Salgın, iktidarın tüm karakterini anlatmaya yetti. Neoliberal, dinci, riyakar bir ‘örgüt’ böylesine çarpıcı özetlenemezdi.

Emek düşmanlığı

Fabrikalarda yayıldı. Göstermelik yasaklarla, topluma güven telkin edilmek istenirken, emekçiler köle gibi çalıştırıldı. Covid-19, işçi ve emek düşmanı politikaların uygulanmasına dair sağlama yaptı.

Yobazlık

Geçen yıl göstere göstere geldi. Bu aşamada, aksamasına izin verilmeyen umre faaliyetleri, Türkiye’de virüsün yayılımının başlangıç noktasıydı. Ayasofya’nın açılışı gibi dinsel temalı şovlar, yükselen salgın rakamları ve AKP ilişkisini anlattı.

Gezi’de, Habertürk’e ayar için sık sık AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan talimat alan ‘Alo Fatih’in babası Muhammed Emin Saraç gibi ‘kanaat önderlerinin’ cenazeleri, gericiliğin vurdumduymaz yansımaları oldu. Kamuoyu salgında ölen cenazelerini böyle kalabalıklar içinde defnedemiyor.

İçişleri Bakanlığı’nın yayımladığı ‘Koronavirüs ile Mücadele Kapsamında, Yeni Kısıtlama ve Tedbirler Genelgesi’ne göre cenaze namazlarına, vefat edenlerin yakınları dahil 30 kişiden fazla katılmak yasaklanmıştı.

Saraç’ın cenazesinin ardından, onlarca kişi sosyal medyada, “Biz yakınlarımızı, bir elin parmaklarını geçmeyecek kişi ile defnettik, bazen cemaatten yardım aldık” ifadeleri ile kırgınlıklarını belirtti. Onlardan birinin sözleri dokunaklıydı: “Benim babam da çok sevilen bir kişiydi, onun da cenazesi çok kalabalık olabillirdi. Ama 3 kişi ile gömdük.”

Riyakarlık

AKP kongreleri de hastalığın yayılması için elverişli ortamı hazırladı. ‘Karadeniz- Kongre- Covid-19 yayılışı’ döngüsü, çifte standartlara ve ikiyüzlü değerlere örnek oldu. Aslında bunların bile ötesine geçip, tüm çarpıcılığı ile Türkiye’nin nasıl bir ittifaka rehin alındığını daha net görme fırsatı sundu. AKP Gençlik Kolları’nın Hatay’daki İl Kongresi bu açıdan önemliydi.

Utanmazlık

Salgını hiçe sayan görüntüler ve davullu zurnalı, maskesiz eğlence kamuoyunda bir kez daha büyük tepkilerin ortaya çıkmasına yol açtı. AKP Defne Gençlik Kolları Başkanı Yusuf Özyurt, partililer tarafından omuzlara alındı, kongre bir düğün havasında kutlandı. Milletvekilleri, il başkanı, belediye başkanları ve partililerin de sosyal mesafeye dikkat etmeden oturduğu görüldü. Adeta hiçbir şeyden utanç duymamanın ilanıydı.

Kibir ve üstten bakış

Açıkçası AKP, “Bize yasak yok” diyor. Halkın arasından geldiğini iddia eden bir hareketin ulaştığı yer! Bu umursamaz, üsten bakan kibirli tavır, tarihte çok fazla iktidarı sildi.

Kongre, ‘salgın gibi’ sadece kibri ve utanmazlığı yaymadı, bir siyasi hareketin ne kadar sıkıcı, tek tipçi, bağnaz ve çağdışı olduğunu da gösterdi. Salonda büyük bir Erdoğan posteri asılıydı. ‘Lider’ gururla ‘gençlerini’ izliyordu; erkek erkeğe bir eğlenceyi! Tek kadın bile yoktu. Bin beş yüz yıl geride olan bir toplum yaratma özlemi bu kadar güzel ifade edilemezdi.

Asker cenazesine üzülüyor mu yoksa seviniyor musunuz?

Ama bu rezaletin dahası da var. Türk Silahlı Kuvvetleri Genel Kurmay Başkanlığı, 10 Şubat 2011’de resmi bir açıklama yayımlayarak, 2 askerin ‘şehit’ olduğunu kamuoyuna duyurdu. Irak’taki Gare bölgesinde gerçekleştirilen Pençe-Kartal askeri harekatında yaşamını yitiren rehin askerlerin ise önce sivil oldukları söylenmişti.

Akla uygun olmayan bu açıklama revize edildi. Gerçek sayının ise 13 olduğu zaten biliniyordu. Tamamına ermeyen başarı hikayesi, kısa zamanda AKP iktidarı ve ortağı MHP tarafından muhalefeti hedef alan ‘ihanet’ suçlamasına dönüştü. Bu tutum hala devam ediyor.

İktidarın en üst düzey kamu görevlileri, MHP Lideri Devlet Bahçeli ve partili vekiller, duygusal, sert, muhalefeti sorumlu tutan konuşmalar gerçekleştirdiler. Erdoğan, yaşamını yitiren asker annesinin sesini dinletti, Ana Muhalefet Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na hakaretler yağdırdı.

Ancak bunlar yaşanırken, yani Genel Kurmay’ın açıklamasından 1 gün sonra, AKP’liler davullu zurnalı eğlence düzenlemişti. AKP Gençlik Kolları’nın, Hatay’daki İl Kongresinin tarihi 11 Şubat’tı. Türkiye’yi sık sık ‘şehitlik’ kavramı ile dizayn etmeye çalışanların, aslında ölen askerleri hiç önemsenmedikleri görüldü. “Ey halk; çocuklarınız kullanışlı birer eşyadır!” Yoksa tam olarak bunu mu söylemeye çalışıyorlar?

Toplumsal yıkım ekibi

Meske-Mesafe-Hijyenmiş… Hayır!

Neo liberalizm, gericilik, iki yüzlülük, utanmazlık, ‘bize kadar demokrasi var’ anlayışı, ‘kişisel beka’ kaygısı ve kibirdir bu! Tek cümle ile özetlersek; bu bir ittifak değil, toplumsal yıkım ekibi, halk sağlığı sorunudur!