok güvenirdik gazetenin diline.

Oysa şimdi öyle mi?

Hem eski düzeltmenler yok hem yazıp çizenler öğrenmeye istekli değil!

***

“Yıl” ve “tarih” kavramları üstüne sayısız yazı yazdığımı; pek çok yazarımızın bu iki kavramı karıştırdığını örneklerle gösterdiğimi anımsıyorum. Ama gazetecilerin okumaya ve öğrenmeye ne vakitleri ne istekleri var!

2 Temmuz 2022 tarihli Cumhuriyet’te Uğur Can imzasıyla yayımlanan “Sivas Katliamı’nın yıldönümünde iki büyük edebiyatçının mektuplarını yayımlıyoruz” başlıklı yazıdan bir tümce:

“33 aydın ve 2 otel görevlisi 2 Temmuz 1993 yılında gericiler tarafından diri diri yakıldı.”

Bir kez daha uyarayım: “2 Temmuz 1993 yılında” diye bir ifade olmaz! Çünkü ay ve gün belirtilen zaman dilimlerinde “yıl” değil “tarih” sözcüğü kullanılır. Ne yazık ki anlı şanlı köşeyazarlarımız bile yapıyor bu yanlışı!

***

Aynı tarihli Cumhuriyet ‘te, “ABD’li Senatörden Türkiye açıklaması: Kızdıracağımız kararlar aldık” başlıklı haberin sunuş tümcesi şöyle:

“ABD’li Demokrat Chris Murphy, gündeme ilişkin konuları Yunanistan’da faaliyet yürüten Ta Nea gazetesine değerlendirdi.”

Bir holdingden ya da fabrikadan söz etmiyoruz. Ta Nea, Yunanistan’ın en önemli günlük gazetelerinden biri. 1931 yılından beri çıkıyor. Gazete için kullanılan “faaliyet yürüten” ifadesi uygun düşmemiş. Doğru ifade, “Yunanistan’da yayımlanan Ta Nea gazetesi” olmalıydı.

***

NEDEN ÜNLEM?

“İmam hatibe gitmeyen ölsün mü!”

10 Ocak 2022 tarihli Cumhuriyet’te Barış Terkoğlu’nun köşeyazısının başlığı böyle.

Tümcenin sonundaki yazım imine takılıyor gözüm. Bunda bir yanlışlık yok mu? Soru içeren tümcede neden ünlem imi kullanılmış?

Ben böyle düşünürken, baktım, bilgisayarımdaki Türkçe Sözlük yazılımı da uyarıyor:

“Noktalama hatasını düzelt!”

Uyarmakla da kalmıyor, “ünlem” yerine gelmesi gereken yazım imini de kendisi gösteriyor: “?”

Yazım imlerinin yerli yerinde kullanılması, düşüncemizin doğru algılanmasını sağlar.

***

“GÜRUHLAR” OLUR MU?

“Kadınlar bayram günü sokakta bir başlarına yürüyemez hale geldi. Güruhlar halinde gezen, aralarında tek kadın olmayan, çevreye en ufak bir saygı ve duyarlılık göstermeyen genç erkek kalabalıklar toplu ulaşım araçlarını teslim aldılar…”

Nilgün Cerrahoğlu, 8 Mayıs 2022 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki “Hepimiz Irkçı mı Olduk?” başlıklı köşeyazısında böyle diyor. Tümcede geçen “güruhlar” sözüne mim koydum!

“Güruh”, aşağı görülen, küçümsenen topluluk anlamımda Farsça kökenli bir sözcük. Topluluk adları çoğul nitelik taşır. Yani ayrıca “-ler / -lar” eki almazlar. Nilgün Hanım, güruh halinde gezenler” deseydi daha doğru bir dil kullanmış olurdu.

Arapçadan dilimize girmiş “beyanat, mevduat, mühimmat, takibat, tahkikat, tahribat, sevkiyat…” gibi “-at”la biten sözcükler de çoğul niteliktedir. Bunlara da “-ler / -lar” çoğul eki takılması yanlıştır.

***

MÜJDAT GEZEN’DEN TÜMCELER

Müjdat Gezen’in Türkçesi üstüne konuşmak istemiyorum artık. 30 Mayıs 2022 tarihli Cumhuriyet’teki “İmam Nikâhı” başlıklı yazısından yorumsuz birkaç tümce aktarıp geçeceğim:

-“Çok zeki, çok çalışkan, çok bilgili, çok dürüst, çok iyi bilim adamı adamıydı Yaşar Nuri Öztürk.”

-“Yine bir konferansta aydın bir kitlenin davetinde konuşacak. Konuşma başlamadan evvel biri soruyor: “Hocam kısmet duası nedir?”

Bu da 13 Haziran 2022 tarihli “Savaş ve Barış” başlıklı yazısından bir alıntı:

“Ben insanları ve de toplumları dinime, dinine, ırkına, rengine göre ayırmam.”

Başka söze gerek var mı?

***

HAFTANIN NOTU

AKP’Lİ SİYASETÇİLERİN ÖZLÜ SÖZLERİ!​

Hani İstanbul seçimlerini iptal ettirmek için söylediği “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şey oldu” sözüyle tarihe geçen bir AKP yöneticisi (Ali İhsan Yavuz) vardı ya…

Yeni Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi de onu aratmayacağa benziyor.

Kirişçi’nin Marmaris yangını sırasında kurduğu şu tümce de “AKP’den Özlü Sözler” kitabına girdi:

“Yangında kontrolsüzlük yok ama kontrol altına alınmış gibi bir yangın da sözkonusu değil.”

majorler-tukendi-minorlere-yolculuk-1036716-1.