ADALET Yürüyüşü 22. gününde!..

Maltepe’ye yaklaştıkça yurttaşların katılımı artıyor.

On binler yürüyor…

Özellikle kadınların coşkuyla yürümeleri, gençlerin olayı sahiplenmesi gerçekten görülmeye değer!..

Yürüyüş içinde herkes var.

Yaşlısı genci, kadını erkeği…

Engellisi, emekçisi, sanatçısı, işçisi, emeklisi, esnafı, öğrencisi herkes!..

•••

Katıldığım yürüyüş sırasında gözlemlediğim önemli bir konuyu aktarmak isterim.

Günlerdir zor koşullara rağmen bıkmadan, yorulmadan tüm ülkenin dikkat ve heyecanla bu yürüyüşü izlemelerinin altında yatan neden “insanların ortak duygularda birleşme özlemi…”

Farklı kesimlerden gelen, değişik ideallere sahip olan insanlar bir konuda birleştiler.

ADALET!..

Kimlikleri, eğitimleri, ekonomik düzeyleri, yaşam standartları, kültürleri, yaşları, cinsel tercihleri ve de siyaset anlayışları değişik olan insanlar, yürüdükleri yol boyunca birlikte olmaktan müthiş mutluluk duyuyorlar.

Fiziki zorluklar, düşüncel doyumlarla ortadan kalkıyor!..

Hele hele ADALET istemesinin kendine göre var olan nedenini, tanımasa da yanında yürüyen bir kişiyle paylaşabilme duygusu, onu daha da güçlendiriyor.

Ortak kaderde birleşmek onları daha da canlandırıyor!..

•••

15 yıldır ayrıştırılmış toplum, yürüyenlerin enerjisinde kendi dışlanmışlıklarını hatırlayarak, ayrıştırmayı yapanlara karşı yeni bir gözle bakıyor…

Başka zaman birlikte görülmekten korkan siyasiler şimdi kol kola yürüyor.

Oy kaygısıyla partileriyle çelişen politikalar uygulayanlar, “ne derler!?..” düşüncesiyle gerçekçi politikalardan kaçanlar, hatta kendilerini inkar edenler bile şimdi yana yana yürüyor!..

•••

Başta sağlık olmak üzere çeşitli nedenlerle katılamayanlar, uzaktaki evlerinden, bazen balkon ve pencerelerden, çokça da TV’lerin karşısında el sallayarak gönülden bu yürüyüşe destek veriyor!..

Bu gerçek iktidarın gözünden kaçmıyor.

Birkaç kez engellemeye teşebbüs etmelerine rağmen, çığ gibi büyüyen desteğin böyle bir yanlış nedeniyle kendi sonlarını getirebileceği korkusuyla geri adım attıkları biliniyor.

Boş laflarla ilgiyi yok etmeye çalışıyorlar.

Oysa her söyledikleri söz onlara bumerang gibi geri dönüp çarpıyor.

•••

Bu yürüyüş için geç kalınmış denilebilir!..

Dokunulmazlıklar kalktığında, rejimi değiştiren anayasanın mecliste kabulünde ya da 16 Nisan gecesiyle birlikte yapılması daha etkili ve ülkenin rejimine sahip çıkılması için en son adım olabilirdi denile bilinir!.

Böyle bir tartışmanın şimdilik gereği yoktur!.

Bu yürüyüşten çıkarılması gereken ders; sol düşüncenin haklılığıdır ve demokratik hakların, eşitlik ve özgürlükleri mücadelesinin yollarda, alanlarda, köylerde, mahallerde yapılacağı gerçeğidir!..

Nüfusunun yüzde 99’unun tek geliri emeği olan bir ülkede adaletsiz yaşanması mümkün değildir.

ADALET arayanların üzerine hangi düşünceden olursa olsun, kendileri gibi emeği sömürülen halk gitmez!..

Sokaklara çıkıldığında her zaman kan akmaz!.

Toplumun haklı olduğu konularda hak arayanlara , halka karşı baskı uygulayan devletin orantısız gücü ile derin ilişkilerin ortaya çıkardığı gladyosundan başka saldıran olamaz!..

Bu güçlerde ülkemizde artık deşifre edilmiştir.

Provokasyonun kimler tarafından, yapılacağı/yaptırılacağı bellidir.

Kaldı ki ADALET ve demokrasi bedel ödenerek var edilir!..

Nitekim yürüyüş sırasında Mersin CHP İl gençlik Kolu Başkanı Ethem Güzel, İlçe başkanları Buğra Baran, Neslihan Gül Toğay, Ali Öztürk, Kamil Çağlayan, Gülşah Yıldırım, Ufuk Demirbaş ve Didar Şimşek açtıkları “Bu yürüyüş senin için kardeşim” pankartıyla eylemin ana düşüncesini dile getirdiler!..

Korkmamayı insanlara hatırlattılar!...

•••

İşte bu nedenledir ki 22 gündür süren yürüyüş yapılmaktadır!..

Biliniyor ki; iktidar şimdiye kadar yarım olduğu iddia edilen ADALETİ tamamen yok etmiştir!..

Türkiye’de ADALET kaybolmuştur!.. Cesaretle ADALET aranmaktadır!..

•••

İnsanlar hak ve özgürlüklerin ellerinden alınmasına ya da eşitlik taleplerinin kısıtlamalarına, baskıya, şiddete bir yere kadar katlanabilirler.

Ancak haksızlığa, adaletsizliğe katlanamazlar!..

En zayıf, en ürkek insan bile haksızlık, adaletsizlik karşısında tepki duyar ve tepkisini hiç beklenmedik biçimde ve ölçüde açığa vurabilir.

Nitekim bu yürüyüşün gün geçtikçe toplum tarafından sahiplenmesinin nedeni de budur!..

•••

Toplumda huzur sağlamanın, insan ilişkilerini de yurttaş - devlet ilişkisini de sağlıklı ve düzgün yürütebilmenin başta gelen koşulu ADALETİR.

Adaletin dayanağı ise, yargı erkinin, yargı organlarının tarafsız ve bağımsızlığıdır.

Şayet adil yargılama yoksa ADALET de yoktur.

ADALETİN olmadığı yerde devlete ve siyasete güvende kalmaz!..

•••

AKP’nin uyguladığı tek adam politikası ancak adaletsizliği öne çıkaran bu yapının korunmasıyla güvence altına alınabilir.

Muhafazakârlıktan öte dine bağlı bir siyasal yönetim özlemi çekenlerin çağın gerektirdiği özgürlük ve eşitlik kavramlarıyla donatılmış, sömürüye son veren emeği yücelten demokratik kuralları istemediği bellidir.

Bu nedenle bireyin özgürlüğüne, toplumun örgütlenmesine ve devletin adil ve demokratik olmasına karşıdır!.

•••

Yürüyüş; emekçi halkın, sömürü ve baskı düzenine karşı direnme ve başkaldırı adımı olarak değerlendirilmelidir!

Halkın direnmesi ve eylemin yaygınlaşması sonrası Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpçu’nun “Bu adımların başarısı sonraki adımların zaferini getirecektir” Sözünü doğru çıkaracaktır!..