Ekranlarda ahkâm kesen yobazların fütursuzluğu gülünç değil, kabak tadı verdi artık. Bir meczup çıkıyor ve Shakespeare hakkında abuk sabuk tezler öne sürüyor, milyonlarca insan bu adama inanıyor, memleketin sultan sofrasına âlim diye davet ediliyor bu kişi! Utanmamız gerekirken iyice arsızlaştık, gülüyoruz ağlanacak halimize! Bataklığın içinde debelenip duruyoruz. Peki, tek suçlu AKP mi?

Din tacirliğini en iyi yapan partinin AKP olması doğal. Gayet ustaca bir gün önce söylediğini, ertesi gün yalanlama becerisine sahip Ak kadrolara sahipler. Tepeden tırnağa bir çıkar örgütlenmedir AKP. Baş ticari unsur da din, Allah, kitap! Her hukuksuzluğu, ahlaksızlığı, yalancılığı örtüyor bu üç kavram. İnsanlar karşılarında sorgulayamayacakları kutsal kavramları görünce siniyor, susuyor!

Ramazan boyunca CHP belediyelerinin gülünç iftar gösterilerine tanıklık ettik. Upuzun sofralar kurup, hiç inandırıcı olmayan biçimde dindar görüntüsü vermeye çalışmaları acıklıydı CHP’lilerin. Bu yapılanın adı da basbayağı din tacirliği, din siyasetidir. Laiklik ilkesi açıktan çiğnenmiştir. Kimse söylemiyor mu bu belediye başkalarına; “siz ne yaparsanız yapın, ne kadar popülist olursanız olun, din tüccarlığında AKP ile yarışamazsınız” diye!

CHP Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan doğruyu yaptı. Sosyal medyadan gelen bir soruya verdiği yanıtta; ramazan ayında özel olarak iftar çadırları kurmayacağını, söyledi. Belediyenin yılın her günü, her dinden, inançtan, yoksul insanlara bu hizmeti vermek zorunda olduğunu, ekledi. Aşevleri kurmanın, belediyenin temel görevi olduğuna işaret etti. Haklıydı başkan. AKP’nin izinden gitmenin sonu yok olmaktır, ölümdür.

Belediyelerin tüm ibadethaneleri temiz, bakımlı tutması zorunludur. Sorgulamaksızın tüm inanç gruplarına hizmet götürmesi doğrudur. Ama görev bu kadardır. Dindarlık gösterisi yapmak, tek inanç, tek din vurgusu içinde debelenmek yanlıştır. Kılıçdaroğlu baştan beri bu yanlışın içinde! Eğer bu gösteriler işe yarasaydı; kutlu doğum haftasında ağdalı konuşma yapan Deniz Baykal kasetle gönderilmezdi.

CHP; cumhuriyeti, laikliği savunmaktan vazgeçtiğinden beri uçurumdan aşağı yuvarlanıyor. Üstelik halk CHP yöneticilerinin bu gösterilerine hiç ama hiç inanmıyor. Vekillerin, il/ilçe başkanlarının, belediye başkanlarının ve Kılıçdaroğlu’nun yaşam biçimini, inanç durumlarını toplum biliyor. Onların bu gösterilerde bulunmasına anlam veremiyor insanlar. “Ya göründüğün gibi ol, ya olduğun gibi görün” demiş Mevlana. İnançlara saygılı olmak başka, inanç sahibi olmak başka, topluma din gösterisi yaparak seçmen elde etmeye çalışmak başka. Gerçekleri görelim artık.

HDP çok zamandır vazgeçti zaten laiklikten. Şeriatçı vekilleriyle gururlanıyor mu acaba seçmenleri? En son sosyalist Figen Yüksekdağ İHH’yi kahraman ilan etti. Bu nedir artık? Yazık değil mi milyonlarca insana? Yaşam biçimi tehdit altında olan çevrelere, kadınlara, farklı inançta olan insanlara? Neden AKP’nin kuyruğuna takılıyorsunuz? Bir düşünün, RTE’nin İsrail’le yaptığı anlaşmayı muhalefet partilerinden biri imzalamış olaydı neler gelirdi başına? Ya da Rusya’dan özür dileseydi muhalefet partileri neler söylerdi RTE?

AKP açıktan Kürt-İslam hareketine destek veriyor. Bayramda HDP yok, Hüda-Par var. Nasıl anlamaz HDP; kadroları eğer cumhuriyet, laiklik olmazsa kendilerinin de yok olacağını? Demirtaş alabildiğine din söylemiyle oy aradı seçimlerde. Sonuç? AKP Kürt halkını düşman ilan etti ve toplumu bölmeyi başardı, saflarını sıklaştırdı, şimdi Suriyelileri de vatandaş yaparak başkan olacak RTE. Alevilere, Zerdüştlere, Ateistlere, Ermenilere ağız dolusu hakaret eden kim? Soruyorum HDP ve CHP yönetimine: Kim savunacak bu insanların hakkını?

Bu ramazan ayında içkili yerler basıldı, insanlar dövüldü çıt çıkmadı kimseden. Bu düzene demokrasi denir mi, soruyorum size? Elbet rakı içmek özgürlük göstergesi değildir ama içememek tutsaklıktır. Ülkenin çok yerinde gündüz yemek yiyecek tek lokanta bulamadı insanlar. Bu kişiler sizin seçmeniniz değil mi? Haklarını kim koruyacak? Her konuda AKP gibi davranarak nasıl seçim kazanacaksınız? Kaldı ki, sayenizde bu ülkede bir seçim daha olup olmayacağı da meçhul!

Esasen işiniz gayet kolay; ya aydınlanmacı olacaksınız ya da…