Dün 1 Mayıs’tı! İşçi ve Emekçilerin Bayramını kutladık. Ama Taksim’de yoktuk. Yurdun her yanında buruk bir bayram havası esti. 1 Mayısın simgesi, emek ve dayanışmanın arenası, İşçilerin hafızası, emek şehitlerinin mekânı Taksim Meydanı yine işçilere kapatılmıştı. *** Kötü kader olsa gerek, yine güne acı bir haberle başladık. Maraş’ın Elbistan ilçesinden, 1 Mayıs kutlamalarına katılmak üzere […]

Dün 1 Mayıs’tı! İşçi ve Emekçilerin Bayramını kutladık.

Ama Taksim’de yoktuk. Yurdun her yanında buruk bir bayram havası esti. 1 Mayısın simgesi, emek ve dayanışmanın arenası, İşçilerin hafızası, emek şehitlerinin mekânı Taksim Meydanı yine işçilere kapatılmıştı.

***

Kötü kader olsa gerek, yine güne acı bir haberle başladık. Maraş’ın Elbistan ilçesinden, 1 Mayıs kutlamalarına katılmak üzere Şanlıurfa’ya giden sağlık emekçilerini taşıyan minibüs devrildi. Kazada 5 kişi hayatını kaybetti, 14 işçi yaralandı. Yani bu 1 Mayısta da yitirdiğimiz canların arkasından ağladık.

Ülkemizin başı sağ olsun.

***

Aslında AKP’nin hüküm sürdüğü 16 yılda katliamlara eşdeğer olan işçi ölümlerine alıştık. Ama Soma’yı unutmadık!

301 emekçinin ölümüne değil de Suudi Kralı ölünce ülkede 3 gün yas ilan edenleri, eşi ölen emekçi yakınını sokak ortasında tekme tokat dövenleri hafızamızdan silmedik. Ve ne yazık ki madenci ölümlerine “Bu işin fıtratında bu var” diyenleri yönetimden uzaklaştıramadık.

***

İşte bu nedenle; 28 Nisan “Dünya Çalışma Güvenliği ve Sağlığı Gününde” DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Kanber Saygılı’nın açıkladığı vahim tablo ile karşı karşıya kalıyoruz.  Saygılı, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği İSİG verilerine göre;  Sadece ekim ayında 43’ü inşaat işkolunda olmak üzere 177 işçinin iş kazasında öldüğünü söylüyor. Ve devamla; 2018 yılının toplamında 1640, 2017 yılında 2006 işçimizi iş cinayetleri sonuncunda yitirdiğimizi açıklıyor. Biraz geriye dönersek;  2015’te 1730, 2016’da 1816 emekçinin ölümüyle birlikte, 16 yıllık AKP iktidarında 22 binin üzerinde işçimizin can verdiği gerçeğiyle karşılaşıyoruz.

***

Bu nedenle DİSK öncelikle işçi katliamlarının durdurulması için yapılması gerekenleri;  “Sendikaların örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırılması şarttır.  Sendikaların işyerlerinde örgütlülüğü hayati önemdedir. Her türden güvencesiz çalışma biçimine son vermek gerekir. Sağlık, güvenlik ve çevreyle ilgili özerk-demokratik bir kurumsal yapı oluşturulmalıdır”  diye açıklamaktadır.

***

Dünkü Hürriyet gazetesinin haberine göre ülkemizde çalışan toplam 13.4 milyon işçinin sadece 1.8 milyonu 182 sendika ve 6 konfederasyonun üyesiymiş. Oysa 12 Eylül öncesi sendikalı işçi sayısı 3.5 milyondu.

***

Günümüzde İşçi sınıfını temsil eden bu örgütlerin büyük çoğunluğunun iktidarın kontrolünde olduğu iddia ediliyor.

Aslında bu normal bir durum. Tek adam iklimi her tarafı kapladı!

17. yılına giren AKP iktidarı, işçi sağlığı ve güvencesi konusunda yeterli adım atmadığı gibi, çalışanların anayasal haklarını da gasp etme niyetindedir…

Çökerttiği ekonomiyi emekçinin haklarını keserek düzeltmeye çalışan iktidar, başta kıdem tazminatı olmak üzere işsizlik sigortası fonlarına kadar birçok hakka el koymayı düşünmektedir.

Bu düşünce gerçekleşirse emekçiler için felaket olur..

Zaten aldıkları ücretlerle geçinemeyen çalışanlar elde ettikleri sosyal güvenlik haklarından da yoksun bırakılırsa YENİ BİR KAOS ORTAYA ÇIKACAKTIR!.

***

Nitekim Türk-İş’in Mart 2019 açlık ve yoksulluk araştırmasına bakılırsa; 

Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık harcamanın yani açlık sınırının 2.014 TL olduğu,  

Giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu harcamalar yani yoksulluk sınırının 6.560 TL olması gerektiği,   

Evli olmayan-çocuksuz bir çalışanın ‘yaşama maliyeti’ ise aylık 2.454 TL olarak hesaplandığı görülür.Oysa Asgari Ücret 2020 Tl’dir.  Ayrıca ülkemizde 8 milyon  asgari ücretle, 30 milyon da yoksulluk yardımıyla geçinmeye çalışan yurttaşımız yaşamaktadır.

***

1Mayısta görülen o ki, değişen bir şey yok!  Özellikle Sıkıyönetimleri  emekçilerin işverenlerden daha fazla hak istememesi için uygulayanların, emek sömürüsüne devam edecekleri açıktır!..

Yine de 1 Mayıs kutlu olsun!