1982 Anayasası bile; “Türkiye Cumhuriyeti’nin adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı, laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunun altını çizer.” Dahası; “Dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep, yaş ve benzeri sebeplerle ayırım gözetmeksizin herkesin kanun önünde eşitliğini” açıklar. “Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır” der! Bu hükümlerin tarafsız ve bağımsız yargı eliyle yaşama geçtiğini de ilave eder…

***

Ancak gerçek böyle değil! Çünkü Anayasa’nın; “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır” diyen 11. maddesi uygulanmıyor! Değişen rejim, şeklen var olan Anayasa’yı fiilen askıya almış durumda…

***

Örnekleri çok ama son olarak Boğaziçi Üniversitesi eylemleriyle ilgili iktidarın uyguladığı hukuk dışı yöntemlerle yurttaşların anayasal haklarının nasıl gasp edildiğini görebiliyoruz!

***

Atanan rektörü istemeyen, tepkilerini anayasal hak ve özgürlükler çerçevesinde son derece uygarca gösteren öğrenci ve akademisyenlere karşı orantısız bir güç kullanan AKP iktidarı, hukuk devletini de yok sayıyor! Dahası kolluk güçlerince ailelere yapılan baskı ve korkutma yöntemi hakarete dönüşünce, iş zıvanadan çıkıyor. Öğrenciler, “sinmediklerini, hukuk devletine güvenerek haklarını sonuna kadar savunacaklarını” ilan ediyorlar…

***

AKP Genel Başkanı Erdoğan, BOUN eylemleri için, “Osman Kavala denen kişinin karısı da bu provokatörlerin içinde yer alan bir kadındır” diyerek, uluslararası ün ve saygınlığı olan Prof. Dr. Ayşe Buğra’yı hedef alıyor...

***

İçişleri Bakanı sanki Erdoğan’la yarışırcasına eski BOUN Rektörü Prof. Dr. Üstün Ergüder için diyor ki; “Bu işlerin göbeğindendir ve içindedir. Bu işlerle uğraşmıyorum’ diyor. Hayır, bu işlerle uğraştığınızı biliyorum. Hâlâ daha bu işleri kaşımak için yazılar yazıyor, tahrik ediyor. Bu ülkenin ekmeğiyle büyümüş, Boğaziçi Üniversitesi’ni öğretim üyelerinin üzerinden karıştırması ahlaksızlığın dibidir. Bu kadar basit. Buna pirim vermeyiz ve vermeyeceğiz.”

Bahsedilen Prof. Dr. Üstün Ergüder kimdir? Dünya çapında bir bilim insanıdır.

***

AKP iktidarı nefret ve kin dolu nitelemelerle her gün önüne gelene saldırıyor! Bir gün öğrencilerin terör örgütleri üyesi olduklarını beyan ediyor. Yetmiyor, akademisyenleri suçluyor. Olmuyor, “siyasilerin kışkırtması var” diyor!

***

Yani iktidar, AİHM’nin son Selahattin Demirtaş kararını doğrulayan konumda! AİHM diyor ki: “AKP, karşıtlarına beraat verilen her yargı kararı sonrası onlar için yeniden yapay suçlar buluyor.” “Yargı muhaliflere karşı sopa olarak kullanılıyor!”

***

Bu nedenle; ünlü bilim insanı, Osman Kavala’nın eşi Prof. Ayşe Buğra’nın provokatör olduğu ilan edilebiliyor! Yetmiyor, “eski Rektör, 80 yaşındaki Prof. Dr. Üstün Ergüder’in “eylemleri organize ettiği suçlaması” yapılabiliyor… Oysa halk, iktidarın ortaya attığı her suçlamaya artık kuşkuyla bakıyor! İnanmıyor!

****

Çamur at, izi kalsın! Dolayısıyla “yargısız infaz” olağanlaştırılıyor! Bu durum ülke için büyük bir tehlikedir! Aslında hukuk dışı ayrıştırıcı politikaları, atanmış bakanların Meclis’te seçilmişlere karşı terbiye sınırlarını aşan, aşağılayıcı üslupları, AKP’nin hızla iktidarı kaybettiğini gösteriyor. Bu nedenle Covid-19 tehlikesini rağmen üyelerini kapalı salonlara taşıyarak, feda edercesine tantana yaratması, AKP’nin kaybetme korkusunun ne denli vahim bir noktaya ulaştığını açıklıyor!

***

Bilinmeli ki; “Çöken ekonomiyi, kaybedilen uluslararası saygınlığı, giderek AKP iktidarına karşı tepkisi artan yurttaşları, biraz daha oyalamak için “cambaza bak” kandırmacası ya da gerçekleri çarpıtma algısı artık sökmüyor!” Bir de muhalefet uyanabilse laik, demokratik, sosyal ve hukuk devletine dönüş kolaylaşacak!

***

Her türlü ilan gelirinin engellenmesine ve devletin baskısına rağmen tüm gerçekleri BirGün’de yazabiliyoruz! Yolsuzlukları, hırsızlıkları, emek sömürüsünü ve devleti ele geçiren AKP’nin koruduğu sermayeyle yaptıklarını ancak BirGün’de okuyabiliyorsunuz! AKP’den korkmayan gazete BirGün’dür… Bu nedenle BirGün’ün yaşaması gerek! BirGün sizin, hepimizin! Abone olun!