Afrin’deki Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) 21 Ocak 2018 tarihinde başlattığı operasyon 18 Mart’ta sona erdi. Bölgede kalıcı bir Sünni-Arap kemeri kurmanın, nihayi amaç olduğu konusunda soru işareti kalmadı. Afrin operasyonu, Türkiye açısından önemli ayrıntıları da da ortaya koydu. Tasfiyelerle içi boşaltılan orduya cihatçılar monte edildi. Durum normalleştirildi. Dönüşen bölge Selefi bir çizgide. Artık cihatçı komşularımız var.

Ancak tanımı sadece burada bırakmak iyi niyetli bir yaklaşım olur. Fırat Haber Ajansı’nın önceki gün Afrin’den geçtiği kısa bir haber çarpıcı. “Afrin’de Cindere ilçesinin Baflore köyünde, IŞİD çeteleri duvarlara Arapça yazılar yazdı: Dewle İslam El Fi…” İŞİD burada!

Kabuk değiştirdiler
Türkiye’nin bu ‘varlığı’ bilmemesi olanaksız. Üzerinde durulmayan daha çok da kabul edilen bir yaklaşım. Somut olarak koparılmaya çalışılan IŞİD bağları, zihniyet olarak filizlenmeye devam ediyor. Yıllardır bir yandan emperyalizm, diğer yandan Katar ve Suudi sermayesi ile lojistik ve insan kaynağı bakımından ise Ürdün tarafından desteklenen IŞİD’cilerin buharlaşmadığı kesin. Sakallarını kesip kamuflajlarını bile çıkarma ihtiyacı duymadan kabuk değiştirdiler sadece.

IŞİD bir ruh!
Bu işin fiziksel ve somut tarafı. Ne var ki ‘zihinsel yakınlık yanı’ çok daha tehlikeli. Neresidir zihinsel yakınlık yanı? TBMM tarafından sahneye çıkartılmayan kadın oyunculardır.

O yazı, bir yandan Ensar Vakfı’nda istismar edilen erkek, Süleymancılar Yurdu’nda yanan kız evlatlarımıza sessiz kalınırken, çocukların ışık ışık güldüğünün görüldüğü Halkevleri’nin kapısına vurulan mühür üzerindedir.

İşgal, yıkım, ölüm övgüsü üzerinde bir temel. Afrin’deki duvarın, AKM enkazından bağımsız olduğunu mu düşünüyorsuz? IŞİD’in ÖSO’dan ayrı olduğuna mı inanıyorsunuz?

Ne büyük yanılgı.

Korkunç ama temelsiz bir inşaat, Bin beş yüz yıl geride bir zihniyet. Suriye Afrin girişinde parçalanan Demirci Kawa heykelinin, Türkiye, İstanbul’da yıkılan AKM’den bir farkı yok.

Çatlasanız da patlasanız da
Sancılı olacağına alışın. Ancak 21. yüzyılda, iki kıtanın birleştiği yerde tarihi ortaçağ karanlığına döndürmenin imkansız olduğuna da inanın. Muhataplarına kötü bir haber. Eninde sonunda kaybedeceksiniz; AKM’nin ön cephesindeki o kolektif ruha karşı!

Çatlasanız da patlasanız da!