5 Haziran Marmara Denizi günü, bir kez daha müsilajı akıllara getirdi. Marmara’da her geçen gün artan kirlilik, biyoçeşitliliği tehdit ediyor. Müsilajın Marmara Denizi’ndeki yanlış uygulamaların bir sonucu olduğunu belirten Dr. Kesici, “249 balık çeşidinin 233’ü yok olmuş durumda” dedi.

Marmara can çekişiyor
Geçen yıl Marmara'nın büyük bir bölümünde görülen müsilaj denizin üstünü kaplamıştı. (Depo Photos)

Hazırlayan: Gökay BAŞCAN

Bugün, 5 Haziran Dünya Çevre Günü ile başlayan Türkiye Çevre Haftası’nın bir parçası olan 8 Haziran Marmara Denizi Günü. Kirliliğe bağlı olarak artan müsilaj nedeniyle gündemden düşmeyen Marmara Denizi adeta can çekişiyor. Uzmanlar, somut adımların atılmaması, kirliliğin her geçen gün artması ve havaların ısınmasıyla birlikte müsilajın yeniden su üstüne çıkacağını belirtiyor.

Marmara Günü'nde Hidrobiyolog Erol Kesici, Biyolog Mert Gökalp ile konuştuk. Marmara Kervanı'ndan Levent Büyükbozkırlı ise kervandaki gözlemlerini kaleme aldı.

Küçük bir iç deniz özelliğinde olan Marmara Denizi’nin yüzey alanı; 11 bin 500 km2, uzunluğu 240 km, genişliği 70 km ve en derin yeri ise 1270 metre. Marmara Denizi'nde, görülen akıntı tipi, normal deniz ve okyanuslardaki dairesel tip yerine, doğu batı yönünde bir akıntıdır. Marmara Denizi hidrografik özellikleri; Akdeniz ve Karadeniz gibi özellikleri çok farklı iki denizden oluşmaktadır. Akdeniz’den gelen ve çok az bir kısmı Karadeniz’e ulaşan alt akıntının “derin deşarjla” yıllardır arıtılmadan bırakılan her türlü atığın taşınabilmesi mümkün değil.

KİRLETİCİLER KALIYOR

Marmara Denizi’ndeki suyun, hidrolojik olarak kalış süresinin uzun olduğuna ve kirleticilerin uzun süre ortamda kalmasına neden olduğuna dikkat çeken Kesici, kirleticileri şöyle sıraladı: “Nüfus artışı, İzmit Körfezi etrafındaki ağır sanayi tesisleri, balıkçılık, karbon artışı, madencilik, deniz trafiği, sanayi ile turizm bakısı, bölgenin aşırı kullanıma açılması, habitat kayıpları, iklim değişimi, yabancı türlerin istilası, karasal kirlilik, hidrolojik değişim, yüzey sularının kontrol altına alınamayışı, giderek artan sedimantasyon (çökelme), hava ve toprak kirliliği.”

ZENGİN EKOSİSTEM

Marmara’nın ekosistem açısında zengin bir deniz olduğunu belirten Kesici, “Marmara Denizi biyolojik çeşitlilik bakımından yüzlerce makro-mikro alg(su bitkisi), omurgasız canlı, bakteriler ve 250 civarında balık türüyle önemli bir biyokütleye sahipti. İnsan aktivitelerinin yoğun baskısı nedeniyle, örneğin, sayısı 249 olan balık tür çeşitliliğinin neredeyse 223’ü yok olmuş durumdadır. Bunun yanı sıra omurgasız organizmalar, besin piramidinin birincil halkasını oluşturan fito, zooplankton, bakteri ve su yosunları popülasyon ve tür çeşitliliğinde, çok ciddi oranda azalma ile değişimler söz konusudur. Ekosistemin göçmesi, kirliliğin artmasına, deniz salyasının denizin dip ve yüzey kısımlarında tabakalar-örtü oluşturması sudaki oksijen seviyesinin azalmasının yanı sıra su canlılarının ölümleri, denizin tuzlu suyunun adeta kokmasına da neden olmaktadır” ifadelerini kullandı.

ERGENE’Yİ KURTARALIM DERKEN KOCAMAN DENİZİ KİRLETTİ

Marmara Denizi’nin en büyük sorunlarından birinin de atıksular olduğunu hatırlatan Dr. Erol kesici ,” Marmara Denizi’nin kentsel arıtma sistemlerinin yetersizliği de önemlidir. Zira İstanbul’da 2018 itibariyle 16 kentsel atıksu arıtma tesisi var, bunların 13’ü deniz deşarjı yapıyor. Günümüzde artırıldı yeniden düzenlendi denilen ‘ileri arıtma sistemleri’ çok yetersiz” dedi.

Ergene Derin Deniz Deşarjı projesi hakkında bilgi veren Dr. Kesici şu ifadeleri kullandı: “Ergene Derin Deniz Deşarjı”Projesi; Ergene Havzası Organize Sanayi Bölgeleri Müşterek Atıksu Arıtma Tesisleri'nde arıtılmış atıksuların Marmara Denizi'ne deşarjını sağlamakla, sanayi tesislerinden kaynaklanan kirlilik son bulacak amacıyla 2020’de hayata geçirildi. Ergene Nehri'ndeki kirli atıklar temizlendikten sonra arıtılmış atıksular doğrudan derin denize deşarj, 4,5 km açığa ve 47 m derinliğe verilmesiyle, hem Ergene Nehri temizleneceği, hem de atık sular arıtılarak Marmara Denizi'ne taşınması amaçlanmıştır. Dünyanın en kirli nehirlerinden biri olarak nitelendirilen Ergene’nin kirliliğine son vermek için devreye sokulan plan sonucu atıksuların Marmara Denizi’ne deşarj edilmesi, denizin zaten oldukça fazla olan, kirlilik yükünün aşırı oranda artmıştır.