‘Başkanlık’ tartışmasının gündeme geldiği günden beri burnu ‘dertten’ kurtulmayan Türkiye’de yakın gelecekte neler yaşanabileceği konusu neredeyse bahis sitelerine düşecek kadar revaçta. Komplo teorileri kadar iyimser ve kötümser tabloların çizildiği analizlerden geçilmiyor.

•••

Hayal dünyasındaki bu karmaşaya Meclis’te yaşanan gerçekler ekleniyor. Ülkenin birkaç yıllık şifrelerini akıl ve vicdanla çözmüş olanlar, ‘yeni anayasanın’, aslında ‘bir yangından mal kaçırma metni’ olduğunu anlayabiliyorlar. Gerçekte de ‘atlı kovalar gibi’ toplumsal ‘bir mutabakata’ koşmanın anlamsızlığı görülüyor.

•••

Anayasa, halkların üstünde hemfikir olacağı, asgari düzeyde ortaklaşabileceği bir uzlaşı metni, bir antlaşma! Ne var ki ‘ortak aklın ve vicdanın’ tükendiği yerde anayasanın, yine daha çok bir ‘ayrışma’ ve ‘kutuplaşma’ aracı gibi dayatıldığına tanık oluyoruz. Mutabakat; ‘biz ve onlar’ ya da ‘onlar ve biz’ gibi bir alt metinle sunulurken, ‘eşitlik’ ilkesi akla bile gelmiyor. Toplum bilmiyor, konuşmuyor, gösterilmek istenilene bakıyor.

•••

Olmayan, tartışılmayan, baştan kabullenilmiş ve “İtaat et rahat et sloganıyla” sunulan bir pakette eşitliğin nasıl ortaya çıkacağını da ‘yangından mal kaçırmaya çalışan’ ironi ile belirliyor: Herkes eşit bazılarımız daha fazla!

•••

Bu aşamada, öyle lafı güzaf olarak ve torba dolsun diye ‘demokrasi’ söyleminin ısıtıldığı da ortaya çıkıyor. O makul soru belirginleşiyor: Kuvvetlerin ayrıldığı, yasama ve yargının tek kişiye, yürütmeye bağlandığı ‘bu tip’ nasıl bir demokrasi? Mesele demokrasi filan değil; ne vereyim abime anayasası.

•••

Meclis’te AKP’li vekillerin ‘göstere göstere’ sergilediği tablo daha baştan tükenmiş bir yapıyı ele veriyor. Hukukçular ‘gizli oy kuralının asla yok sayılamayacağına’ vurgu yapıyor. Oylarını kullanmadan önce gösteren vekil ile bakanların oylarının iptal edilmesi gereğine dikkat çekiliyor. Endişeler son derece anlaşılır: “Herkes oyunun rengini belli edebilir, ancak kimse pulunu gösteremez. Bu konuda grup kararı alınamaz. Meclis manipüle edilemez!”

•••

Şekil yönünden iptal edilmesi gereken manzaranın arka planında hemen akla gelen çılgın bir de soru var: “Anayasayı ihlal edenler nasıl olup da anayasa yapar?”

•••

Aslında Türkiye’de on yılı aşkın bir süredir olanların, sosyolojik bir bozguna benzeyen derin bir tortusu bulunuyor. Toplumsal naiflikten acayip bir hoyratlığa... Sokakta yarım ekmeğini saklayan çocuklardan en basit kuralı ihlal edip oyunu gösteren; oyunu bozan adamlara!

***

AKP açısından işler zorlaşıyor

Anayasa değişikliği için bir analiz iliştirmek gerekir mi? Bunun için Meclis’in durumundan, oradaki taktik savaşlarından ve halkın hissettiklerinden yararlanılabilinir. TBMM’den paketin tümünün geçmesi bıçak sırtında. CHP’nin parlamentodaki ‘hayır’lı tavırlarının AKP ve MHP’yi dara düşürdüğü ortada! Meclis’te 330 oya ulaşılsa da sokakta ‘evet’ açısından iş son derece zor gözüküyor.

Kriz ve ‘yenilik sevmeyen’ halk

Referandumun, parti seçmekten daha ilginç bir havası var. AKP’den rahatsızlık duyan ancak yüz de çevirmek istemeyen seçmen, hemen o soruya sığınır: “Peki kime verelim?” İşte referandum en azından seçmenin sorduğu bu soruyu ortadan kaldırıyor. Alışkanlıklarından kolay vazgeçemeyen bir toplumdan yeni sistemleri içselleştiremeyen muhafazakâr bir yapıdan söz ediyoruz. Her ne olursa olsun, onu isteyenler tarafından bile anlaşılmayan yeni sistemi anlatmak zor. Zorluğu anlatmak açısından, tüm bunların üzerine ekonomik kriz, işsizlik ve her türlü güven endişesini koyalım.

Toplum şiddet ve öfkeyi yadsıyacak

Maddelerin de paketin de geçmesi durumunda, halk oylaması sürecinde sokakta yaşanabilecekleri Meclis’te olanlar ele veriyor. Bıktığımız şiddet, öfke ve nefretin artarak devam etmesi olasılığı çok güçlü. Fakat 7 Haziran 2015’ten bu yana alıştığımız kitleleri konsolide ve mobilize etme ruhu bu kez AKP’ye yaramayacaktır.

Çok şey yaşandı ama…

Türkiye bir kez daha ilginç gelişmelere gebe. Her şeyden öte AKP ile gelinen yerde sistem tıkandı. Bunun yansımaları olacak. Ülke referanduma ulaşamadan erken seçim sandığını görebilir. Belki bu bile zor olacak! Bunu, “Anket yaptırdık oylarımız arttı” aleniyetinde değil ancak “Anket yaptık oylarımız düştü” endişesinde hissetmemiz mümkün.
Yeni arayışlardan da söz edilecek bir ülkeye doğru…

Her şeyden öte geriye, yakın gelecekte kurmamız muhtemel bir cümle kalabilir:

Çok şey yaşandı ama sonuçta hiçbir şey olmadı!