Attila Aşut

yazievi@yahoo.com

Korona günlerinde “vaka” sözcüğü ekranlardan çok sık duyulur oldu. Sağlıkçılardan siyasetçilere, gazetecilerden sunuculara herkesin ağzında bu sözcük! Ama genellikle yanlış seslendiriliyor. Kimi ilk “a”yı uzatıyor kimi ikisini de kısa okuyor!

Son günlerin “hasta”“vaka” mı tartışması bir yana, “vaka” sözcüğünü bakanı da haber sunucusu da yanlış söylüyor! Gazeteci kimlikleriyle ekranları şenlendirenleri ise hiç saymıyorum!

•••

Hülya Erdoğan adlı okurumuz da Arapça “vaka” sözcüğünün yanlış seslendirilmesinden yakınıyor mektubunda:

“Dillerde gezen bir yanlışı devam ettirmek yerine doğruya yönelmeliyiz. Hâlâ gayet kısa iki hece ile ‘vaka’ diye telaffuz eden Sağlık Bakanı da umarım bir gün sondaki a’yı â gibi uzatarak söylemeyi ve vurguyu ortadaki k harfi’ne (sanki iki tane kk imişcesine) yapmayı öğrenir. Dilimiz oyuncak oldu, spikerler doğru konuşamıyor, çocuklar nereden öğrenecekler doğru telâffuzu?”

Arapça ve Farsça kökenli sözcükleri doğru seslendirmek, ekrana çıkan herkesin harcı değil. Öyleyse neden bu sözcükleri kullanmakta ayak diriyoruz? Örneğin “vaka” yerine birçok uzmanın kullandığı “olgu” sözcüğü neyimize yetmiyor?

•••

Sizin de kulaklarınızı tırmalıyordur herhalde! Daha çok ulusal bayramlarda duyuyoruz bu sözleri. Genç sunucular radyolardan ya da ekranlardan törenleri canlı aktarırken “askeri erkan”, “devlet erkanı” gibi anlamsız sözler ediyorlar.

“Erkân”, Arapça kökenli çoğul bir sözcük. “Bir topluluğun ileri gelenleri, büyükler, üstler” anlamına geliyor. Orduda ise general ya da amiral aşamasındaki subaylar için kullanılıyor. “Erkânıharp”in yanı sıra “Genelkurmay Başkanlığı”nın eski adı olan “Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisliği” de bu sözcükten türetilmiştir.

“Erkân” sözcüğünü “erkan” diye seslendiren sunucuların ivedi olarak dil dersine gereksinimleri olduğunu düşünüyorum.

Devlet törenlerinde yanlış kullanılan sözcüklerden biri de “resmigeçit”tir. Bu sözcüğü çoğu zaman “resmî geçit” diye seslendiriyor sunucular. Oysa buradaki “resm” sözcüğünün “özel karşıtı/devlete ait” anlamındaki “resmî” ile ilgisi yoktur. Arapça “resm”in bir anlamı da “tören”dir. “Resmigeçit” ise “geçit töreni” demektir. Demek ki Türkçesini söylesek bu yanlışa düşmeyeceğiz.

•••

MHP’nin 15 Temmuz sonrası başkalaşım geçiren başbuğu Devlet Bahçeli, anayasal kurumlara savaş açmış bulunuyor. Gün geçmiyor ki ülkenin önemli bir kurumunu hedef almasın! Barolar, TTB derken sıra Anayasa Mahkemesi’ne geldi! Yakında, “Çok partili sistem, ülkemizin bekasını tehdit ediyor. Partili Cumhurbaşkanlığı yetmez, artık tek partili düzene geçelim” diye buyurursa şaşırmayacağım!

Bahçeli’nin “Anayasa Mahkemesi, yeni hükümet sisteminin doğasına uygun şekilde yeni baştan yapılandırılmalıdır” açıklaması büyük tepki çekti. Türkiye’nin sorunlar yumağına şimdi bir de Saray’ın küçük ortağının “Divan-ı Âli” önerisi eklendi.

Bahçeli’nin, Anayasa Mahkemesi’nin yerine koymak istediği “Divan-ı Âli”, bilindiği gibi Yüce Divan demektir. Ancak “Âli”nin â’sını kısa seslendirirseniz, ortaya “Ali’nin Divanı” gibi bir tamlama çıkar! O nedenle “yüce / yüksek” anlamındaki “Âli”nin “â”sını uzun söylemek gerekiyor.

Başkaları neyse de Tele 1’in deneyimli programcısı Zeynel Lüle’nin “Divan-ı Âli”yi birkaç kez “Divan-i Ali” diye söylemesini yadırgadım.

•••

Fikri Sağlar’ın 15 Ekim 2020 tarihli BirGün’deki yazısının başlığı “Siney-i Millet!”

“Halkın bağrı, kucağı” anlamında kullanılan bu Farsça-Arapça karışımı deyimin yazılış biçimi eski dilde “Sine-i Millet”tir. “Siney-i Millet” diye yazmak yanlıştır. TDK’nin yazım kılavuzunda ise bu tamlama artık “sineyimillet” biçiminde güncellenmiştir.

Yazım kuralları, yazım birliğini sağlamak içindir. Kurallar ise geneldir, kişiden kişiye değişmez.