Yıl 1994… Denizcilikten Sorumlu Devlet Bakanı Fikri Sağlar olarak ben, Başbakan Tansu Çiller ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın ile birlikte yapmaya karar verdiğimiz Mersin Yat Limanı’nın temelini atmıştık. Hemen sonrasında o yıl için programa aldığımız ikinci yat limanı olarak “Tırtar Marinası’nın” inşaatına başladık. Her iki marina Mersin’in, dolayısıyla Türkiye’nin turizm gelirinde müthiş katkı sağlayacaktı.

***

Baştan hemen söylemekte yarar var: Deniz, yat ve marina turizm sektörünün en canlı ve en fazla gelir getiren koludur. Yat turizminin kendine has, büyük bir bütçesi vardır. Marinalar turizm sektörünün “hazine sandıklarıdır.” Yeter ki kapağını açmasını bilelim. O yıllarda Mısır/Güney Kıbrıs ve Tunus bölgesinde 80 bin yat dolaşıyordu. Bu sayının yüzde 10’nunu ülkemizin Akdeniz kıyılarına çekerek Ege’ye doğru yeni “destinasyon” açma hedefimiz için bu iki marina büyük önem taşıyordu. Yaptığımız projeyi daha da güçlendirmek ve Tırtar Marinası’nı daha verimli çalıştırmak adına Tırtar’da “stol tipi bir havaalanı yerini de” istimlak etmiştik. Alan halen duruyor! Bu havaalanı sadece marinaya hizmet etmeyecek, aynı zamanda yöre çiftçisinin ürettiği meyve, sebze ve çiçek gibi ürünlerini dış dünyaya taşmada en etkili fırsat olacaktı.

***

AKP bu iki marinayı, yandaşlarına çok ucuz fiyatlarla peşkeş çekti. Özellikle Mersin Marinası, göstermelik yat limanı olarak işlevsiz bırakılıyor. İşletmecisi güney kıyılarımızın en büyük yat limanını tam bir AVM haline getirdi. Marinanın temel nedeni yok sayıldı. “Çekek yerleri” lunapark, bakım ve tamirhane bölümü de paralı otopark yapıldı. Girişten itibaren Mersinliler attığı her adım, yediği her lokma ve aldığı her şey için para ödüyor. İşletmeci firma vergi ödüyor mu? Bilmiyorum ama belediyeye su parası ödemediğini biliyorum! Kısaca, Mersin ve ülkeye marjinal değer katması gereken bu tesis, amacı dışında bırakıldı. Sadece devlet zarar görmedi, kentin tüm esnafı da bu kaçak AVM yüzünden zor anlar yaşıyor.

***

Geçen yazımda Akdeniz’in incisi Mersin’in dünyaca sembolü haline gelmiş Atatürk Parkı’nın önüne, kenti denizden ayıracak bir liman genişletilmesi yapıldığını duyurmuştum. Başta ADD’liler olmak üzere kentin tüm STK’leri, sendikaları, kadın ve gençlik örgütleri bu çarpık projeye karşı çıkmışlardı. Şimdi başka bir vahşi proje, AKP’li Akdeniz Belediyesi tarafından uygulanmaya çalışılıyor. Akdeniz Belediyesi Meclis üyelerinin reddettiği, kenti katledecek, Atatürk Parkı’nın batı tarafındaki “Çamlıbel Balıkçı Barınağı’nı” yok eden bir proje, hileyle devreye sokuluyor. “Su sporları” merkezi adı altında deniz doldurularak, “yeme-içme, dinlence, konaklama, sosyal-kültürel” rant alanları açılıyor. Kısaca, kent esnafını iyice bitirecek ama AKP yandaşını da abat edecek yeni bir AVM kurulmak isteniyor… Mersin Marina’da oynanan oyun bu kez, şehrin en önemli bölgesinde oynanıyor. Oysa kent merkezinde bulunan balıkçı barınağı, Mersinlilerin bir araya geldiği, sosyalleştiği, amatör balıkçıların denizle kucaklaştığı, dost sohbetlerinin yapıldığı, kadim Mersin’in en canlı yaşam yeridir!

Mersin Amatör Balıkçılar Derneği Başkanı Metin Atlas, “Burası geçmişle gelecek arasında gerçek insani köprüdür” derken Mersin sevdalısı Nuri Dölek, “Eski Mersinliler burada toplanır” diyor. Kente verdiği emekle bilinen Yalçın Kurtuluş ise “Gözümüzü burada açtık. Mersin’in tarihi bu barınağın kıyısında yad edilir” diyerek son noktayı koyuyor.

***

Halkevi binası, kent alanı ve kültür merkezinin önünü kapatacak olan, Mersinlilerin denizi gördüğü yeşil alanı otopark haline getiren bu projenin içinde çok katlı bir otel yerinin de olduğu söyleniyor. Yani hepten kadim Mersin ranta peşkeş çekiliyor. İlginç olan, bu proje için yapılması gereken imar değişikliği, tam da Kurban Bayramı’nda Şehircilik Müdürlüğü tarafından askıya çıkarıldı ve 6 Ağustos’ta askıdan indiriliyor. Yani bu düzeysiz rant projesi, ilgili Odalar, uzmanlar, STK’ler ve kamuoyu tartışmadan “yangından mal kaçırır” gibi Mersinlilerden kaçırılıyor!

***

Bu projeye karşı çıkan Akdeniz Belediye Meclis üyesi Muhittin Ertaş, “Yerel yöneticileri dinlemeden merkezden rant dağıtmak, bu iktidarın 20 yıldır uyguladığı yöntemdir” diyerek yapılanın büyük bir umarsızlık olduğuna dikkat çekiyor. ADD Başkanı Serdar Erkan da “Atatürk’ün ismini kaldırmak için gayret sarf ediyorlar!” derken, gazeteci Abdullah Ayan, “Son yıllarda sürekli yaşadığımız ‘saraydan kız kaçırma hali’nin yeni örneği” diyerek, Mersinlilerin duygularını dile getiriyor.

***

Mersin’de acemice yapılan seçim stratejisi sonrasında 20 yılda ilk defa AKP bir belediye kazandı. Kadim ilçe olan Akdeniz’i ele geçirir geçirmez, kentliyi değil kendini düşünen işler yapmaya başladı. Hiçbir şey bulamazlarsa bizim yaptığımız hizmetleri ya yeniden açıyor ya da kendi isimlerini koyarak laik demokrat Mersin’i işgal etmeye çalışıyorlar. Mersinliler “Yetti artık” diyorlar. Yetti artık!