19 yıllık AKP iktidarında akılda kalan çok önemli sözler var!

AKP’li ilk Maliye Bakanı,” Cumhuriyetin oluşturduğu tüm varlıkları özelleştirme adı altında satacağız” dediğinde toplumsal muhalefete önderlik yapamaya çalışan muhalif partiler (o zaman demokrasi mücadelesi veren cesur siyasiler vardı) “satamazsınız!” diye kazan kaldırmıştı…

***

Dönemin Bakanı Kemal Unakıtan “Babalar gibi satarız!” diye cevap vermişti… Nitekim; Ülkenin en önemli kurumları yandaşlara haraç mezat satıldı!

Bazılarını sayalım;

Paşabahçe Cam Sanayi

Ereğli Demir Çelik

İskenderun Demir Çelik

ASELSAN Hisseleri

HAVELSAN Hisseleri

TEDAŞ Başkent Elektrik

Ünye Çimento A.Ş.

Türkiye Gübre Sanayi A.Ş.

TEKEL Alkollü İçkiler A.Ş.

İstanbul Sigara Fabrikası–

ETi Holding

PETKİM

TÜPRAŞ

BURSAGAZ

ESGAZ

Sümer Holding

OYAKBANK

T. Sınai Kalkınma Bankası

Yapı Kredi Bankası

Sabiha Gökçen Havaalanı

SEKA;

Elektrik Dağıtım Şirketleri

tersane, liman ve gemiler gibi…

***

Dönemin TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın 23 Nisan törenleri için dağıtılan davetiyeyle ilgili gazetecilerin sorusuna verdiği cevap akıllarda yer edecek kadar iffet(!) doluydu.

Arınç; “Bu nedir? Şeyini şey ettiğimin şeyidir! Bu konuda bilinmedik ne kaldı” demişti!

***

Bu sözlerden ilham alan, meşhur 5’li müteahhit grubunun en edeplisi Mehmet Cengiz (!), “Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu nedeniyle gözaltına alındığında tapelerde yer alan; “Bu milletin …. koyarız(!)” sözlerini kabul ederek, bundan böyle daha dikkatli konuşacağı doğrultusunda ifade vermişti...

***

Ama heyhat! AKP’li politikacılar ve yandaşları bırakın üsluplarına dikkat etmeyi, her geçen gün kendileri gibi düşünmeyen, dürüst, adil ve namuslu yurttaşları ahlak ve edep dışı kelimelerle aşağılamaya devam ediyorlar!

“Milletin annelerini” sevdiklerini söyleyenleri de ülkenin tüm büyük ihalelerini vererek adeta taltif ediyorlar!

Milyonlarca genç, çiftçi, emekçi ve emekli açlığa mahkûm edilirken, annemizi seven bu 5’liye “Babanın oğluna” bile yapmadığı kıyaklar neden yapılıyor?

Uzun lafın kısası, “küfreden kazanıyor. Adabınca yaşayanlar kaybediyor.”

***

Muhalefetin bu ülkeye yaptığı en büyük kötülük, “16 Nisan 2017 referandumunu meşru saymasıdır!”

AGİT’in bile hile karıştırıldığını belgelediği ve tüm hukuk devletlerinin geçerliliğini kuşkuyla karşıladığı yeni rejim, demokrasi, erkler ayrımı, hak, hukuk, adalet ve toplumsal barışı yok etmiştir.

“Cumhurbaşkanlığı hükümet Sistemi “adı altında oluşturan bu “amorf sistemin” mucidi

Burhan Kuzu’nun veciz sözlerini hatırlatarak yazıya devam edelim…

Kuzu; “Öyle bir sistem kurduk ki zavallı Obama, Türkiye’ye imrenecek!”

“Erdoğan ondan daha güçlü olacak!”, “Davul bizim sırtımızda sopası halkın elindeydi! Sopayı aldık tek ele verdik!”

***

Sonra ne oldu?

Tek eldeki sopa, davuldan daha çok halkın kafasına vurmaya başladı!

Yargı ve yasama organı işlevsiz kaldı!

Yürütmeye seçilenler yetkin oldukları için değil, partili Cumhurbaşkanı’nın yanında alçak profilli oldukları için seçildiler…

Tüm kurum ve kuruluşlar yok edildi, devlet halka değil, tek kişiye hizmet eden bir yapıya dönüştürüldü…

***

Ormanlar yandı! İnsanlar Öldü! Doğa yok oldu! Milyonlarca yurttaş aç ve işsiz kaldı!

Ülke sınırlarını açtı yaklaşık 8 milyon sığınmacı ülkemizi paylaştı!

“İtibardan tasarruf edilmez denildi” hala yanan ormanlar varken, Somali Limanı’nı işleten yandaş firma için Türkiye hazinesinden 30 milyon dolar hibe yapıldı!

***

Hukuk devleti olmaktan çıkınca mafya boşalan yeri doldurdu!

Susurluk döneminde Hanifi Avcı’nın “her güvenlik biriminin kendine ait bir suç çetesi vardı” sözünün şimdi, devlette kurumsal hale dönüştüğünü görüyoruz!

***

Daha da ileriye gidildi, sistemde herkesin kendine ait mafyası oluştu…

Bu ucube sistemin yaratıcısı Burhan Kuzu, uyuşturucu mafyasının elinde nüfuz ticareti yapan, aldığı paranın hakkını vererek yargıya baskı kuran, hüküm giyeni kurtaran, adli tıp kurumunun raporları değiştiren, tüm bu faaliyetler için verilen rüşvetleri adilce(!) paylaşan, bu nedenle hakkında dava açılan bir suçlu konumuna geldi!

Kuzu, öldü mü öldürüldü mü? Bilinmiyor!

Görülen o ki; milletin ilk ahı, Burhan Kuzu ‘da kendini gösterdi, diğerleri sırada!

***

Sarayın her odasında ülke kaynaklarının dağıtıldığı, değerlerinin pazarlandığı ve KİT’lerin satıldığı çalışmalar yapılıyor!

Geçilmeyen köprü, yatılmayan hastane, uçulmayan havaalanına ödenecek paralar hesaplanırken şimdide, yandaşlara peşkeş çekilen yangın söndürme özelleştirilmesi için “söndürülemeyen ormanlara ne kadar para ödenecek?” bunun hesabı yapılıyor!

***

Velhasıl bu üç veciz söz, memleketin nasıl satıldığı, kalan parçasının da yandaşlar ve emperyalist dostlara kalanların nasıl peşkeş çekileceğinin sinyalleridir!

Ey siyasiler!

“Hala insan ahlakına yakışmayan bir biçimde ülkenin bu duruma öyle bakacak mısınız? “Esnafı dolaştım, iki de nutuk attım! diyerek” sorumluluğunuzdan kaçacak mısınız?